SENDİKACILIK DİNİN DİREĞİDİR
Din metninin genel yapısını incelediğimizde, insanın bugün ihtiyaç duyduğu temel olgunun bağımsızlık olduğunu göreceğiz. Kur´an birey üzerinden topluma gider. (Rad 11) Bireyde takılıp kalmaz. Birey, topluma ilerleyişin aracıdır.
Sendikacılık Dinin Direğidir
Din metninin genel yapısını incelediğimizde, insanın bugün ihtiyaç duyduğu temel olgunun bağımsızlık olduğunu göreceğiz.
Kur’an birey üzerinden topluma gider. (Rad 11) Bireyde takılıp kalmaz. Birey, topluma ilerleyişin aracıdır.
Hz.Musa, İsrailoğullarını Mısır’dan çıkartmak istediğinde, Firavun itiraz eder.
Halbuki, kendi iktidarını tehdit eden bu kavmin gidişi Firavunu memnun etmeliydi… Ancak, bu insan topluluğu "iş gücü" manasına geldiğinden ve hakim sınıfın varlığının temeli olduğundan, elde tutulmalıydı.
Hz. Musa sendikacıydı
Hz. Musa’nın yaptığı işin adı sendikacılıktır. Mısır’da ucuz iş gücüne dayanan bir üst yapıya karşı duruşun bariz resmidir. Ve zaten Firavun bu yönü hasebi ile lanetlenmiştir. H.Musa, firavun taşeronlannın tezlerini alt edince büyücüler, eğilip Musa’ya itaat ederler. Bu itaati "ben size emretmeden eğilemezsiniz" diyerek yeren ve etkiyi kırmaya çalışan Firavun, bugün; ucuz iş gücüne karşı mücadele eden sendikal savaşımı kırmayı iş edinmiş sermayedir.
İslam ve sendikal mücadele
Büyücüleri ise; "İslam’da grev yoktur, sendika haramdır diyen mollalar ve liberal işbirlikçileridir." İslam’a göre, kişi için tek edinim alınteridir. (Necm 39) Bu edinimi kısıtlamak ise hırsızlıktır. İslam’ın kestiği hırsız eli işte bu eldir. Bu el, emeği gasp ederek kirlenmiştir. Asla iflah olmaz bir şirk atağına düşmüştür… İşte bu şirk ile savaşın dinsel terminolojideki karşılığı cihaddır. Sendikal mücadele bu açıdan insani ve İslami bir haktır.
Sendikalar peygamber ocağıdır
Sendikal mücadele Mekke’de vuk’u bulan tevhid mücadelesinin prototipi gibidir. Ezilenlerin, işveren karşısındaki tavrı, onurun, izzet ve Kur’an’ın en önemli kavramı olan emeğin savunulduğu mecralardır. Bu nedenle, Firavun ve büyücüleri, sendikal mücadeleyi kırabilmek adına, sürekli işvereni kollayan uyduruk fetvalar üretirler. Bu fetvalar hasebi ile tabanın sendikal mücadelesini baltalama, yok etme yoluna giderler…
Emek-sermaye
Kuran, ihtiyaçtan artanı dağıtın diyor. (Bakara 219) Dolayısı ile sermaye meşru değildir. Bir kişinin, ihtiyaç fazlasını istihdama açması, açılmış istihdamın ürettiği değeri o kişiye ait kılmaz. Aksine, üretenlere ait kılar. Ancak kişi istihdama açtığı sermayenin yarattığı üretim koşullan içerisinde mücadele ve emek verirse kazanım elde edebilir. Para ile para kazanmak, ribadır, faizdir ve yasaklanmıştır.
Peki ya ticaret?
Ticaret, "Car" kökünden gelir. Malın elden ele dolaşması manasına gelir. Cariye kelimesi de bu kökten gelir. Elden ele dolaşan kadın demektir. Bu açıdan, ticaret; Mal-Para-Mal 22 Ocak’ta Memleket Sevdalıları Derneği’nin Kartal Subesi’nde yapılacak konferansa katilacağun. Konferans ile ûgili detaylan dernekten öğrenebilirsiniz. Konferansa katılımlanmzı beklenm. Esenlik dileklerimle… denklemidir. Bu denkleme göre, üretim yani emek üstündür. Para ise üretime dönüşmek içindir. Asli olan ise emeğin, ihtiyaçları gidermesidir. Kişinin ihtiyaçtan fazla tuttuğu mal kenzdir. Kenz, piyasadan çekilmiş olandır. Bu kavramın bir diğer manası da süpürmektir. Piyasada akanı kendine doğru süpürmek. Yani bir işverenin, üretimden doğan değeri üretenlere paylaştırmayıp han-hamam villa jip alması kenzdir. Ve Allah kenzolarm biriktirdikleri ile dağlanacağını müjdelemiştir. (Tevbe 34)
Asgari geçim?
Bir ülkede asgari ücret 700 TL iken, açlık sınırı 1000 TL ise, o ülkedeki cami sayısına bakılmaksızın, o ülkenin şirk ve küfür ülkesi olduğunu görürüz. Bir insanın tok iken, ötekinin aç olduğu beldeler, Firavun beldeleridir. O beldelerin, Allahperestlik davası güden elebaşlan, müşriklerin ta kendileridir. Allah diyerek aldatan hainlerdir, zalim ve zorbalardır.
Bir işveren, yoksulluk sınırının altında maaş veremez. Caiz değildir. Birçok ulema, ticaretin pazarlık ilkesini emeğe tatbik ederek bunun pazarlıkla olacağını söyler. Pazarlık varsa, emeğin karşılığını piyasa belirler. Zorba kapitalizmin belirlediği emek değeri, İslam dışıdır. Kaldı ki emeği belirleyen şey "piyasa değildir." Üretimdir. Üreten, ürettiğinin karşılığını almak durumundadır. Ve bu üretime ortak olan herkes payını alır, bu eşitliktir, adalettir, İslam’dır…
Asgari ücret veren fabrikatörün namazı zayi olmuştur. (Maun Suresi) Günde 500 vakit namaz dahi kılsa geçersizdir. Çünkü yoksulu görmüyor, yetimi doyurmaya teşvik etmiyor. Nasıl mı ?
İman ve itikadda Allah, amelde Kapitalizm diyor, yanındaki işçiye, Kapitalizmin Rablerinin tayin ettiği kaideleri dikte ediyor, açlıklarını görmezden geliyor, bu tayin edişten doğan artı değer ile han, hamam, villa alıyor, topluyor, yığıyor, biriktiriyor! Bu Kur’an dışıdır. Buna karşı koymak farzdır. Dolayısı ile sendikal mücadeleye haram diyen molla zihnin safı, İslam’ın, Peygamber’in safı değildir. Çünkü Peygamberimiz Köle Bijal’in safındadır, Ebu Cehil’in değil!