SENDİKACILIK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ
Bugün, Tekel işçilerinin eylemlerinin 76. günü ve Başbakan Erdoğan’ın onlara tanıdığı sürenin sonu. Tek Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel de o eylemi bugüne getiren işçi lideri. Türkel ile Türk-İş Genel Sekreterliği’nden istifa vakasından önce konuştuk. Gördük ki, sendikacılık onun hayat kaynağı.
Bugün, Tekel işçilerinin eylemlerinin 76. günü ve Başbakan Erdoğan’ın onlara tanıdığı sürenin sonu. Tek Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel de o eylemi bugüne getiren işçi lideri. Türkel ile Türk-İş Genel Sekreterliği’nden istifa vakasından önce konuştuk. Gördük ki, sendikacılık onun hayat kaynağı.
27 MAYIS
At arabasıyla köye döndük
Zile’nin Özyurt (Bildiç) köyündenim. Dedelerimiz 1893-1895 Osmanlı-Rus Savaşında Kars’tan gelmişler. Osmanlı kayı boyundanız, terekeme diyorlar. Babam, Demokrat Partiliymiş. Kastamonu Şeker Fabrikasında bekçiyken 60 İhtilali sonrasında işten atmışlar. Küçücük bir at arabasının üzerinde iki yatak, bir-iki yastık ve annemin çeyiz sandığıyla birlikte köye gelişimizi hatırlıyorum. Amcamların samanlığında kaldık. Sonra babam arkadaşlarıyla kerpiç döküp tek göz bir ev yaptı. Beş kardeşimle orada yaşadık.
ÇOCUKLUĞUM
İstasyonda su sattım
İlkokul çağında haşhaş kabuklarını eşeğin sırtına yükleyerek Zile’ye götürüp satardım. Zile’de ortaokula başladığımda istasyona taşındık. İşçilerin briket gecekonduları vardı. Biz de 4-5 metrekarelik bir ev yaptık. Okula demiryolcu çocuklarına tahsis edilmiş kamyonla giderdik. Öğleden sonra da tren yolcularına su satardım.
SENDİKACILIK
İstasyona gelen başkandan etkilendim
Sanırım orta 2’deydim. Samsun’dan gelen posta treninden çantalı, kravatlı biri indi. İstasyonda ne kadar mavi önlüklü işçi varsa koştu. Herkes büyük itibar gösteriyordu. Babam “Oğlum, o sendika başkanımız” dedi. Başkan dediği, Samsun Şube Başkanıydı. Başkan lafı hoşuma gitti. Sendikacı olmak istedim. Kısa yoldan sendikacı olmak için sanat okuluna gittim. Endüstri Meslek Lisesi torna tesviye bölümünü bitirince Turhal Şeker Fabrikasına girdim. İlk olarak sendika odasına gittik. Hemen sordum, “Sendikacı nasıl olunuyor burada?” Biri “Ben 7 yıldır işçiyim, sendika temsilciyim” dedi. “7 yılda olabildiğin bu mu?” dedim. Temsilcinin ne olduğunu da bilmiyorum, ama başkan olmadığı kesindi.
SİYASİ ÇİZGİM
12 Eylül öncesinde MHP’liydim
12 Eylül öncesi MHP düşüncesine sahiptim. Nihal Atsız’ın “Bozkurtların Dirilişi ve Ölümü”nü okuduğumda çok etkilenmiş, ağlamışımdır. Çocuklarımın isimlerinde o dönemin etkisi var. Fatih, Hakan, biri de babamın adı Cemalettin. Ama fanatik olmadım. Geldiğim nokta, sosyal demokrat görüşle emekten yana duruşu birleştiren bir çizgi. ANAP’a, DYP’ye, MHP’ye oy vermiştim. Son üç seçimde oy verdiğim parti CHP. Bir tek AKP’ye oy vermedim. AKP’den milletvekili adaylığı teklifi geldi. Hayır dedim. Benden böyle kurtulacaklardı. Hem AKP bana uymaz. Özelleştirmeleri savunan, sosyal demokrat düşünceyi dışlamış, biat kültürünü geliştirmeye çalışan bir anlayış.
EŞİM ŞÜKRİYE
Bir gün bile nerede kaldın demedi
Garip kır bekçisi Cemalettin Türkel’in oğluyum. Binlerce insanın sorumluluğunu taşıyacak noktaya geldim. Allah’ın bana lütfettiği şeylerin farkındayım. Pırıl pırıl üç oğlum ve mutlu bir ailem var. Eşim Şükriye ile 21 yaşımdayken görücü usulü evlendik. “Vah daha evlenmedi mi” diyen komşuların harekete geçmesiyle oldu. En büyük destekçim o. Bir gün bile nerede kaldın diye sormamıştır. Diksiyon ve İngilizce kurslarına gitti. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nde aktif.
TEK GIDA İŞ SENDİKASI
İhraç ettiler, başkan oldum
1983’te sınavla Tokat Sigara Fabrikasına girdim. Teknik usta olarak işbaşı yaptım. 108 lirayla hizmet akdi yaptılar. Sonra yanlış olmuş deyip 80 liraya düşürünce tepki koydum. Biraz öne çıkınca Tek Gıda İş Sendikasından ihraç edildim. 86’da yargı kararıyla dönünce şube başkanlığına aday oldum. Bir oyla seçimi kaybettim. İkinci dönemde rahat seçildim. İkinci bir örneğim yoktur. İhraç edileceksiniz ama o sendikanın genel başkanı olacaksınız!
JAGUAR TALİHSİZLİĞİ
Denizer’den ders aldım
Zonguldak yürüyüşüne katılma şansım olmadı. Şemsi Denizer ile sonradan tanıştık. Toplantılarda, genel kurullarda beraber olduk. Son 40 yılda rahmetli Seyfi Demirsoy ve Halil Tunç’tan sonra Şemsi Bey bu şansı yakalamış ender insanlardan birisiydi. Jaguar olayı talihsizlikti. Özel yaşamını dikkatli sürdürebilseydi, çalışma hayatı çok önemli bir önder kazanabilirdi. O süreçten ben de çok ders aldım.
MALVARLIĞIM VE MAAŞIM
3 evim, 1 arabam var
1999’da genel sekreter seçilip İstanbul’a geldim. Talihsiz bir yolsuzluk olayı yaşandı. Gelen ihbar mektubunu denetim kuruluna verip hemen dava açılmasını ben istedim. 2005’te yeminli mali müşavir denetimine geçtik; bu bir ilktir. Bilançolarımızı internette her ay yayınlarız. Sendikaların şeffaf olmaları gerek. Mesela mal beyanında bulundum. Biri eşimin üzerine üç evim, bir de arabam var. Tek-Gıda’daki maaşım 7 bin lira. TÜRK-İŞ Genel Sekreterliği maaşım da 4 bin lira.
ERDOĞAN’IN BANA KIZGINLIĞI
Sayın başbakan Allah’ı şahit tuttunuz
Türk-İş genel kuruluna davet etmek üzere başbakanı ziyaret ettik. O zaman ilişkilerimiz iyiydi. “Hak-İş, Çaykur’a saldırıyor. Sizden ricam taraf olmayın” dedim. “Allah şahittir bu işe karışmadım” dedi. Çaykur’da olay başlayınca bir gazeteye tam sayfa ilan verdim: “Sayın Başbakan, Allah’ı şahit tuttunuz” dedim ondan sonra bana kızdı. Neticede Çaykur’da kaybettiler. Peşinden, Tekel’de işkolu itirazı yaptılar, onu da kaybettiler. Başbakanın kızgınlığı her geçen gün de arttı.
TEKEL’E HALK DESTEĞİ
70 yaşındaki kadın lahana getirdi
Tekel eyleminin toplumsal ve siyasi hayatımıza yansımaları olacak. 89 bahar eylemlerinden beri böyle bir halk desteği olmamıştı. Gandi gibi, kararlı ama bir çiçeği sapından koparmadan ilerlemeliydik. Abdi İpekçi’deki olay, kamu vicdanını harekete geçirdi. Bütün Türk halkına minnet borcumuz var. Muhteşem insanlar… Eline bir tas lahanayı almış 70’li yaşında bir hanımefendi, elleri titreyerek, “Bunu çadırlara dağıtır mısınız” diye geliyor. Bir emekli geliyor simit dağıtıyor.
BAŞKANLIK MAHÇUBİYETİ
Koltuğun üstünde uyuyorum
Ankara’ya gelirken üyelerin yarısı bize kızgındı. Sendika bize sahip çıkmıyor diyorlardı. AKP’nin önünde yaptığım konuşmada kararlılığımı gördüler. Ondan sonra herkes kucakladı. O gün bugündür onlarla beraberim. Rahatsızlığım nedeniyle üç gün eve gittim. Hep çadırlardayım, gece de TÜRK-İŞ’te odamda koltuğun üstünde uyuyorum. Bana bazen “baba” diyorlar. “Sen bizim her şeyimizinsin” türü ifadelerden mahçup oluyorum. Biz olmak zorundayız. Bunu bireyselleştirirsek gece-gündüz mücadele veren insanlara haksızlık etmiş oluruz.
TEKEL EYLEMİ BİTİNCE
Üç gün eve kapanmak istiyorum
Öncelikle üç gün hiç dışarı çıkmadan evde dinlenmek istiyorum. Kendimi biraz da geri çekmek istiyorum. “TÜRK-İŞ başkanı olmak istiyor” dendi. Bunlar ilgi alanımın dışında. Daha sakin bir hayatın özlemini çekiyorum. Kaldı ki, üç yıl önce mesane kanseri oldum, kontrollerim devam ediyor.
ÖZELLEŞTİRME VURGUNU
Faturayı bize ödetiyorlar
Özelleştirme, arsalar için yapılan bir vurguna dönüştü. Nasıl bir özelleştirme ki, 2 buçuk yıllık geliri satış bedelini karşılıyor? MEY AŞ.’yi 137 milyon dolarlık stok ve nakit varlığı varken 292 milyon dolara özelleştiriyorsunuz ve 2 yıl sonra 810 milyon dolara satılıyorsa burada bir şeyler yanlış. Bunun faturasını Tekel işçilerine çıkarmaya çalışıyorlar.