SEÇİM GELDİ DAYANDI; PEKİ KİM NE VADEDİYOR?
Seçime iki aydan az bir zaman kaldı ve vaatlerini ortaya koyan yalnızca Millet ittifakı. Cumhur ittifakının devam etmekte olan işler dışında ekonomiyi ayağa kaldıracak bir vaadi yok.
Diğer adaylar ise yalnızca “Seçimi kazanacağız” diyor. Ama şunu gördük, demek ki onlar da bu yönetim sisteminden memnunmuş…
14 Mayıs seçimine şunun şurasında artık iki ay bile kalmadı. Cumhurbaşkanı olmak için beş aday yarışacak. Görünürde beş aday var ama aslında ortada gerçekte iki aday olduğunun herkes farkında. Kimin şansı daha çoktur; seçim ilk turda biter mi yoksa ikinci tura mı kalır, bunlar ayrı konular…
Ama önce bir hakkı teslim edelim; aday olabilmek için 100 bin imzayı toplamakta zorlananların seçimi kazanacaklarını ileri sürecek bir motivasyona sahip olmalarına şapka çıkarmak gerek! 65 milyon kadar seçmen var, geçerli oy sayısının da 55 milyon dolayında olacağı tahmin ediliyor. Bu 55 milyon oyun önemli bir kısmını, hatta yarıdan fazlasını alacağına inanan ve birilerini buna inandıranlar müthiş bir özgüvene ve müthiş bir hayal gücüne, aynı zamanda olağanüstü bir ikna yeteneğine sahip demektir.
Şimdilik tek aday kesin!
14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı seçiminde beş aday yarışacak gibi ama aslında şu aşamada yalnızca bir aday kesin. Evet bir aday; Millet ittifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu.
Cumhur ittifakının adayı olan Recep Tayyip Erdoğan Anayasa’nın açık hükümleri ortadayken aday olabilecek mi? Muhtemelen olabilecek ama peki bu Anayasa’ya uygun olacak mı?
Diğer üç aday; Muharrem İnce, Sinan Oğan ve Doğu Perinçek. Aday olmak isteyen başka isimler de çıkabilir de onların 100 bin imzayı bulmaları çok zor görünüyor. Bu üç isim içinde özellikle İnce ve Oğan’ın 100 bin imzada zorlanmaları pek beklenmiyor.
Yani şu durumda son anda çekilmeler ve feragat etmeler gündeme gelmezse beş adaylı bir Cumhurbaşkanı seçimi göreceğiz.
Vaatler ne ya da var mı?
Seçime varsayalım beş adayla girildi.
Şimdi ekranlarda, gazete sayfalarında sürekli olarak kimin ne kadar şansı var, bu tartışılıyor. Aslında tartışma da iki isim etrafında dönüyor.
İyi de şanslar masaya yatırılırken neye bakılıyor?
Kim kiminle ittifak yapıyor, oy oranı bu şekilde nereye varıyor, bu hesaplanmaya çalışılıyor.
Peki kim ne vadediyor?
Sanki yalnızca “isim” seçilecek!
O seçilsin de ne yaparsa yapsın, gibi bir yaklaşım!
Öyle bir hava var…
Yoksa kimin ne yapacağını, ne vadettiğini biliyor muyuz?
Hayır bilmiyoruz, en azından Millet ittifakı dışında kimin ne vadettiğini bilmiyoruz ya da ben bilmiyorum.
Millet ittifakı bir yıl boyunca oturdu çalıştı ve ortaya akla gelebilecek tüm konuların detaylı olarak ele alındığı bir “Millet İttifakı Ortak Mutabakat Metni” çıktı.
İyidir değildir, gerçekleştirilebilir gerçekleştirilemez; bunlar tartışılır. Ama ortada adeta bir ön hükümet programı var.
Millet ittifakı en başta zaten parlamenter sistem hedefiyle yola çıkıyor.
Peki diğer adaylar ortaya ne koyuyor?
Cumhur ittifakının tabii ki bir sistem değişikliği öngörmesi söz konusu değil. Peki Cumhur ittifakı yeni bir ekonomi politikası öngörüyor mu? Kimi zaman ortaya ortodoks ekonomi politikasına dönüş yapılacağı yönünde bazı iddialar atılıyor. Sonra yalanlanıyor bunlar. Yani ortada net ve kesinleşmiş bir tercih yok. Peki mevcut politika sürdürülebilir mi, o da çok tartışmalı. Sonuç, belirsizlik!
Ya diğer adaylar ne diyor?
Diğer adaylara bakıyoruz; özellikle ekonomi politikası konusunda ne diyorlar, belli değil.
Nasıl bir para politikası, nasıl bir maliye politikası… Enflasyonla nasıl mücadele edilecek, ticaret açığı nasıl aşağı çekilecek, üretim nasıl artırılacak…
“Seçimi kazanacağız”dan başka duyulan bir şey yok!
Şampiyonluk vaat ediliyor da transferde kimse alınmamış ki; teknik direktörler çok başarılı olsa bile, (ki geçmişte bir başarı hikayesi de yok ya) elde parlak bir tek oyuncu bile yok ki!
Kimlerle kalkındırılacak bu ülke?
Kimlerin katkısıyla düşürülecek bu enflasyon?
Neler yapılarak aşağı çekilecek bu işsizlik?
Tek duyduğumuz “Seçimi kazanacağız”, bu!
MİLLET İTTİFAKI DIŞINDA HERKES BU SİSTEMDEN MEMNUNMUŞ!
Ekonomi, dış politika, eğitim, sağlık… Bu alanlarda ne yapılacağına dönük vaat yok ama en azından sessiz kalmak suretiyle mevcut yönetim sisteminden memnun olunduğu ortaya konuluyor.
Dolaylı olarak söylenen şu:
“Bu sistem iyi iyi, ama Cumhurbaşkanlığı koltuğunda ben oturursam daha iyi olacak!”
Millet ittifakı dışında, tabii ki Cumhur ittifakı zaten söylemez, diğer aday adayları da (100 bin imza kesinleşmediği için adaylık da kesin değil) bu sistemden meğerse memnunmuş. En azından bunu görmüş olduk!
Gücün tek kişide toplanması kötü değilmiş de, o gücün başkasının elinde olması kötüymüş!