Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
10 Kasım 2014
SARAY’DAN İŞÇİ DÜŞÜRME!

“İktidarın gözü yaşlı vicdanı” Arınç, AK Saray için “ciddi bir muhalif duruş” sergiledi:

SARAY’DAN İŞÇİ DÜŞÜRME!

 “İktidarın gözü yaşlı vicdanı” Arınç, AK Saray için “ciddi bir muhalif duruş” sergiledi:

“1 katrilyon üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmalı mıydı derseniz, bu tartışılabilir. Bunu tartışabiliriz. Az para değil. İsrafa karşıyım.”
 
Vicdan’ın sorunu şu:
 
Ortaya karışık söylemek yerine, Cüzdan’a söyleyememek!
 
Sokaktaki insanlarla mı tartışacak; tartışacağı kişi belli, bakanlar kurulu, parti belli!
 
Kızını rahat bırakacak, doğrudan geline söyleyecek!
 
Dün de, “Allah israf edeni sevmez. Allah imkan verdi diye israf hakkımız yok. Lüks hayat özlemini ülke çocuklarına yerleştirmeye çalışanlar var” dedi.
 
Fakat ısrarla “Allah’ın bildiğini” kuldan saklıyor; çünkü kula kulluk düzeninde Cüzdan’a karşı kafadan Vicdan olmak zor!
 
***
 
 Sonra birden ağladı Sayın Arınç!
 
İsraf yüzünden değil miydi o? Karıştırıyorum ne zaman gülüp ne zaman ağladığını.
 
O vakit, birazdan anlatacağım vakayı kendisine israf, pardon ithaf ediyorum.
 
Belki AK Saray’da da ağlayacak bir şeyler bulur diye.
 
Bir yandan israf deyip bir yandan da “O meblağ çok ince işçilik kullanıldığı için” diyor ya; “ince işçilik”i, “incelen işçi”yi anlatacağım.
 
***
 
İşe alınış belgesinde, “İlkokul mezunu, evli, iki çocuklu” yazıyor.
 
Adını vermeyeceğim; belgeleriyle şimdilik bende kalsın izninizle.
 
İşe girerken doktor muayene etmiş, ne güzel:
 
“Gece ve yüksekte çalışabilir”.
 
Bir işçi için ne diyecek başka; “Havuz’da yüzebilir, ihya olabilir” mi diyecek?
 
İşyeri, resmi adıyla “Yeni Başbakanlık Binası”; samimi adıyla Yeni Türkiye’ye AK Saray.
 
Hep olan şeyler. İskele üzerinde. Öyle çok yüksek de değil.
 
Tedbirler malum. Elinde matkapla düşüyor.
 
Saray öyle büyük ki, “küçük” insanları kimse görmüyor.
 
Martta iskeleden düşen işçi Savaş Oğuz’un ölümünü saklayan şeffaf devlet.
 
Daha yeni çıkabildi onun raporu da: “İş güvenliği tedbirleri alınmadığından…”
 
Yılda 1200 işçinin işyerinde öldürüldüğü, 10 inşaat işçisinin gökten yere fırlatıldığı, her gün bir inşaat işçisinin iskeleden düştüğü, kimine gökdelen düşerken onların betona çakılıp yerdelen, yere serilen olduğu düzenin sarayı.
 
***
 
Bizim işçimiz, Savaş Oğuz’dan şanslı; ölmedi… Ona sürüneceği bir hayat kaldı.
 
Hemen hastane. Üst üste ameliyatlar; belde kırıklar, kırıklara platin.
 
Çalıştığı işveren esas şirketin taşeronu.
 
İfadelerinde “yaralıya hastanede sahip çıkıp para verdiklerini ama makbuz almadıklarını” söylüyorlar.
 
Yaralı işçiyi tedbirsizlikle suçluyorlar; işini kaybetmemek için sınıfını kaybetmek zorunda kalan başka bir işçinin de tanıklığıyla.
 
Rakam doğru mu, bilemem. Makbuzsuz!
 
Esas ücret de gizlenmiş; asgari ücret gösterilmiş; koca Saray’da bile!
 
“İnce işçilik” işçisi artık çalışamayacak durumda; bir mucize olmazsa.
 
Kondu kirası ödenecek, iki çocuk beslenecek, büyütülecek; bir mucize olursa!
 
O da işverenleri dava etti.
 
Arınç’a göre 1 katrilyon üzerinde, Cumhurbaşkanı’na göre öyle 800 filan değil, 500 milyon dolar civarında, MALİye Bakanı’na göre 1 milyar 370 milyon liralık Saray inşaatından 30 bin TL tazminat talebiyle.
 
Cumhurbaşkanı, “Sağolsun arkadaşlar iyi iş çıkardılar. Kalitenin elbet bir bedeli olur” diyor ya…
 
Savaş Oğuz’un bedeli ölüm; diğerininki, belde platinler, elde toz olmuş bir hayat.
 
***
 
Belki Sayın Arınç’ı ağlatacak kadar duygusal anlatamamışımdır.
 
Ama eminim, Saray’ı inşa eden holdingin “Türkiye’nin 10’uncu zengini” patronu, “işçi sınıfı” adına çok duygulanacak.
 
Çünkü holdingin web sitesindeki “hitabe”sinde, patron aynen şöyle yazmış:
 
“V. İ. Lenin, ‘Bahar bütün çiçekler açtığında güzel’ demiş.
 
…beraber çalıştığımız arkadaşlarımızın çocukları, dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki çocukların sahip olduğu imkanlara sahip olduğunda, yani bütün çiçekler açtığında…”
 
Tam içimden, “Ne güzel, kimi çocukların platinli babaları oluyor, gelişmiş ülkelerdeki gibi” diyordum ki…
 
Devamını okudum patronun hitabesinin:
 
“Bu yıl da geçen yılki gibi, bu şirkete emeği geçen çok arkadaşım gibi ömrünün büyük kısmını Rusya’da geçirmiş Türk ozanı Nazım Hikmet Ran’ın bizim hikayemizi en iyi anlattığını düşündüğüm şiiri ile son vermek istiyorum:
 
Yürümek;
 
yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
 
havaları boydan boya yarıp ikiye
 
bir mavzer gözü gibi
 
karanlığın gözüne bakarak
 
yürümek.
 
Yürümek;
 
dost omuzbaşlarını
 
omuzlarının yanında duyup
 
kelleni orta yere
 
yüreğini yumruklarının içine koyup
 
yürümek!
 
 ***
 
Anladığım kadarıyla, Lenin St. Petersburg’da çiçekçiydi!
 
Nazım Hikmet Moskova’da müteahhitti; saray ihalesi alıp orada “business” için epeyce kalmış, ciddi servet yapmıştı!
 
“Yürümek” derken, “Durmak yok, yola devam” demek istemiş, patronlarla iktidarların omuzomuza dostluğunu övmüştü!
 
“Kelleni orta yere, yüreğini yumruklarının içine koymak” da patronların ölü işçi ordusuna karşı kahramanlık hikayesiydi işte!
 
Saraylardan bakınca böyle görünüyor ya; bizim hiç anlamadığımız işte bu!
DİĞER HABERLER
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Barry Callebaut Türkiye arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?