Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Temmuz 2010
SANAYİDE REEL ÜCRETLER YÜZDE 17 GERİLETİLDİ

SANAYİDE REEL ÜCRETLER YÜZDE 17 GERİLETİLDİ

SANAYİDE REEL ÜCRETLER YÜZDE 17 GERİLETİLDİ

Alavere, dalavere Kürt Memet nöbete Yine aynı şey oluyor. Milli gelirdeki payı yüzde 20yi, tarım dışı istihdamdaki payı 4 milyonu aşkın işçiyle yüzde 30u bulan sanayi, bu krizde de yine işçinin sırtına basarak onu daha çok sömürerek belini doğrultmaya çalışıyor. Bu, TÜİKin verilerinde açıkça görülüyor. TÜİKin sanayide istihdam endeksi, işçi sayısını veriyor ve 3 ayda bir yayımlanıyor. Yine TÜİKin üretim endeksi her ay yayımlanıyor. Bu iki veriden işçi başına üretimin artıp artmadığını görürsünüz. Durum şu: 2008in başında 107 birim işçi, 115 birim üretim yapıyormuş, böylece işçi başına 107 birimlik üretkenlik varmış. Küresel kriz alevinin Türkiye sanayisinin paçasını sarması ile birlikte, 2008 başında 115 olan üretim, 2008 son çeyreğinde 105e kadar gerilemiş. Ve tabii ne yaptı işverenler bu durumda? İşçileri işten çıkardılar ve sanayi istihdam endeksi 103e kadar geriledi. Ama orada kalmadı, krizin dip yaptığı 2009’un ilk 3 ayında üretim 2008in aynı döneminin yüzde 22 gerisine düştü. Buna paralel olarak işçilerin tensikatı sürdü, ama bazı yerlerde kıdem tazminatı engeliyle istendiği kadar işçi çıkarılamadı. Yine de 2009un ilk çeyreğinde sanayide işçi sayısı, 2008’in ilk çeyreğinin yüzde 10 gerisine düştü. Peki, sonra? Sonra yavaş yavaş toparlanma yaşandı ve 2009un sonunda, sanayi üretimi 2008 başındaki düzeyine geri geldi. Geldi ama ya istihdam? İşte orada yine bilinen oyun oynandı, çıkarılan işçilerin bir kısmı geri alınmadı; istihdam, krizin dip yaptığı seviyede tutuldu.

 

Böyle olunca da işçi başına üretim, kriz öncesine göre zirve bile yaptı ve 2009 son çeyreğinde, 2008 son çeyreğine göre yüzde 17 artış gösterdi. 2010un ilk çeyreğinde ise sanayi üretimi 2009 başındaki düzeyi aşsa da 2008 ilk çeyreğindeki düzeyinin hâlâ yüzde 9 gerisinde. Ama gelin görün ki, sanayide istihdam arttırılmadığı için, işçi başına üretim yine de fena değil. Üretkenliği arttırma ihtiyacında sanayici patronlar. Bunun bir yolu üretimi arttırmak ise diğer yolu, biraz daha işçi çıkarmak. Onun için de kıdem tazminatı engelinden kurtulmak, esnek istihdam rejimini geçerli kılmak istiyorlar.

***

Kriz sonrası üretimi, azaltılmış işçi ile yeniden arttırmak, tabii ki eldeki işçiyi daha çok sömürmekle mümkün ve bu yapıldı. Azaltılmış işçiye, eski ücret bütçesi ödenseydi belki bir derece adaletten söz edebilirdik. Ama öyle olmamış. Azaltılmış işçiye, eski ücret bütçesi de ödenmemiş. Yani işçiler, 2009da zam almadan 2008 ücretlerine talim ettirilmişler.

Görünen o ki, işçilerin hem iş yükleri ağırlaştırıldı, hem de reel ücretleri geriletildi. Nitekim TÜİK, yine her 3 ayda bir sanayi işletmelerinin nominal ücret bütçelerini açıklıyor. Bu ücret bütçesini, işçi başına sanayi üretim endeksine böldüğümüzde, nominal birim ücreti buluyoruz. Bu krizin tarihi özelliği, nominal ücretlerin bile geriletilmiş olması. Nitekim 2009 son çeyreğinde birim nominal ücretler, 2008 son çeyreğine göre yüzde 13 geriledi. Burada daha enflasyondan filan söz etmiyoruz. 2008 sonunda diyelim, aylık 1000 TL ücret alan bir işçiye, 2009da zam yapılmadığı gibi, 2009 ücreti 130 TL eksik ödendi ve ücreti 870 TLye düşürüldü. Ama bir de enflasyonun götürdükleri var. Onu da analize katınca bakın ne olmuş: 2008 sonundan 2009 son çeyreğine işçi başına reel ücret yüzde 17 gerilemiş. Sanayi işçisinin 2010 ilk çeyreği reel ücreti biraz artsa da, hâlâ 2009 ilk çeyreğinin yüzde 12, 2008 ilk çeyreğinin de yüzde 11 gerisinde. Alavere dalavere, yine Kürt Memet nöbete

Soru şu: Sendikalara rağmen bu tarihi sömürü nasıl gerçekleşmiş? Bu tarihi ayıbın hesabını da TÜSİAD ile halvet olan sendikacılar versin

mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.