“SALTANAT MÜSLÜMANLIĞI” SOFRALARI!
Bayramın birinci ve ikinci günü en çok o fotoğraf dikkat çekti.
Yorum yapıldı. İnsanlar, özellikle gençler; 5 yıldızlı (lüks) bir otelin büyükçe bir salonunda neredeyse bir odanın tamamını kaplayan genişlikte yuvarlak masaya daire içinde daire oluşturarak dört çember halinde dizilmiş tabaklan konuştu.
Tabaklar tadımlıktı.
Ana yemek etli.
Bitiriş de lezzetli: Maraş dondurması.
Bilinen şiir hatırlandı. “Yiyin efendiler…”
Tarım Bakanı, Parti Grup Başkanvekili, Büyükşehir Belediye Başkanı, Kahramanmaraş’ tan seçilmiş milletvekilleri, partinin önde gelenleri beşinci daireyi oluşturarak yan yana oturmuşlardı. Fotoğraflarda yüzleri net görünmekteydi.
4 daire yemek.
1 daire yiyiciler.
Arkada duvarda partinin kumcusu ve genel başkanının büyük boy portre fotoğrafı asılmıştı. Bu sofra bayramdan önce kurulmuş ama gazetelere bayram günü haber olmuştu.
“Vefa İftarı” demişler.
Oruçlar tutulmuş.
Teravih’e koşulmuş.
Camiler dolmuş.
Hz. Peygamber’in “komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisi hep dile getirilmiş.
Bu sofra nedir?
Dini duyarlılığı yüksek yazar Taha Akyol’un yazısında okudum, İslam Peygamberi Hz. Muhammed öldükten 30 yıl sonra bir “Saltanat ve istibdat (despotluk) Müslümanlığı” İslam toplumları yönetimine hâkim olduğu için fikir hürriyeti, kamu hukuku, eşitlik, özgürlük gelişmesi durmuş. Maddi ve manevi kalkınma dumura uğramış. İslam ülkeleri; bu saltanat ve istibdat yönetimi altında sanayide, tarımda, teknolojide, bilimde, eğitimde, ahlakta hep geri kalmışlar. Taha Akyol, kaynak göstererek yazıyor.
20 yıl önce “Saltanat Müslümanlığı Sofraları” kurmayacakları sözü vererek gelmişlerdi. 20 yılın sonunda bayram günü; Ankara’da bir tatlıcının piyasa fiyatının altında kilosu 37 TL ile 73 TL arasında değişen fiyatlarla satışa sunduğu “ucuz baklava” önünde uzun kuyruklar oluştu. Ağrı Belediyesi de bayram için halka “bedava şeker dağıtacağını” duyurunca yoksul vatandaşlar belediye binasına akın etti.
Komşun kuyrukta.
Sen: Kuşsütü eksik.
4 daireli sofrada.
20 yıl önce; fakir fukarayı, garibi- gurebayı ezdirmeyeceğim sözü vererek gelmiş olanlar, Ağrı’dan Ankara’ya, Kars’tan Edirne’ye “boş baklava” ve “parasız şeker” kuyruklarının uzadığı Ramazan ayında “Saltanat Müslümanlığı Sofrası” kurarak iftar açmayı dindarlık adına ne yüzle yapabiliyorlar?
Sormaya yürekleri yok.
Bu sofra nedir?
Bu kuyruklar niçin?
Bu sofralara ve bu kuyruklara 20 yıl içinde sürekli olarak “rant yaratma ve rant dağıtma” politikası sonunda gelindi. Para politikası izlerken, mali politikalar yürütülürken, çevre ve kent yenilenmeleri projeleri geliştirilirken, özelleştirmeler yapılırken, dış borç artırılırken, dış borçla ve kâr garantili havaalanı, köprü, hastane türü gösteriş yatırımlan ihale edilirken, 128 milyar dolar rezerv eritilirken meyvelerini partili azınlığın toplayacağı rantlar yaratıldı.
Rantsız alan kalmadı.
Temiz olan her şey.
Kirlendi, kirletildi.
Alın teri, emek.
Cezalandırıldı.
Emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 26’ya gerilerken; rantla zenginleşenlerin (sermayenin) milli gelirden aldığı pay yüzde 64’e çıktı. Boş baklava ve bedava şeker kuyrukları uzarken, iç içe 4 daire halinde tadımlık tabakların dizildiği saltanat müslümanlığı iftar sofraları da buradan doğdu.
Komşun kuyrukta.
Sen sofraya kurul.
Allah affetsin.
Gerçek enflasyonu gizlemeden, saklamadan, eğmeden, bükmeden yalana bulaştırmadan hesaplayıp açıklayan akademisyenler hapisle korkutulmaya başlandı. Enflasyon gerçekte üç rakamlı (hiper) oldu; yüzde 150’ye gidiyor.
Emeğin hakkı yendi.
Ücret düzeyi geriledi.
Asgari ücrete indi ve sonuçta 19 milyon Türk işçisinin yarısından fazlası, sığınmacı Suriyeli’nin çalıştığı ücrete razı olmaya mahkûm edildi.
Alın teri kuyrukta.
Saltanat sofrada.
Allah layığınızı versin.