Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
21 Aralık 2011
SAĞLIKTA KAPİTÜLASYON SÜRECİ

Türkiye´de 1980´lerde önce üretim faaliyetlerinin özelleştirilmesi ve emeğin kazanımlarının geriletilmesiyle başlatılan neoliberal dönüşüm, giderek eğitim, sağlık ve tüm sosyal yaşamın da piyasanın ticari önceliklerine göre yeniden biçimlendirilmesine yönelmiş durumda.

SAĞLIKTA KAPİTÜLASYON SÜRECİ

       Türkiye’de 1980’lerde önce üretim faaliyetlerinin özelleştirilmesi ve emeğin kazanımlarının geriletilmesiyle başlatılan neoliberal dönüşüm, giderek eğitim, sağlık ve tüm sosyal yaşamın da piyasanın ticari önceliklerine göre yeniden biçimlendirilmesine yönelmiş durumda. Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi ve sağlık sisteminin, deyim yerindeyse, kapitülasyonları andırır biçimde yerli ve uluslararası sağlık tekellerinin hizmetine sunulmasına karşı, sağlık emekçileri sürekli etkinliklerle seslerini kamuoyuna duyurma uğraşı içindeler.

       Bu haftaki Ekonomi Politik köşesini de Ege Üniversitesinden değerli arkadaşım Prof. Dr. Emre Kumralın İktisat Dergisi’nde yayımlanmak üzere olan önemli bir inceleme yazısına ayırmayı düşündüm. Sayın Emre Kumral’a bu olanağı sağladığı için teşekkür borçluyum.

       "Türkiye’de günümüzde sanayi, finans, iletişim, ulaşım, hizmet sektörlerinin uluslararası sermayeye sunulduğu gibi, sağlık sektöründe de kârlılık; ucuz emek yaratıp, bunun global sermayeye sunulmaya başlandığı bir »süreç adım adım sürdürülmektedir. Türkiye’nin mevcut sağlık harcamaları yılda 50 milyar dolar civarında olup, toplam sağlık harcamalarının milli gelire oranı yüzde 6.1 ‘dir. 10 yıl içinde, küçük veya büyük hastaneler, yardımcı incelemeler ve tedavi . masrafları toplamında tahmini rakamlarla 100 milyar doların çok üzerinde gider ortaya çıkacaktır.

       Türkiye’de bugün yaklaşık 275.000 sağlık alanında çalışan insan bulunmaktadır. Sadece, Sağlık Bakanlığı’na bütçeden 17 milyar para ayrılmakta olup, bu rakam merkezi yönetim bütçesinin yüzde 4.8’ini, kamu yatınmlarının da yüzde 4.5’ini oluşturmaktadır. Bu oranlar, her ne kadar diğer Avrupa Birliği’ndeki ülke rakamlarına yakınsa da, gelecek yıllar içinde, hasta sayısındaki artış, inceleme yöntemlerindeki gelişmeler, ikinci ve üçüncü basamaktaki hastane gereksinimlerinin artması gereği düşünüldüğünde yetmeyecektir. Bugünkü siyasi iktidarın sağlık hizmeti sunmaya devam etmesi, kendi varlığını sürdürmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Zira sayıları giderek artan fakir kitleleri susturmak ve rahatlatmak; ve bu yığınların oyunu almak bir yönüyle ucuza sağlık hizmeti sunulmasıyla sağlanmaktadır. Doğaldır ki iktidar sahipleri bir yandan kitlelere sağlık hizmeti sunarak oy beklentisi içerisine girerken, bir taraftan da büyük sermayeyi mutlu etmek zorundadır. Bu amaçla, sağlık konusunda sağlık yatırımları daha da büyütülecek ve düşük emek ücretlerine dayandırılarak kârlılık maksimize edilerek, büyük ulusal ve global sermayeye yüksek kârlılık aktarması sağlanacaktır. Böylece, önümüzdeki süreçte sağlık alanında kamusal yarar değil, piyasa yararı ön plana çıkarılacaktır. Sağlık endüstrisine bağlı aktörlerin, değişime uğratılan mevcut kurumsal yapıdan mümkün olan en fazla faydayı elde edebilmesini sağlayacak bir ortamın olanaklı kılınması gerekmektedir. Bunun için son dönemde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) bu sürecin alt yapısı sağlanmaktadır.

       Bugün için, siyasi iktidar, sağlık sistemini yeniden oluştururken, sağlık çalışanlarını koruyan düzenlemelerin, uygulamaların tasfiyesini hedeflemektedir. Sağlık alanında bu süreç piyasalaştırma ve ticarileştirme ile sağlanmaktadır. Devletin yeniden yapılanma süreci sermayenin ihtiyaçlarına göre, ‘şirket-devlet’ oluşturularak ve ileride bu şirket-devlet yapılannın piyasaya sunulması şeklinde organize edilmektedir. Sağlık hizmetlerinde değişim süreci, totaliter yönetişim, piyasa hegemonyası ve siyasi otorite hegemonyası ile sağlanmaktadır. Son yıllardaki özel hastane sayılarının artması, özelleştirme uygulamalarına hız verilmesi ve kamu yatırımlarının azaltılması, sağlık sisteminde piyasaya, devletten büyük rakamların aktarılacağını göstermektedir.

       Net olarak vurgulamak gerekirse, Türkiye’deki hekim ücretleri büyük sermayeyi ve iktidan ayrıca rahatsız etmektedir. Kısa sürede tıp fakültelerinin sayısı (hiçbir kalite kaygısı olmadan) 80’lere çıkarılmış ve ithal hekim alımı için de gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Amaç, çok düşük ücretlerle, piyasaya hekim sürmek ve piyasanın ticari kârlarını iyice yükseltmektir.

       Sonuçta, Türkiye’deki sağlık işgücü, küresel sermayeye uygun bir şekilde, bireysel iş akdi ile belirlenen en kârlı koşullarda satılması için altyapı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu amaçla, esnek çalışma, güvencesizlik, taşeronlaştırma, sağlık üretiminde parçalanma, yalnız/aştırma, birbirine yabancılaştırma süreçlerinin her biri yürürlüktedir.

       Bugün, sağlık sistemini yönetenler, ülkenin sağlık alanında bölgesel bir cazibe merkezi haline getirilmesi, yabancı sermaye ve yüksek tıbbi teknoloji girişinin hızlandınlması amacıyla, sağlık serbest bölgelerinin kurulmasına yönelip, sağlık hakkı gibi topluma ait varlıkları özel ve global sermayeye bırakarak sağlıkta kapitülasyonlar sayfasını açmıştır. Ulusal ekonominin kamusal gelir ve harcamalan, büyük miktarda uluslararası sermayeye aktanlacak, uzun dönemde Türkiye bütçesinde büyük kayıplara yol açabilecektir. Bunun acısını, kısa zamanda sağlık çalışanları, uzun dönemde de Türk halkı çekecektir.

        * "Kumral, Emre, "Türk Sağlık Sistemindeki Kapitülasyon Süreci", İktisat Dergisi, baskıda.

DİĞER HABERLER
CARGİLL’DE İMZA TÖRENİ
CARGİLL’DE İMZA TÖRENİ

Sendikamızın kısa bir süre önce toplu iş sözleşmesi görüşmelerini anlaşma ile tamamladığı Cargill’de işveren heyetinin ve yönetim kurulumuzun katılımı ile imza töreni düzenlendi.

İŞSİZLER ÖDENEĞE ERİŞEMİYOR
İŞSİZLER ÖDENEĞE ERİŞEMİYOR

Koşulların ağır olması ve kaynakların amacı dışında kullanılması nedeniyle işsizlik ödeneğinden yararlananların sayısı azılıyor.

EMEKÇİNİN GREV HAKKI İADE EDİLDİ
EMEKÇİNİN GREV HAKKI İADE EDİLDİ

AYM, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını engelleyen düzenlemeyi iptal etti.

YABANCI GİRİŞİNDE UMUT VERİCİ GELİŞME
YABANCI GİRİŞİNDE UMUT VERİCİ GELİŞME

Merkez Bankası’nın dün açıkladığı menkul kıymet istatistikleri seçimden sonraki haftada yabancıların hem hisse senedi, hem devlet iç borçlanma senedi alarak döviz getirdiklerini gösteriyor.