SAĞLIK BALONU SÖNÜYOR
AKP rejiminin kitleselleşmesinde, oylarını hızla arttırmasında en önemli araçlardan biri olan Sağlığa erişimin kolaylaştırılmasının payandaları çöküyor, kısaca sağlık balonu sönüyor. 9 milyonu aşkın yeşil kartlının önemli bir kısmının bir anda sağlık hizmeti alamama ihtimali çok yüksek. Aynı prim talebi, iğreti işlerde çalışan, ayda 30 gün primi ödenmeyenler için de geçerli…
AKP rejiminin kitleselleşmesinde, oylarını hızla arttırmasında en önemli araçlardan biri olan "Sağlığa erişimin kolaylaştırılmasının" payandaları çöküyor, kısaca sağlık balonu sönüyor. Birçok sağduyulu sanılan kalem erbabının görüntüye aldanarak övgüler düzdüğü AKP’nin "Sağlıkta Dönüşüm" serüveni hızla irtifa kaybediyor. Hekimlerin, tüm sağlık çalışanlarının sırtına ağır yükler bindirip, çalışma, ekonomik-demokratik haklarını gasbetmeye vardırılan sistem, her yerinden su alırken, sağlığın patronajını üstlenen Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) bütçesinde kara delikler oluşması kaçınılmazdı ve beklenen oldu.
Merkezi bütçe için en büyük kamburu oluşturan SGK, sonunda yükü halka bindirmek zorunda kaldı. Şimdi herkese daha yüksek sesle, "Paran kadar sağlık" diyorlar ve hastane, ilaç faturaları için daha çok "pamuk eller cebe" diyorlar. Dahası, sayıları 9 milyonu bulan yoksul yeşil kartlılara, sağlık hizmetinden yararlanmaları için aldıkları "yeşil kart"ları iptal edip, yoksulluğunu "Gelir Testi" ile kanıtlama mükellefiyeti getiriyorlar. Birçok gelirsiz ya da az gelirli kitleyi SGK’ye daha çok prim ödemeye mecbur ediyorlar. Artık, TC numaranı söyle, istediğin hekime git, tedavi ol, ilacını al, balonu sönüyor, paran kadar sağlık, insafsızlığının devri başlıyor.
…
Sağlık balonunu patlatan, bol keseden sağlık ihsanı oldu. Hekimlerin, sağlık personelinin iş yükünü umursamadan ardına kadar açılan hastane kapılarına başvurular doludizgin arttı. SGK kayıtlarına göre hastanelere 2008’de 217 milyon olan başvuru sayısı 2011’de 300 milyona ulaştı. Bu hasta başvurularının karşılığı SGK, hastanelere 2008’de 14 milyar TL öderken 2011’de bu ödeme 21 milyar TL’yi aştı. Ama bitmedi. 2008-2011 arasında her yıl ortalama 310 milyon reçeteyi ödedi SGK. Bunların tutarı da yıllık ortalama 15 milyar TL’yi aştı. Böylece, SGK’nin sağlık harcamaları her yıl 4 milyar TL artarak 2011 ‘de 37 milyar TL’yi buldu.
Bütçeden 2012 için öngörülen sağlık gideri ise 43 milyar TL. Bu, SGK’nin prim gelirlerinin yüzde 44’ü demek. SGK’nin esas gideri ise emekli maaşları. Hem sağlık, hem emekli maaşına para yetiremiyor SGK…
Böyle olunca, yani sigortalılardan alınan primler, emekli maaşlarını ve sağlık giderlerini karşılayamayınca açığın merkezi bütçeden karşılanması gerekiyor ve SGK, şu an bütçenin en büyük kara deliği durumunda. Bütçeden, 2010’da 55 milyar TL gitti SGK’ye, 2011’de de yaklaşık 50 milyar TL… Azalmaya aldanmayın. Bu, sadece 2011 ‘e ait bir durum. Çünkü SGK, prim borçları için çıkanlan kısmi af sayesinde alacaklarını tahsil etti ve sadece 2011 ‘e mahsus olmak üzere, bilançosu düzelmiş görünüyor, ama bu gelirler 2012’de olmayacak. SGK’nin bu af geliri, bütçeye yükünü de 2011 için azalttı. MALİye Bakanı Şimşek’in, bütçe açığını yarı yarıya azalttık, afra tafrasının altında yatan da bu.Yani SGK prim alacakları ile vergi affının getirdiği bu yıla ait gelir tahsilatı…
…
Bu durumda SGK’nin bol keseden sağlık arzının kaynağı kuruyor. SGK, bütçe musluğuna ağzını alıştırırsa bütçe büyük açıklar verecek. Oysa AKP iktidarı, yabancı sermayeye Türkiye’yi çekici gösterebilmek ve olası kriz yangınlarını söndürmede kullanmak için merkezi bütçeyi denk tutmaya çalışıyor. SGK karına hangi dağ dayanır? SGK’ye sonunda söylenen şu: Sağlık giderlerini azalt, prim gelirini arttır. Nasıl? İlaç bedelleri için sigortalılar daha çok ellerini cebe atsınlar, yeşil kartlılar da önce muhtaç olduklarını kanıtlasınlar. Kanıtlayamayan ancak prim öderse sağlık hizmetinden yararlanacak, kanıtlayamazsa sağlık hizmeti yok… Peki nasıl kanıtlayacaklar? Gelir testi ile… Nedir o? Kaymakamlıklara gidecek ve harcamalarının listesini verecekler. Oradan kişi başına harcamalarının asgari ücretin üçte birinin altında olduğu kanıtlanırsa, bu testi geçerlerse, yeşil kartları verilecek, aksi durumda, sağlık hizmeti istiyorsan git prim öde, denilecek. Bu durumda yüzde 60-70’i Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan 9 milyonu aşkın yeşil kartlının önemli bir kısmının bir anda sağlık hizmeti alamama ihtimali çok yüksek. Aynı prim talebi, iğreti işlerde çalışan, ayda 30 gün primi ödenmeyenler için de geçerli…
İlaç ve tedavi için eller cebe, sağlık hizmeti için SGK primi için eller cebe… Artık söylenen bu… Bunları yerine getiremeyen için sağlık rüyası bitiyor…
AKP’nin gerçek neoliberal yüzlü sağlık politikası ortaya çıkıyor…