REFERANDUM SORUNU
Hak-İş Konfederasyonu AKP´nin arka bahçesi olan bir konfederasyondur. Bugüne kadar AKP´nin işçi karşıtı hiç bir girişimini eleştirmemiş, üye sendikaları hep hükümet baskısı ile üye kazanmış, hükümet tarafından beslenen bu nedenle de işçi kuruluşu niteliği tartışılan ve üye olduğu uluslararası kuruluşlardan çıkarılması gereken bir konfederasyondur. Öz Gıda-İş de aynı nitelikleri taşımaktadır.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarının ekonomisi üzerine yazdığı kitap ile ödül kazanan değerli bilim adamı Prof. Dr. Bilsay Kuruç geçen hafta yayınlanan yazım ile ilgili olarak aradı ve toplu sözleşme düzeninde referandumun ne kadar önemli olduğuna işaret ederek, "Bu konu üzerinde önemle durulmalı" dedi.
Sayın Kurucun tesbiti doğrudur ve yetki sorunu referandum ile ilişkilendirilmedikçe sendikacılığımıza huzur gelmeyecektir.
2822 sayılı Toplu Sözleşme Yasasının 12. maddesi yetki konusunu ve 15. maddeside Bakanlığın verdiği yetkiye itirazı düzenlemektedir. AKP iktidarının Çalışma Bakanlığı genelde yetkilendirme konusunda çoğu kez kötü niyetli davranmakta ve kendi ideolojisine yakın sendikaları korumaktadır.
Bunun çok çarpıcı örneği Çaykur’da yaşandı ve Tek Gıda-İş Sendikası işyerinde çalışanların yarısından fazlasını üye yaptığı halde Bakanlık sözleşme yapma yetkisini Hak-İş’e bağlı Öz Gıda İş’e verdi.
Çabuk çözüm
Hak-İş Konfederasyonu AKP’nin arka bahçesi olan bir konfederasyondur. Bugüne kadar AKP’nin işçi karşıtı hiç bir girişimini eleştirmemiş, üye sendikaları hep hükümet baskısı ile üye kazanmış, hükümet tarafından beslenen bu nedenle de işçi kuruluşu niteliği tartışılan ve üye olduğu uluslararası kuruluşlardan çıkarılması gereken bir konfederasyondur.
Öz Gıda-İş de aynı nitelikleri taşımaktadır. Bakanlığın bu konfederasyona bağlı bir sendikayı korumak amacıyla verdiği yetkiye Tek Gıda-İş Sendikası haklı olarak itiraz etmiş ve itirazlar nedeni ile yargı süreci tam dört yıl sürmüştür. Hiçbir Bakan’ın, hiçbir parlamentonun işçileri dört yıl toplu sözleşmesiz bırakmaya hakkı yoktur.
Mevcut yetki düzenlemesi toplu sözleşmesiz sürece müsait olduğundan TBMM’de görüşülmekte olan ve adı Sendika ve Toplu Sözleşme Yasası’na dönüştürülen tasarı yetki sorunu konusunda en kesin, en kolay ve en çabuk çözüm olan referandum konusunu mutlaka ele almalıdır.
Özüne aykırı
Referandum nedir? Bakanlığı verdiği toplu sözleşme yapma yetkisine itiraz üzerine konu yargıya taşınmamalıdır. Çünkü iş Mahkemelerinin yükü taşıyamayacaklan kadar çoktur ve mahkemenin Bakanlığın verdiği yetkiyi yok sayma kararı Yargıtay’a taşınmakta, onun kararı üzerine Bakanlık yeni bir yetki kararı vermekte ve bu karara da itiraz edilebilmektedir.
Böylece yetki süreci Çaykur örneğinde olduğu gibi dört yıla kadar uzamaktadır. Bu düzenleme toplu sözleşme sisteminin özüne aykırıdır. İşçileri çok uzun süre toplu sözleşmesiz bırakmanın hiçbir mazereti olamaz. Bakanlığın yetki kararına itiraz üzerine izlenecek tek sağlıklı yol ilgili işyerinde veya işletmede Bölge Çalışma Müdürlükleri aracılığı ile yargı denetiminde yapılacak seçim ile, işçinin kullanacağı gizli oyla, yetkili sendikayı belirlemektir.
Sendika özgürlüğü kavramı çalışanlann en kısa yoldan ekonomik ve sosyal haklanna kavuşmalannı içerir. Böylesi gecikmelere müsait bir ortamda çalışanlan böylesine uzun süre sendikakanın ve toplu sözleşmenin güvecesinden yoksun bırakmak işyerlerinde çalışma barışına darbe vurmaktan başka anlam taşımaz.
Yeni tasarının sendika üyeliği ve üyelikten istifa aşamasında noter şartını kaldırması tasarının tek olumlu yeniliğidir. Elektronik ortamda üyelik bu yeniliğin güvencesini oluşturacak ve sendikaların üye sayılarında ciddi artışlar, kayıt dışı çalışmada azalmalar beklenebilecektir. Bunun dışında genelde eski olumsuzlukları aynen taşıyan tasarıya referandum konusunu koymak belki yapılan hataları bir ölçüde hafifletecektir.