Dün bu köşede, orucun nasıl gösteriye, dinsel sömürüye, güç ve iktidar aracına dönüştürüldüğünü, devlet kasasından iftar toplantılarını, iftar yemeklerinin çadırdan yedi yıldızlı saray yemeklerine nasıl evrildiğini, Özal’ın icadı ile nasıl “çağ atlandığını” ele almıştık. Oysa oruç, yoksulu anlamayı, variyetini onunla paylaşmayı, yoksulun yoksulluğunu azaltmayı amaçlıyordu. Yeterince paylaşımcı olabilmek için de, yoksulun halini yeterince anlamak, aç kalmak, onunla empati kurmak gerekiyordu. Yoksa oruç, yedi yıldızlı yemekli toplantı düzenlemek, yoksulluk nedir bilmeyenlerle devletin ve milletin parasını yemek, güç gösterisi yapmak, katılan sayısının iki katı yoksulu doyurmaya yetecek yemeği çöpe atmak değildi.
İslam dininin sosyalist esintilerinden olan oruç bu denli rayından saptırılınca, on bir ay boyunca zulmedenin sadece bir ayda mazlum dostu olacağını beklemek de ham hayaldi. Onlar da zaten fıtratlarını bozmuyor, bir yandan oruç tutarken, orucu iktidarı pekiştirme aracı olarak kullanmakta ve yoksula, mazluma zulmetmekte sakınca görmüyordu.
2016 Ramazan’ında hükümetin işçi karşıtı eylemlerinin listesini aktarmaya kalkmış, sadece listesini köşeye zor sığdırmıştım. Bakalım 2017 Ramazan’ında, orucun manasına uygun davranmış, hiç olmazsa bir ay mazlumu sevmiş, yoksulun yanında olmuşlar mı?
* Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) kattıkları çalışanların yarısının ayrılmış olmasına “üzüldüğünü” söyledi. BES, kanunlar değiştirilerek, SGK’nın çökertilmesi ve emeklilik piyasasındaki 200 milyar dolarlık pazarın ele geçirilmesi için, emperyalist Batı’nın baskısıyla yaratılmıştı. Tamamen emperyalist amaçlar içindi. 45 yaş altındaki bütün çalışanlar, onlara danışılmadan bu sisteme üye yapılmış, maaşlarından zoraki para kesilir olmuştu. Emperyalist çıkarlar için milletin gaspıydı bu. Sayın Şimşek, yarısının ayrılmasına üzüldüğünü belirtiyordu.
* AKP’nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Ramazan ayında mesaisini kıdem tazminatı için fon taslağına harcamış ve taslağı hükümete vermişti. Ancak işçiyi kontrol etme olanağının ellerinden kaçacağını düşünen işverenler ve işçi sendikaları tepki gösterdi, niyet ertelendi. Emperyalist merkezler, önce İş Güvencesi Yasası’nın ve İşsizlik Fonu’nun çıkarılmasını engellemeye çalışmış, başaramayınca da “İşsizlik Fonu var, kıdem tazminatını kaldırın” diye baskıya başlamışlardı. AKP 2003’ten beri buna uğraşıyor. Bu Ramazan’da da uğraşıları buydu.
* Tüm işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu, AKP tarafından üçüncü kez ertelendi. İlki 2014’te 2 yıl, ikincisi 2016’da 1 yıl, şimdi ise 3 yıl. İş cinayeti ve meslek hastalığına 3 yıl daha teşvik etmiş oldular. Dahası, uzman bulundurma zorunluluğunu 10 kişilik işyerinden 50’ye çıkarmak istiyorlar. Oysa denetleyici uzmanları işverene bağımlılıktan kurtarmak için işveren kesintisiyle oluşan bir fon gerekiyorken, hem bağımlılığı sürdürüyor, hem de denetleme alanı daraltılıyor. Dahası, ertelemeler cinayetlere izin vermekti. Son erteleme, 77 bin iş güvenliği uzmanının işini kaybetmesine de yol açtı.
* Hükümet, Ramazan’da TBMM’ye sevk ettiği başka bir tasarı ile zorunlu arabuluculuk getirmeyi, işçinin yargı yoluyla kazanabileceği hakları ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
* Hükümet, Ramazan’da TBMM’ye sevk ettiği tasarı ile ücret alacaklarında zaman aşımını süresini 5 yıldan 2 yıla indirmeyi, hem 2 yıldan eski alacakların talep edilmesini engellemeye, hem de işçi alacağını alacağı 2/5’e düşürmeyi amaçlıyor.
* Hükümet, yine Meclis’teki tasarı ile kıdem tazminatındaki 10 yıllık zaman aşımını 5 yıla indirmeyi, beş yıl öncesi tazminat hakkını engellemeyi amaçlıyor.
* Hükümet, anayasal hakkı gereği greve çıkmak isteyen işçinin grevini bu Ramazan’da da engelledi. Bu, AKP’nin 12. grev yasağı idi. Öncekilerdeki gibi yasak yasadışı idi. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, önceki yasakların yasal dayanağı ve geçerliliği olmadığına hükmetmişti. Bunun da yasal dayanağı yoktu. Anayasal hakkın kullanılmasını engelleyen suç mahiyetindeydi.
Cumhurbaşkanı, “İktidarımızda grevlerin önüne geçtik” dedi övünerek.
11 aylık, 14 senelik huy, 1 ayda değişmiyor.
Milletle beraber kendilerinin de uçuruma gittiğini görürlerse, belki o zaman.