İstanbul’da, ayda 2 bin lira maaşla geçinen dört kişilik bir ailenin annesi Ufuk Öğün, iftar sofrası kurmanın ve ev geçindirmenin sırlarını anlattı.
ADI Ufuk. İki çocuklu bir anne. Çocuklarından biri lisede, küçüğü ilkokulda öğrenci. İstanbul’un Kurtuluş semtinde yaşıyor. Baba evinden beri her Ramazan oruç tutuyor. Şimdi de büyük çocuğu kendi isteğiyle oruç tutuyormuş. "Okula yürüyerek gidip geliyorsun, tutma" demiş, kızını hiç zorlamamış, ama o kendi istemiş. Ufuk hanım, meslek lisesi mezunu, çalışma hayatı da olmuş, ama çocuklara bakacak kimse olmayınca evde oturmak zorunda kalmış. "Aynı muhit içinde çocuğumu bırakacak bir yer olsa çalışırım, ama yok" diyor. "Ramazan nasıl geçiyor" diye başladık sohbete, bize aylık 2000 lira maaşla ev geçindirme şifrelerini verdi.
DOLABI SEBZEYLE DOLDURURUZ
"Çorba yapıyorum, bir de sulu yemek… Pilav yapmıyorum, o günü çorba ve sulu yemekle geçiştirip çocuğun istediği bir şeyi alıyorum. Annem ya da kayınvalidem köyden sebze hazırlıyor, dolabı doldururlar, onları kullanırım. Taze fasulyeden hala bir poşetim var. Bu yıl henüz taze bezelye almadım. Başkası dolabına et doldurur, biz sebzeyle doldururuz. Köyden gelen tarhana çorbası, bezelyem vardı, marketten bulgur aldım. Domates, salatalık hem kahvaltıda hem yemekte yenir. Yağ nerede indirime girdiyse oradan alıyorum."
Hmm… Etli tencere yemeği pişiriyor herhalde. Öyle mi? Hiç de öyle değilmiş:
"Kasaba 15 günde bir giderim, çocuklar için yarım kilo kıyma alırım. Köfte kızarttığım zaman ağzıma bir tane atarım, çok canımız çekince birer tane yeriz. Yıllardır kuşbaşı aldığımı bilmem. Nohutu, kuru fasulyeyi etsiz yaparım. Sebzeleri de etsiz pişirim. Et oldu mu sebzeye ziyan edemem, olduğu zaman tas kebabı yaparım. Zaten et içinde kaybolacak, hiç gerek yok."
BALIK SENEYE İNŞALLAH
O zaman balık yiyorlardır belki.. Balık? O da değilmiş: "Hamsi ile istavrit yeriz. Hamsiyi bu yıl bir kere aldım, hep içimiz gitti, ama bir kez 15 liraya düştüğüne denk geldim, aldım. Seneye inşallah…."
Meyve işini ne yapıyorlar acaba? Gülüyor… "Oğlum muz sever, kilosu 11 lira. Tek aldın mı 3 lira. Bir kızıma, bir oğluma alırım. Pazardan meyve almam, çünkü taneyle vermiyorlar. 3-5 liranın altında meyve yok, nasıl alayım? Pazarın olduğu günler market ucuzluk yapıyor, meyveleri marketten alırım. Kiraz mesela, dün bir avuç aldım, ikinci avucu alamadım. Kilosu 11,99 liraydı, 250-300 gram falandı. Yarım kilo da erik aldım, kilosu 6 liraydı. Bir kase oğluma verdim, okuldan önce o dönüyor, ikinci kaseyi de kızım için ayırdım. Çocukları hiç ayırmam, bir tek eşime meyve yedirmiyorum. Ama söylüyorum da, ‘senin yiyebileceğin bir şey değil’ diyorum. Kiraz 11,99 olursa yiyemez, hanım da yemez. Önce çocuklar yiyecek…"
Hani Ramazan başladı diye belki biraz kuruyemiş? Hiç alabildi mi acaba? Ufuk hanım hiç mi istemedi kuruyemiş almayı, yemeyi, yedirmeyi? "Eve kuruyemiş girmez, ayda bir kere cips alırım, bir tane de çikolata alıyorum çocuklara. Abur cubur istemezler, bazı şeylerin farkındalar. Evime kuruyemiş alabilseydim ben de zayıf olurdum. Hareketsiz insanlar değiliz, ama çok ekmek, hamur yemekten kiloluyuz…"
2000 TL NEREYE GİDİYOR?
Ufuk Hanım yine de şanslı azınlık içinde belki. Çünkü babadan kalma evlerinde yaşıyorlar, kiralan yok. O zaman ister istemez akla geleni ona sorduk Eve et almıyorsun, sebzeler köyden, maaş nereye harcanıyor? Neye yetiyor? "Faturalara, cep telefonuna, internete, yola, okul masraflarına, doktora… Bir akbil 2,5 lira. Çocukların istediği şeyleri ister istemez alıyorsun, ayakkabısı, çantası, üstü başı, kitabı var. Kızım meslek lisesinde okuyor, kumaş, vs… 12 lira sadece bir patiska… Arkadaşları içinde mahcup olsunlar istemem, üstleri başları hep düzgün olsun diye uğraşırım."
FATURALARIN ZAMANI KRİTİK NOKTA
Sağlık hizmetini de saydın, ama sağlık hizmeti ücretsiz. Eşinin sigortası yok mu? "Sigortamız var, ama barkod kesiliyor, 8 lira gidiyor. Sağlık parasız falan değil. Bir ilacı var, onu karşılamıyor, yerine başka ilaç alıp ilaç farkı veriyorum. Oğlumun rahatsızlığı var, her hastaneye gidişimizde en az 30 lira veriyoruz." Peki hal böyleyken asgari ücretle nasıl geçinilir ki? Ufuk hanım, bir süre öncesine kadar asgari ücretle evi döndürüyormuş, kısaca "Asgari ücretle geçinilmez, geçinmeye çalışılır" diyor.
Faturaların ödenmesinde de öğretici formülleri var. "Yetmediği zaman, faturanın biri geç yatıyor. Tarihlerine göre, ötelerim" diyor ve anlatıyor: "Elektriği 2 gün geçse kesiyorlar, ama suyla doğal gazı hemen kesmiyorlar. Doğal gaz zaten kısın yüksek geliyor, ona daha fazla para vermek zorunda kalıyorsun. Kesmediği için aylık fatura gününe göre onu ayarlıyorum. Evde mantar bir pano var, orada faturalar hazır. Bir sonraki aya sarkıtacağım belli, onu takip ediyorum. Sıralamanı ona göre yapacaksın. Zamanı iyi kullanmamız gerekiyor. "
Sözün bittiği yerdeyiz artık. "Ne diyelim sana Ufuk?" diye soruyoruz, gülümseyerek noktayı koyuyor: "Sağlık olsun diyeceğiz…"