ÖZVERİLİ BİR DİRENİŞİN SANATLA İFADESİ…
Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkında 16 Haziran´dan 22 Haziran´ın gece yarısına kadar hiç durmaksızın 151 saat sanat etkinlikleri yapıldı.

Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkında 16 Haziran’dan 22 Haziran’ın gece yarısına kadar hiç durmaksızın 151 saat sanat etkinlikleri yapıldı. Devlet Tiyatroları ile Şehir Tiyatroları’nın özelleştirilmesine ve Şehir Tiyatrolarının yeni yönetmeliğine karşı düzenlenen bu "Sanat Maratonu", gerçekten özverili bir çalışmanın ürünüydü.
Bir haftalık maraton süresince tiyatro, dans, müzik, şiir dinletileri, söyleşiler, kısa film gösterilerini içeren yaklaşık 400 gösteri, gencinden yaşlısına kadar uzanan bir seyirci kitlesi önünde bir şenlik havası içinde geçti.
Etkinlik alanında çeşitli pankart ve sloganlar vardı. "Sanat hayattır, sanatına sahip çık" pankartını da "sol açık FenerbahCHE"liler asmıştı. "Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım, yeter ki ıslak, ıslak bakma öyle" şarkısının ardından direnişteki İtalyan işçilerinin "Çav Bella" şarkısı da seyirci ile birlikte söyleniyordu.
Sanat Maratonu’ndaki son günün sunuculuğunu yapan tiyatro sanatçısı Aslı Öngören, neden bu etkinliğin düzenlendiğini bir kez daha hatırlattı. Aslı Öngören, "Çünkü sanat, uzun bir yolculuktur. Direnç göstermeye, dayanışmaya mecburuz" diyordu. Ünlü tiyatro adamı Vasıf Öngören’in de kızı olan Aslı Öngören, konuşmasını şöyle sürdürüyordu:
"Her gün geceden sabaha kadar hiç durmaksızın böyle bir etkinliği acaba ne kadar sürdürebileceğiz, başarabilecek miyiz, diye hep kendimize sorduk. Baktık ki, daha fazla grup, bu etkinlikte yer almak için talepte bulunmaya başladı, 3 günlük etkinliği, 7 güne çıkardık. Hatta şu anda eğer bir aksilik olup da sahne boş kalırsa diye aramızda nöbet bekleyen sanatçı arkadaşlarımız bile var."
Etkinliklere katılan sanatçıların yanı sıra yine tiyatrocu, müzisyen, oyuncu kimliği ile bölgenin temizliğini yapan, yerden izmarit toplayan, bildiri dağıtan gönüllüler de durmaksızın çalışıyorlardı. Kimi üç, dört saatlik uykuyla ama seve, seve büyük bir özveriyle sanatın direnişine katkı veriyordu.
Maratonda, Genco Erkal, Tülay Günal, Vedat Sakman, Grup Gündoğarken, Levent Kırca, Altan Erkekli, Fırat Danış, Ufuk Karakoç, Julide Kural gibi sanatçılar da görev aldı. BBC gibi uluslararası yayın kuruluşları etkinliği haber yaparken bizim "merkez medya" ancak üçüncü günden sonra yavaş yavaş ilgi duymaya başladı. Sanat Maratonu, daha çok, muhalif, sol basında yer aldı. Gece gündüz devamlılığı ile dünyada belki bir ilk olma özelliği taşıyan maratona, Guinness gözlemcileri de ilgi gösterdi.
Etkinliğin düzenlenmesine başta istanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Demeği (lŞTtSAN) olmak üzere çok sayıda sanat meslek örgütü de destek verdi. Oyuncular Sendikası Başkanı Memet Ali Alabora’nın sanatçı direnişinden THY işçilerinin direnişine destek çağrısı büyük alkış aldı.
Sanat Maratonu, bu mücadeleye oyuncu kadar seyircinin de sahip çıkması dileğiyle sona erdi. Çünkü sanatın tasfiyesi, aslında sorgulayan, düşünen, ruhunu zenginleştiren onurlu bir hayatın da tasfiyesi demekti. Seyircisinden, işçi-memur sendikasına ve diğer meslek örgütlerine kadar "anlamlı bir hayaf’tan yana olan herkes, sanatçılann bu çığlığına ses verilmeli…