Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
09 Temmuz 2012
‘ÖZELLEŞTİRME BUDUR İŞTE’ BEYLER!

İDO’nun, yazın sıcak güneşi altında, uzayan feribot kuyruğundaki orta sınıftan bir yolcu (aslında pek çok kuyrukta bekleyen diğer yolcunun da tercümanı olarak) bağırıyor; bağırmıyor adeta feryat ediyor: “Özelleştirme bu mu!”

‘ÖZELLEŞTİRME BUDUR İŞTE’ BEYLER!

İDO’nun, yazın sıcak güneşi altında, uzayan feribot kuyruğundaki orta sınıftan bir yolcu (aslında pek çok kuyrukta bekleyen diğer yolcunun da tercümanı olarak) bağırıyor; bağırmıyor adeta feryat ediyor: “Özelleştirme bu mu!”

Mikrofonu tutan televizyon kanalının genç muhabiri belki farkında değil ama özelleştirmeye karşı olanları “dinozorlukla” suçlayan o kanalın ve kanalların ak saçlı program yapıcıları da rezervleri varmış duygusu vermeye özen göstererek de olsa bu “Canım özelleştirme dedikse böyle de değildi” (*) diye uygulamayı protesto edenlere hak veriyorlar.

– Neymiş efendim; İDO hatlarında yüzlerce araç sıra beklerken istenilen parayı ödeyen lüks araç sahipleri sıra beklemeden feribotlara bindiriliyormuş!

– Neymiş efendim, erken bilet alan normal fiyat öderken belirli saatten sonra fiyatlar karaborsa gibi artıyormuş!

– Neymiş efendim; feribotun pencere kenarı koltukların fiyatlarıyla içerideki koltukların fiyatları farklılaştırılmış!

– Neymiş efendim; feribotlardaki yiyecek içecek fiyatları fahiş biçimde yükselmiş!

– Neymiş efendim, vatandaşın kredi kartlarından İDO yönetimi defalarca bilet parası kesiyormuş!

Hani bir vur bin ah işit durumu!

Ne var ki bütün bu şikayetleri toplarsak söylenen; İDO’nun uygulamalarını, özelleştirmeden önceki uygulamalarıyla kıyaslanıp, yeni uygulamanın herkesin “parasına göre hizmet alması”na karşı çıkıldığı görülüyor. Yani şikayet edenler ve bu şikayetleri yüksek sesle yineleyen medya organlarına bakarsanız onlar, “Mal ve hizmet üretimi özelleştirilsin ama hizmet özelleştirmeden önceki gibi sürsün” istiyorlar.

Açık ki burada bir tutarsızlık var.

Peki de, o zaman niye özelleştirsin adam!

Yani; parasını veren önemsenmeyecekse, parası az olanla çok olan aynı hizmeti alacaksa, ihtiyaç arttıkça hizmetin fiyatı artamayacaksa hizmete ihtiyaç acilleştikçe fiyatlar daha da yükselmeyecekse piyasanın, özelleştirmenin ne kıymeti olurdu?
Çünkü özelleştirmede amaç, “üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarının piyasa tarafından belirlenmesi”dir. Bunun pratikteki anlamı da bir mal ve hizmeti, ihaleye çıkarıp satıyormuşsunuz gibi; o mal ya da hizmeti “en yüksek fiyatı verenin alması”dır. Bu ilişkide; ahlaktı, haktı, fiyatın fahişliği ya da düşüklüğüydü, sıraydı,… gibi şeyler “eskiye dair”, “modası geçmiş”, “sosyalizmin dayattığı”, “piyasa değerlerine karşı” şeylerdir!
Bu yüzden de; gerekli miktarda parayı verenin bütün sıraları atlayıp en öne geçmesi, bir yere gitmek isteyenlerin sayısı artınca biletlerin fiyatının olağanüstü artması, şu koltuğun fiyatının ötekinden farklı olması ya da kafeteryada satılan yiyecek-içecek fiyatlarının yolcuların satın alabileceği en son sınıra kadar yükseltilmesi, özelleştirmenin temel felsefesi, olmazsa olmazıdır!

Özelleştirmenin sonuçlarını her alanda bu ölçüde çıplak görmüyorsak, henüz oraya gelinmediği içindir. Yoksa gidişat bu yana doğrudur. Nitekim bu uygulamayı hava yollarında açıkça görüyoruz. Çeşitli uçak firmaları birbiriyle rekabet ederken biletlerini, mevsime, uçuşun yönüne, alındığı güne, hatta saate göre değiştirerek ve ihtiyaç arttığında fiyatları birkaç katına çıkarmakta hiçbir tereddüt gösteremeyerek bu uygulamayı yapıyorlar. Bunu sağlıkta, eğitimde, enerjide, kitle ulaşımında, yerel yönetim hizmetlerinde,… tüm diğer hizmetlerde de giderek görmeye başladık ama daha da göreceğiz. IDO burada son örnektir sadece!

Kısacası bunca zaman sonra, “Özelleştirme bu mudur?” diye kükreyen özelleştirmeden yana zata (zatlara) diyoruz ki; “Evet özelleştirme tam da budur. Diğer alanlarda da özelleştirmeler henüz buraya gelmediği için oralardaki sonuçları bütün dehşetiyle görmüyoruz. Ama oraların da İDO düzeyine gelmesi sadece bir zaman sorunudur!”
“Özelleştirme bu mudur?”u, “Özelleştirme buysa karşıyım” demeye götürmeyenler ise “özelleştirelim güzelleştirelim” demagojisinin peşine takılmaya devam ederlerse “tutarsızlar” olarak kalmaya devam edeceklerdir.

(*) Şikayetler böyle “orta sınıf” feryadına dönüşünce, daha önce özelleştirmeye karşı çıkan işçiye kulaklarını tıkayan, ”Yan gelip yatmaya alışmışlar da ondan böyle bağırıyorlar” diyen sermaye gazetelerinin önemli köşe yazarları da sorunu gündeme aldılar. Ve “böyle özelleştirme olmaz”cılara destek verdiler.

DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.