08 Nisan 2018
ÖZEL SEKTÖR SENDİKACILIĞI VE TEKGIDA-İŞ ÖRNEĞİ
AKP’nin 16 yıllık iktidarında Türkiye ekonomiden demokratik ve siyasi haklara, yargıdan çalışma hayatına kadar birçok alanda dibe vurdu.
AKP’nin kamu kuruluşlarını özelleştirme hırsı ve gayreti sendikacılığımızın geleceğinde çok önemli değişiklikler yaşanmasına neden olacaktır. Bu değişikliğin sendikacılığımızın yararına olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ülkenin sanayileşmesi devletçilik anlayışı üzerine kurulmuştu. Özel sektör diye bir sektör yoktu ve var olan sermaye sahipleri bir sanayileşme hamlesini yürütecek güçte değildi. Günümüze kadar gelmiş tüm önemli sanayi tesisleri devlet tarafından kurulmuş, işletilmiş ve istidamın çok büyük kesimi bu kuruluşlar tarafından sağlanmıştır. Sendikacılık tarihi incelendiğinde ilk adımların, özellikle tekstil işkolunda, bu kuruluşlarda atılmış olduğu görülecektir. Çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra özel sektör gelişmeye başlamış ve bu gelişmeye paralel olarak sendikacılığımız da bir ikilem yaşamaya başlamıştır; özel sektör ve kamu sendikacılığı ikilemi.
KAMU SENDİKACILIĞI HANTALDIR
2002 yılına kadar, başka deyişle AKP’nin tek başına iktidar olduğu güne kadar sanayimizde bağıtlanan sözleşmeler özel sektör sendikaları tarafından örnek olarak alınır ve zorunlu mukayeseler yörüngesinde (the orbit of coersive comparesions) özel sektör sözleşmelerine de yansıtılırdı. Kamu sektörü sendikacılığı başarılı mıydı? Göreceli olarak evet ama temel bir zayıf halkası vardı ve bu sendikacılık türü iktidar partisine bağlı, sendikal özgürlüğü olmayan hantal sendikalar yaratmıştı. Dinamik bir yapısı yoktu. İstediklerini rahatça elde ediyor ve bir sendikal mücadele vermesi gerekmiyordu. AKP’nin inanılmaz bir hızla kamu işletmelerini özelleştirip yandaşlarına akıl dışı çıkarlar sağlaması ile kamu sektörü giderek güçsüzleşmeye ve kamu sendikacılığı da kaçınılmaz sona doğru ilerlemeye başlamıştır. Özelleştirme furyası böyle devam ederse yakında kamu sendikacılığı tarih olacaktır.
ÖZEL SEKTÖRDE TEKGIDA-İŞ SENDİKASI ÖRNEĞİ
Tekgıda-İş Sendikası kamu işletmeciliğinin yaygın olduğu dönemlerde 200 binlik üyesi ile ülkenin en büyük sendikası idi. Türk-İş politikalarına yön veren, sosyo-ekonomik alanda çok etkili olan en önemli sendikalardan biriydi. Özelleştirmeler sürecine girilmesi ile ciddi üye kaybına uğramaya başladı ve ÇAYKUR grevi ile bir kırılma noktası yaşadı. Tekgıda-İş Sendikası’nın yöneticileri, başta genel başkanları Mustafa Türkel olmak üzere sendika özgürlüğünü önemseyen, Atatürk ilkelerine sıkı sıkıya bağlı ve AKP’ye biat etmeyen bir sendikacılık anlayışının temsilcisi idi. ÇAYKUR sözleşmesi sürecinde AKP bu sendikadan intikam almak istercesine devreye AKP’ye biat eden Hak-İş gibi gerici bir konfederasyona üye, ILO’nun sendikacılık tanımına uymayan Özgıda-İş Sendikası’nı devreye soktu ve Tekgıda-İş’in bu kuruluşta başlattığı grevi akamete uğratmakta başarılı oldu. Tekgıda-İş’in inançlı ve Atatürkçü başkanı Sayın Türkel müthiş bir öngörü ile kamu sektörü sendikacılığının iflas ettiğini, özgür sendikacılığı yok ettiğini görerek bundan böyle sendikasının özel sektörde çalışmasını planladı ve sendikasının örgütlenme çabalarını özel sektör üzerinden yürütmeye karar verdi. Bu kararını başarı ile uyguladı ve o günden bu yana yaklaşık 70 işletme ve yaklaşık 572 bin işçinin çalıştığı işyerinde sözleşme imzalamıştır. Gıda işkolunda 75 bin işçi, sendika üyesi olabilmiştir. Tekgıda-İş Sendikası’nın açılımından sonra sendika üye sayısı mutlaka artacaktır.
Tekgıda-İş Sendikası’nın gıda işkolunda gösterdiği başarıyı metal işkolunda da gösteren sendikaların ortaya çıkması sendikacılığımıza yeni bir ivme kazandırdı. Metal işkolunda kurulu 11 sendikanın üçü, sırasıyla Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikaları 1.5 milyon işçinin çalıştığı bu işkolunda 250 bin işçiyi örgütleme başarısını göstermişlerdir ve bunların çoğunluğu özel sektör işçileridir.
SENDİKACILIĞIMIZDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Özel sektör sendikacılığı sendikacılığımıza yeni bir kişilik kazandıracaktır. Sendikalarımız artık yenilikçi, eğitimci, sermaye karşısında daha direngen özgür sendikacılık kimliğini kazanacak ve bundan da en çok işçi sınıfı yararlanacak, giderek artan sayılarda işçiler sendikalı olacak, milli gelir dağılımı daha âdil, istihdam güvencesi daha yüksek olacaktır. Özel sektör sendikacılığının sosyal devletin kuruluşuna çok ciddi katkıları olacağına inanıyorum.