ODTÜ’DE TEKEL PANELİ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Tekel İşçileriyle Dayanışma Girişimi, güvencesiz çalışma, 4-C, neoliberal politikalar, AKP ve bu kapsamda üniversiteler başlığında bir panel düzenledi.

Panel Tekel işçilerinin fotoğraflarından oluşan sinevizyon gösterisi ile başladı. İlk sözü alan Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Mustafa Kemal Coşkun neoliberal sistemin üniversiteleri piyasa odaklı bir kuruma dönüştürdüğünü belirterek, örgütsüz, performansa dayalı, esnek çalışma koşullarının üniversitelere de dayatıldığını belirtti. İş güvencesinin nitelikli çalışmayı engellediğini söyleyen TÜSİAD ve YÖK raporları arasındaki benzerliğe değinen Mustafa Kemal Coşkun, sanayi-üniversite işbirliği denilenin bilimi projeciliğe indirgemekten başka bir şey olmadığını söyledi. Bologna süreci ve yaşam boyu eğitim kavramlarına üniversitelerimizin gözü kapalı atladığını belirten Coşkun, yaşam boyu eğitimden kastın piyasanın ihtiyacına her an yanıt verebilecek insan yetiştirmek olduğuna değindi. Sözlerini tekel mücadelesinin üniversitelerdeki mücadeleyi de olumlu etkilediğini belirterek tamamladı.
İkinci olarak söz alan konuşmacı Yıldırım Koç ise Türkiye’de sendikal mücadeleye dair bir takım istatistiki verilerle söze başladı. 1998 yılında 600.022 tütün üreticisinin olduğu Türkiye’de bugün 80.000 dolayında tütün üreticinin var olduğunu belirterek sırf bu başlıkta yaklaşık 540.000 ailenin mülksüzleştiğini ve ülkede çok hızlı bir mülksüzleşme sürecinin yaşandığını söyledi. Tekel sürecine de değinen Koç, Tekel eylemini tarihsel süreç de değerlendirmek gerektiğini söyleyerek, sendikanın süreçteki pasif tutumunu ve diğer işçi sendikalarının destek konusunda azami gayreti göstermemelerini eleştirdi. Tekel sürecinin bir dönüm noktası olmaktan ziyade insanları değiştirip dönüştüren bir eylem olması nedeniyle önemli olduğunu ve önümüzdeki süreçte devam edebildiği kadarıyla önemini koruyacağını söyledi.
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölüm başkanı Galip Yalman ise Tekel’i doğuran koşulları ve AKP ve AKP’nin süreçteki taktiklerini değerlendirdi. Uzun yıllar emek sermaye çelişkisinin üstünün örtüldüğü dönemin kapandığına değinen Yalman, "Biz değiştik ve Tekel işçileri değişti" dedi. Yaşadıkları dünyaya farklı pencerelerden bakmaya başlayan işçilerin 1 Mayıs’ta tokatlamayı düşündükleri gençlerle yan yana yürüyeceklerini söylemelerinin bunun kanıtların biri olduğunu dile getirdi. Mücadelenin sınıfı sınıf yaptığını söyleyen Yalman, neoliberalizmin bugün farklı söylemlerle en çok da ‘demokratikleştirme’ söylemiyle geldiğini, dönüşümün aracı olarak bunları kullandığını belirtti.
Öğrenci, akademisyen ve ODTÜ İİBF çalışanlarından oluşan dinleyicilerin sorularıyla geçen bölümün ardından Dayanışma Girişimi, önümüzdeki dönemde yükselmesi beklenen özelleştirmelere, piyasacılığa karşı hem ulusal çapta hem de üniversite düzleminde mücadelenin devam edeceğini, çeşitli etkinliklerle bu sürece doğrudan müdahil olacaklarını deklere ederek paneli tamamladılar.