Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
23 Ağustos 2010
NERESİ ‘DEMOKRATİK’, NASIL ‘ÖZERKLİK’ ? (1)

AKP, anayasa değişiklik paketi ile, yürütme ve yasamada ele geçirdiği üstünlüğünü, yargı gücünü de kontrol altına alarak perçinlemek ve bugünkünden daha otoriter bir düzen kurmak peşinde.

NERESİ ‘DEMOKRATİK’, NASIL ‘ÖZERKLİK’ ? (1)

AKP, anayasa değişiklik paketi ile, yürütme ve yasamada ele geçirdiği üstünlüğünü, yargı gücünü de kontrol altına alarak perçinlemek ve bugünkünden daha otoriter bir düzen kurmak peşinde. AKP, yargı kalesini, 12 Eylül referandumundan çıkaracağı evetlerle düşürdüğü an, amaçladığı faşizan iktidarın önünde pek bir engel kalmayacaktır. İşte o zaman TEKEL işçilerinin 4/C davasını, Karadeniz halkının HES davalarını, meslek odalarının, sendikaların özelleştirme karşıtı davalarını hukuksuz bularak bozan yargı, iyice yandaş yargı yapılacak, Ergenekon benzeri davalarla korku imparatorluğu iyice hükümran olacaktır.

Anayasa değişikliğinin arkasındaki amaç bu kadar net iken, akıl tutulmasına uğramış bazı demokrat ve sol geçinen çevreler bu amacı görmezlikten gelerek evetçilerin saffında yer alma aymazlığındalar.

***

Anayasa değişiklik paketine Hayır kampanyasının başını CHP çekmekle beraber, aklıselim sol parti ve örgütler de tavırlarını Hayır olarak belirlediler. ÖDP, TKP, EMEP ortak bir tavırla hayır tercihinde çalışma sürdürürlerken onlara, Halkevleri, TMMOB, sol yönetimli sendikalar, çeşitli meslek örgütleri, Alevi dernekleri de eşlik ediyor.

Bütün bu hayırcı kesim, öteden beri, Kürt meselesinde demokrat bir tavır takınarak Kürtlerin kültürel hak ve özgürlükleri için, Kürt siyaseti ile dayanışma içinde bulunageldiler. Yeniden kardeşleşme için samimi bir çaba içinde oldular. Meselenin aslının sınıfsal olduğuna parmak bastılar. Gelin görün ki, gündemdeki anayasa değişikliğinde solun Hayır tercihini, Kürt siyasi hareketi, PKK-BDP paylaşmıyor, Hayır demiyor, Boykot diyor ama aslında evete doğru da dans ediyor. Tam da bu yol ayrımında, Türkiye solunun PKK-BDP hareketini yeniden analiz etmesi, sapmalarına sessiz kalmaması ve eleştirel yaklaşması gerekmiyor mu? Bu hareket ne kadar demokratik bir harekettir, Kürtlerin geleceği ile ilgili proje olarak diline doladığı demokratik özerklik ne kadar isabetli, paylaşılabilecek bir öneridir?

***

12 Eylül kavşağı bir kere daha ortaya koydu ki, PKK-BDP, her sürecin merkezine Kürtleri koyan milliyetçi bir duruşu tercih ediyor. BDP, tüm Türkiye partisi olma, sadece Kürtlerin değil, Türk emekçilerinin, demokratlarının da partisi olma iddiasına rağmen, içinde Kürtleri ilgilendirmeyen hiçbir mücadele içinde yok. Grev ve direnişlerde yok, demokratik direnişlerde yok. TBMMde, varsa yoksa sadece Kürt başlığı altında bir kürsü kullanımı var.

Sonuçta, faşizan yönetimin son hamlesi anayasa değişikliği konusundaki tavır, bu hareketin demokratikliği ve yol arkadaşlığını test etme konusunda da yeterince ipucu veriyor. Ne dedi BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hatırlayın: Hükümet taleplerimizi karşılamaya yönelik ciddi adımlar atarsa müzakere süreci başlar, biz de yeni anayasayı destekleriz.

***

Kürt siyaseti, referandumu, pazarlık sürecinde bir koz olarak görmekte, o paketteki neoliberal, tahakkümcü özü es geçmektedir. Değişiklik maddelerinin Kürt işçileri, Kürt kamu çalışanlarını, Kürt öğrencileri, Kürt yoksul halkını nasıl etkileyeceği BDPnin umurunda mıdır? BDP bütün varlık nedenini, onların Kürt olmalarından kaynaklı sorunların giderilmesi ile tanımlamaktadır. Bu, tam bir milliyetçi sapmadır. Ama onlara sorarsanız sözde ülke halklarının sömürüden, ezilmişlikten, dışlanmışlıktan kurtulması için ortak adrestirler…

Ne yazık ki, bütün bu iddiaların partisi, siyaseti olmadıklarına dair her gün yeni kanıtlar üretiyorlar. Zaten soğukkanlı ve objektif bir gözle bakılırsa, PKK-BDP siyasetinin antiemperyalist, antifeodal, antikapitalist özelliklerini hızla kaybettiği bir tarih vardır geride. Yeri geldiğinde ABD emperyalizmi ile onun kucağında büyüyen Barzani hareketi ile, yeri geldiğinde ABnin emperyalist ülkeleri ile, hatta bir iddiaya göre İsrail ile ittifaklar yapan, onların sunduğu imkânlardan yararlanmak için işbirliği geliştiren PKK için artık antiemperyalist sıfatı kullanılabilir mi? BDP programını iyi okuyanlar piyasacılığa, özelleştirmeciliğe dair bir dizi övgü bulabilirler. Antifeodal ilke iyice geride bırakılmıştır. Güneydoğu sorunu ile büyük toprak sahipliği özdeşleşmiş olgular iken PKK, kuruluşunda baş mesele gördüğü bu sınıfsal sorundan sonraları hepten vazgeçti ve programından toprak reformunu, Kürt feodalleri, ağalarıyla mücadeleyi hepten çıkardı. Yoksul Kürt köylülerini topraklandırmayı, feodallerle mücadeleyi programından çıkarmış bir harekete nasıl demokratik diyeceğiz?

Bu durumda, antiemperyalist, antifeodal olmayan ve içinde Kürt sözcüğü geçmeyen hiçbir mücadele başlığı altında göremediğimiz, otoriter-faşizan sistemi pekiştirecek anayasa değişikliği konusunu Kürt merkezli beklentilerini pazarlık konusu yapan Kürt siyasetinin neresi, nesi dayanışmaya değerdir? Kürt siyaseti bu milliyetçi sapmalarıyla, özgürlükçü, sol bir politika ile bağdaşmayan Makyavelist, oportünist yönelimi ile nasıl ortak adres olacak? Bütün bunları vakit varken oturup tartışmalı, nereye gidiyoruz sorusunun yanıtını aramalıdırlar.

İzleyen yazıda olmayan Demokratikliğin Özerklik projesini tartışacağım

mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.