NEDEN ‘HAYIR’ DEMELİYİZ
Değerli okurlar bir köşe yazarı arkadaşımız köşesinde Gözümüz aydın bir 12 Eylülümüz daha oldu demiştir. Birinci 12 Eylül 30 yıl önce idi

1982 ihtilali yapıldı ve tüm bu olaylar bıçakla keser gibi bitti… 1982 yılında önümüze konulan anayasa metnine olur verdik ve kabul edildi. Sonrası mı? işte bu günlere geldik. Bu gün de 1982 yılında kabul ettiğimiz ve bu güne kadar 17 kez değişikliğe uğraya uğraya yamalı bohçaya dönmüş olan anayasamızda dış odakların dayatmasıyla ve sadece AKP’nin parmak üstünlüğü sebebi ile ve de erk gücünü kullanarak ve bazı maddelerde de parmak üstünlüğünün yetmemesi sebebi ile yine yasalarımız gereği hazırlayıp onaylamamız için önümüze konulan ve dahi 1982 Anayasasının daha da belalısı olan bir Anayasa ile bu milletin bugüne kadar kazandığı tüm haklar gasp edileceği için!, Bir devletin hükümetinin dış odaklara boyun eğdiği olamaz demeyin değerli okurlar, geçtiğimiz iki üç yıl öncesindeki yaşadıklarımızı hatırlayınız, TBMM artan terör olaylarını önlemek için sınır ötesi harekat yapma iznini Mayıs ayında zar zor Genel Kuruldan geçiriyor.
Ancak ordusuna "Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir İleri" komutunu verecek iradeden yoksun olduğundan teyakkuz durumunda olan askerine bu komutu vermeyi Kasım ayında Amerika’ya yapacak olduğu seyahatin sonuna bırakan ve Şubat ayında karakışın ortasında şehit haberlerinin artması üzerine askerine sınır ötesi emri veren ve tam sonuç alınmak üzere iken yurt dışından alınan talimat gereği harekatı yarım bıraktırıp askerini geri çağıran zihniyet ayni zihniyet olduğu için, Bugüne kadar ANAYASA MAHKEMESİ ve DANIŞTAY’ın DUR dediği tüm belalar yasalaşıp Türk milletinin önüne geleceği için! Nedir Yargının ‘DUR’ dediklerine bir bakalım ve Türk halkının HAYIR oyuyla, neye HAYIR demiş olacaklarını sıralayalım:
Küresel sermayenin TOPRAKLARIMIZA; MADENLERİMİZE, SUYUMUZAel koymaya KANUNEN hak kazanmasına;….
Şu anda yasa dışı olarak ülkemizde faaliyet gösteren 350 yabancı maden şirketinin, tüm doğal kaynaklarımızı, suyumuzu, borumuzu, petrolümüzü ve neyimiz varsa hepsini YASAL OLARAK talan etmesine;…
Suriye sınırımızda Kıbrıs’ın 3 katı büyüklükteki mayınlı arazi ve altında yatan trilyonlarca dolarlık petrole israil’in el koymasına;…
Büyük bir çoğunluğu elden çıkarılmış olmakla beraber, henüz hala bizim olan, ağır sanayi işletmelerinin, limanların, KİT arazilerinin, pul parasına yabancı sermaye ve yerli işbirlikçilerine YASAL OLARAK peşkeş çekilmesine;…
Tekel işçilerinin can siperane direnişleri sonucu, Danıştay tarafından durdurulmuş olan 4C kölelik yasasının, tüm çalışanları kapsamasına;…
Tüm memurların, hükümet tarafından kurulan bir komisyonun oyuncağı haline gelmesine, dilencileştirilmesine, 9000 iş günü çalışıp, ölünce emekli olmaya;…
Meralarımızın, hazine arazilerimizin yabancılara tahsis edilmesine;…
‘Paran kadar sağlık’ politikasına, eczanelerin yok edilmesine ve istediği fiyata ilaç satmaya hazırlanan iç ve dış zenginlerin bizleri soyup soğana çevirmesine;…
Tarım ve hayvancılığın yok edilmesine;…
Danıştay tarafından satışı durdurulan, şeker fabrikalarının, tarım çiftliklerinin YASAL OLARAK satışının önünün açılmasına;…
Genetiği değiştirilmiş ürünleri sofranıza getiren küresel şirketlere; Unakıtan dahil ülkemizi yönetenler bir çok hükümet üyesi bakan, milletvekili ve cemaat liderlerinin çocuklarının milyon dolarla oynarken her dört gençten birinin işsiz kalmasına;…
Türk ordusunun Paralı askere dönüştürülme projesine;…
Güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan AB uyum yasalarına; 100 yıldır Batının elinde oyuncak olan tarikatlara, etnik ırkçı bölücülük yapan odaklara;…
Deniz Feneri gibi kurumların, insani duygularımızı sömürenlerin ve yargılanmalarının önün açılmasına; bu odakların haksız elde ettiği kazanç ve gelirlerin istirdat edilerek millet hizmetine sunulmasına;…
HAYIR demek tüm bu saydıklarımıza HAYIR! YETER! DUR! demektir!.
Büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un "İstiklal Marşında" "Medeniyet Denen Tek Dişi Kalmış Canavar" olarak vasıflandırdığı Avrupa ve Amerika’dan yükselen sesler, koro halinde ‘EVET demektedir. Pentagon, Washington, Brüksel, israil, Barzani ‘EVET demektedir.
Bunların arkasındaki bütün planlar Türkiye’yi işgal planıdır. Fethullah Gülen, Pensilvanya’dan: "Değil sadece kadını erkeği, çoluğu çocuğuyla hatta imkan olsa mezardakileri bile kaldırıp ‘evet’ oyu kullandırmak lazım" demiştir. Bizler de toprak altında yatan şehitlerimizi kaldırırsak ne olacağını düşünemiyor herhalde… Abdullah Öcalan, Kandil ve BDP, referandumu boykot’ görüntüsü altında "evet" propagandası yapmaktadır.
AKP, her gün şehit cenazesi kalkarken terör örgütüyle aynı safta yer almamak için BDP’yi ‘boykot’ etmeyi uygun görmüş, fakat dağdan indirdikleri ısmarlama teröristleri törenle karşılamıştır. Bilinmelidir ki, BDP’nin sandık başına gitmeme kararı da zımnen evet demektedir.
Bu sebeple değerli okurlar işte tüm bu rezilliği önlemek için, tüm yasal haklarımızın, küresel çete emriyle ve iktidar eliyle gasp edilmesine, konuşma, düşünme, yazma hürriyetimizi kaybetmeye,, izlenmeye, dinlenmeye, fişlenmeye;… HAYIR demeliyiz.
Yargıçların bir parti tarafından atandığı ve bir partili olarak vatandaşı yargıladığı bir düzenin kurulmasına; insan hakları, Demokrasi Özgürlük çığlıklarıyla tüm haklarımıza el konulmasına Hayır demeliyiz. Değerli okurlar biliyoruz ki her gecenin bir sabahı var. Ve bu sabah yakın, yeter ki siz oylarınızı vicdanınızın sesini dinleyerek ikinci kurtuluş savaşı için kullanınız. Sağlıklı ve hayırlı günler diler saygılarımı sunarım.
KAYNAK: ANADOLUNUN SESİ -ULUSAL AYLIK GAZETE / M.NURİ YILDIRIM