NE YILMAK VAR NE PES ETMEK
BİLLUR TUZ´DAN SENDİKALI OLDUKLARI İÇİN ATILAN İŞÇİLER KONUŞUYOR: İzmir, Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi´nde bulunan Billur Tuz fabrikasından sendikalı oldukları için 2 Ocak´ta işten çıkarılan 47 taşeron işçi direnmeye devam ediyor. Gazetemiz BirGün´e konuşan Billur Tuz işçisi Ulviye Borozan ile Osman Uyar direnişlerini anlattı

İzmir, Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Billur Tuz fabrikasından sendikalı oldukları için 2 Ocak’ta işten çıkarılan 47 taşeron işçi direnmeye devam ediyor. Gazetemiz BirGün’e konuşan Billur Tuz işçisi Ulviye Borozan ile Osman Uyar direnişlerini anlattı
Billur Tuz işçisi Ulviye Borozan, fabrikada birçok işçi gibi taşeronda çalıştırılıyordu. Ayın sadece yarısında çalıştırıldığı için, asgari ücret bile alamadığı gibi sigorta primleri de hep eksik yatırılıyordu. Kadrolu ve sendikalı işçiler gibi sürekli çalışmak, üç ayda bir erzak yardımı almak isteyen Ulviye Borozan, sendikaya üye olmaya karar verdi.
Sendikalı işçilerin ön ayak olmasıyla sendikalı olan Borozan, önceleri işsiz kalma korkusunu yaşadı, sendikaya üye olur olmaz iki arkadaşının işten çıkarıldığını görmüştü çünkü. Ama korkmadı Ulviye, çünkü çok çalışıyor az para alıyordu, bordrosunun tamamını hiçbir zaman alamadığı günleri geride bırakmak istiyordu. Ama olmadı, sendikaya üye olduktan sonra, taşeron şirketle sözleşme sona erdi gerekçesiyle diğer arkadaşlarıyla birlikte kapı önüne kondu.
SENDİKALI OLMAKTAN PİŞMAN OLMADI
İki yüz güne yaklaşan direnişle ilgili düşüncelerini bizlere şöyle anlatıyor Ulviye Borozan:
"Yüz doksan gündür 50 arkadaşım ile işimize geri dönmek için fabrika önünde direniyoruz. Sendikalı olduğumuz için işten çıkarıldığımızı iyi biliyoruz, işverenin bilmediği bir şey var, o da sendikalı olmaktan dolayı hiç bir zaman pişman olmadık. Burada onurlu bir şekilde, sendikamızın ve ailelerimizin verdiği destekle direniyoruz. Kendi adıma, sendika yöneticimiz Gürsel Köse olmasaydı, bu mücadeleyi bugünlere kadar getiremezdim, çünkü ben sabırlı bir insan değildim. Ancak burada beklemeyi, sabretmeyi ve mücadeleyi öğrendim. Eşim ve iki kızım bana her zaman destek oldular, sendikalı olmak istediğimi söylediğim günden bu güne kadar bana hiç bir zaman olumsuz yaklaşmadılar."
DÖRT KİŞİLİK AİLE, PARASIZ NASIL YAŞAR?
Altı ay kadar işsizlik maaşıyla idare eden Ulviye Borozan, eşinin de rahatsızlanması nedeniyle altı aydır evde kimsenin çalışmadığını söylerken, borca boğulduğunu, alacaklılar tarafından her aradığında canının sıkıldığını, ancak mücadeleden asla vazgeçmeyeceğini ifade etti.
Direniş çadırı tamamen kalkana kadar mücadeleden dönmeyeceğini söyleyen Borozan, "Bizim gibi ülkenin dört bir yanında direnen emekçilere sabırla o güzel günü, zaferi beklemelerini tavsiye ediyorum. Bizim gibi alın teriyle hayatını kazananların emeğinden başka sahip çıkacakları başka bir şey yok, o nedenle alın terimize sahip çıkmamız gerekiyor. İşverenler de unutmasınlar ki, bizler olmazsak, emeğimiz olmazsa onlar asla var olamazlar."
25 YIL ÇALIŞTI, BİR GÜNDE KAPI ÖNÜNE KONDU
Osman Uyar da, Billur Tuz’da 25 yıl alınteri dökmüş, ama bir anda kapının önüne konulmuş diğer işçiler gibi. Osman Uyar tüm haklarını almasına rağmen, işine geri dönmek ve çalışmak istiyor. Henüz 44 yaşında olan Uyar, işe iade davası da açtı ve diğer 50 işçi gibi 190 gündür fabrikanın kapısı önünde direniyor.
İşe başladığı günden itibaren sendikalı çalışan Uyar, "Sendikalıydık ancak örgütlü değildik. Üye sayımız gittikçe düşünce yetkimiz de düştü. Bu arada fabrika yönetimi değişti ve haklarımız da azalmaya başladı. Sendikalı işçiler olarak tekrar yetkiyi almak için kampanya başlattık ve o sürede sendikalı sayımızı artırmaya başladık. O arada da işten atıldık zaten" diyerek süreci aktardı.
İŞ BARIŞI YOKTU
Tekgıda-İş’in yetki alma sürecinde diğer işçiler gibi kendisinin de işsiz kaldığını dile getiren Uyar, fabrikadaki sendikalı, sendikasız işçi farkının yarattığı sıkıntıları şöyle anlatıyor:
"Bizim çalışma saatlerimiz daha fazlaydı, her üç ayda bir gıda yardımı alıyorduk, sigortamız tam yatıyordu ancak taşeronda çalıştırılan güvencesiz işçiler, bizlere göre çok daha kötü ekonomik koşullarda iş üretiyordu. Aynı işi yapıyorduk ama aramızda uçurumlar vardı. Taşeron işçilerin bizlere karşı bir tavrı olmamıştı, fakat bu ortamın iş barışını olumsuz etkilediği ortadaydı." Fabrika önünde 200 güne yakın zamandır direndiklerini hatırlatan Uyar, "Tüm arkadaşlarımızla kenetlendik ve bir arada işimize geri döneceğimiz günü bekliyoruz. Bir gün olsun azmimizden bir şey kaybetmedik. Sendikamız ve işçiler olarak bu işin sonuna kadar gideceğiz" diyerek konuşmasını sonlandırdı.