MUSTAFA TÜRKEL’DEN 1 MAYIS MESAJI: ÇÖZÜM EMEKÇİLERDE, KÖYLÜLERDE…
Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne ilişkin mesajlar verdi.

TÜRKİYE İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), bu yılkı 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde emekçileri İstanbul Kartal Meydanı’na davet etti. Sorularımızı yanıtlayan Türk-İş’e bağlı Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne ilişkin mesajlar verdi. Türkel, şu ifadeleri kullandı:
“1 Mayıs’a sayılı günler kala, Türkiye zorlu bir dönemden geçiyor. Bu yıl 1 Mayıs’ın önemi, emekçiler açısından özellikle demokrasi, yargı bağımsızlığı ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlere dair endişelerle şekilleniyor. Bu nedenle, çalışanların bu süreçte daha duyarlı olması için çağrılar yapıyoruz. Dayanışma içinde, ortak bir ses olacağız. Zor koşulların dayatıldığı bu dönemi geride bırakacak bir anlayışın hâkim olduğu bir 1 Mayıs mücadelesini başlatmak istiyoruz. “Türk-İş’in taşeronlaşmaya, yoksulluğa, yolsuzluğa, vergideki adaletsizliğe karşı, örgütlenmenin önündeki engellere yönelik mücadelesine ilişkin bilindik sloganları var. Onlara ilişkin söylemler öne çıkacak. Bu dönem en çok öne çıkan demokrasi. Türkiye’de demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işler hale gelmesi ve ülkenin bir an önce sağlıklı bir iklime kavuşarak gereken ne varsa bunu hayata geçirmesi gerekiyor. Türk-İş’in ve emek hareketlerinin ortak bir ses haline gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Siyasal anlamda, şu ya da bu nedenle kişilerin yargılanması, siyasal hesaplar uğruna insanların tutuklanması, Silivri sürecinin yeniden canlandırılmaya çalışılması işçiler tarafından şiddetle kınanıyor.”
İÇERDE DIŞARIDA TÜRKİYE BİR MÜCADELE İÇERİSİNDE
“Türkiye’nin ekonomik anlamda içinden çıkamadığı bu sarmaldan kurtulabilmesi için iktidarın, sistemin ivedilikle değişmesi gerek. Ekonomik krizi işçi, çiftçi, fabrika sahibi, tüccar yaratmıyor. İktidara karşı hissedilen o güven bunalımının etkilerini yaşıyoruz. Yargı olmadan ekonomik istikrara ülke asla kavuşamaz. Siyasi müdahalelerden arındırılmış bağımsız bir yargı sistemi, Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkarak yeniden yapılmalı. İnsanlar ekonomik krizlerde; işsizliğe, yoksulluğa bir şekilde dayanıyor. Köyünü, toprağını az da olsa ekerek ayakta kalma savaşı veriyor. Ama tehdit altında nefes alamaz hale gelmeye dayanamıyor. Yeniden nefes alabilir hale gelen bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. İçerde dışarıda Türkiye bir mücadele içerisinde. Kıbrıs’ta, Mavi Vatan’da bölünme tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Cumhuriyet’e değer veren insanların yeniden ayağa kalkıp vatanına, bayrağına sahip çıkması lazım. “Çalışanlar ülkenin içerisinden geçtiği süreci fiilen yaşayanlar. Asgari ücret, ekonomik baskılar, satın alma gücündeki düşüşler… Bunları en çok işçiler, yoksullar, emeğiyle geçinen insanlar hissediyor. Çözüm emekçilerle, işsizlerle, yoksullarla, köylülerle demokrasinin etkin olarak çalışacağı sistemi yeniden inşa etmek. Onun yolu bu iktidardan bir an önce kurtulmaktır. Sonrasını bu ülkenin insanları, işçisi, köylüsü halleder.”