Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
04 Ekim 2013
‘MÜJDE’ DEDİKLERİ KADINI EVE KAPATMA PAKETİ

Çalışma Bakanı Faruk Çelik tarafından Kadın İstihdamı Politikası adıyla açıklanan tasarıya kadınlardan tepki yağıyor. Sivil Toplum kuruluşları, Çelik´in Çocuk sayısının artırılması ve çalışan kadının iş hayatının kolaylaştırılması amacıyla hazırlandığını söylediği tasarıyı kadını iş hayatından koparıp eve kapatmak olarak değerlendiriyor

‘MÜJDE’ DEDİKLERİ KADINI EVE KAPATMA PAKETİ

Hamileliğine, doğurma biçimine, kaç çocuk doğuracağına, çocukları hangi okula göndereceğine, kürtaja, ‘ertesi günü’ hapına kadar tüm kişisel haklarına ve kararlarına müdahale eden AKP Hükümetinin şimdi de kadını geleneksel anne ve eş rolüyle sınırlamaya çalıştığı tasarı, kadına ucuz ve güvencesiz işgücü olmaktan başka seçenek bırakmıyor.

AKP KISKACINDAKİ KADIN
Haberi yandaş ve muhafazakar medya "Çalışan kadına müjde" başlığı ile duyurdu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, MALİye Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı’nın baş başa verip, adeta ‘kadınları nasıl paketleyip eve göndeririz’ diye dört başı mamur hazırladıkları bir tasarıdan söz ediyoruz. İçeriğine ve sonuçlarına bakınca tam tersi olsa da "Kadın İstihdamı Politikası" adını verdikleri tasarıyı Çalışma Bakanı Faruk Çelik açıkladı.
"Çocuk sayısının artırılması ve çalışan kadının iş hayatının kolaylaştırılması amacıyla" hazırlandığı belirtilen tasarının analizini yapan hukukçulara ve sivil toplum kuruluşlarına göre, açıklanan amacın sadece ilk bölümü doğru. Yani tasarı böyle çıkarsa kadınlar amaca uygun olarak çok çocuk doğurabilir ama çalışan kadının iş hayatını kolaylaştırmak bir yana, tersine iş hayatından uzaklaşır.

69 AYPART-TİME
Taslağın en önemli maddelerinden biri, tek bir çocuk için 69 ay, yani 6 yıla yakın bir süre part-time çalışma olanağı sağlaması. Doğum öncesi ve sonrası uzun süreli izin, yarı zamanlı çalışma, sigorta priminin devlet tarafından karşılanması, nakit desteği gibi teşviklerin de getirildiği tasarıda, doğumdan öncesi 8, doğumdan sonra 8 olmak üzere toplamda 16 hafta kullanılacak doğum izni de 24 haftaya çıkartılıyor. Ayrıca 5 çocuğu olan kadın, sadece doğum borçlanması yaparak yaşı geldiğinde yaşlılık aylığına başvurabilecek. Taslakta 2 çocukla sınırlı olan çocuk yardımının arnnlması ve doğum yapan kadın sigortalının işe dönüş garantisi de yer alıyor. Bunlan böyle sıralayınca kulağa pek hoş geliyor. Ancak AKP iktidan boyunca tanık olduğumuz bir gerçek burada da karşımıza çıkıyor. Her AKP ‘müjde’sinin, aslında bir kabusu haber vermesi gerçeği burada da kendini doğruluyor.

KADROLU DEVLET ANNELİĞİ
Neredeyse 35 yıldır iş hukukuyla ilgilenen ve aynı süreden bu yana kadın haklan için mücadele eden feminist avukat Hülya Gülbahar, "Kadrolu devlet anneliği" olarak tanımladığı tasarının tamamen göz boyama olduğunu söylüyor: "24 hafta yani 6 ay doğum izni alan ya da çalıştığı iş yerinde çocuk doğurduktan sonra 5,5 yıl esnek çalışma hakkı verilen kadının yeniden işine dönmesi mümkün olmaz. Örneğin, askerlik sonrası (birkaç yakın akraba işyeri dışında) eski işine dönebilen erkek görmedim. Kağıt üzerinde kalmış göstermelik bir hak! Kaldı ki kağıt üzerinde kalmış bir de işsizlik sigortası kurumu var. Haklar ve kurumsal mekanizmalar göstermelik olduğunda hiçbir sorunu çözmediği gibi, yeni ve önemli sorunlar yaratıyor" Zaten işverenlerden de gelen ilk tepkiler de bu görüşü doğruluyor. Örneğin Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, "Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım. Doğum yapan kadına sağlanacak ek haklar, kadınlan iş hayatından etmesin" uyansında bulundu ve "ASO üyesi bir sanayicimiz düzenlemeden duyduğu kaygıyla bundan sonra fabrikasına kadın işçi almayacağını bana söyledi. Taslak bu haliyle yasalaşırsa, kadın işçi çalıştıran işletmelerin istihdam maliyetleri artacağından, yöneticilerine kadın yerine erkek işçi alınması talimatı vermiş. Fabrikada 40’ı kadın olmak üzere toplam 200 kişi çalışıyormuş" açıklamasını yaptı

100 İŞSİZİN 85’İ KADIN
Bu da CHP’nin 2009 yılından bu yana artarak 4,5 milyona ulaşan işsiz sayısında en büyük payın kadınlara ait olduğu tespitini yapan "Ekonomik Görünüm Raporu"nu tersten doğrulayan bir başka boyut "Kadınlann iş bulamadığı için ev kadınlığına döndüğü" değerlendirilmesi yapılan raporda, son bir yılda işsiz sayısındaki her 100 kişilik artışın 85’inin kadınlardan oluştuğu da önemli bir saptama olarak yer aldı. İstihdamdaki kadın oranının bu denli dramatik biçimde düşüş gösterdiği bir zeminde, kadınlan dolaylı yoldan iş yaşamından uzaklaştıracakyeni düzenlemeİer yapılmaya çalışılması Başbakan Erdoğan’ın kadınlara yaptığı en az 4 çocuk yapma çağnsının altını doldurmaktan başka anlama gelmiyor. AKP iktidan boyunca kadınlann hızla iş yaşamından uzaklaşmasının yanı sıra, kadına ve çocuğa yönelik şiddettin ve cinsel suçlann yüzde 1400 gibi inanılmaz oranlara yükselmesinde, Başbakan Erdoğan’ın ikide bir altını çizdiği "Kadın erkek eşit değildir" söyleminin payını kimse inkar edemez. Kaldı ki, AKP iktidannın kadını şiddetten koruma amacıyla yaptığı epey kapsamlı yasal düzenlemeler bile bu artışın önüne geçemedi Çünkü uygulamanın önünde muhafazakar zihniyet bir bariyer olarak yükseldi. Muhafazakarlaşmanın artmasıyla kadının yeniden babanın, kocanın yani ailenin, kısaca erkeklerin mülkü statüsüne geri göndermeye çalışan muhafazakar iktidarın oluşturduğu halka, söz konusu tasarıyla güçlendirilerek, kadının eve kapatılması ile tamamlanmış olacak
Kadınlara ‘müjde’ gibi sunulan tasarıya yağan tepkilerin ortak noktasını "cinsiyet ayrımcılığının" hükümet eliyle derinleştirilmesi oluşturuyor. Kadın Adayları Destekleme Demeği (KaDer) Başkanı Çiğdem Aydın’ın, kadın istihdamından çok kadınların daha fazla çocuk yapması amacını taşıdığını söylediği tasarıya ilişkin değerlendirmesi şöyle:"Çocuk bakımı toplumsal bir meseledir. Doğum yaptığı için kadına yarı zamanlı çalışma hakkı veriyorsanız aynı izni erkeğe de vermelisiniz. Bu şekilde erkekler de çocuk bakımına dâhil edilip, sorumluluk paylaştırıldığı takdirde doğru düzgün bir istihdam paketi ortaya çıkmış olur ve kadın istihdamı meselesi çözülür."

ÇOK DOĞUR AZ KAZAN
Tasarıya tepki gösteren sivil toplum kuruluşlarından Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu (KEİG), Hükümetin kadınlara ilişkin yeni politika tasarımının iki konuya odaklandığını belirterek "Birincisi, yakın gelecekte tehlikeli bir dönemece gireceği iddia edilen ülke nüfusunu artırmaya yönelik olarak kadınların çok çocuk doğurmasının gerekliliği ve bunu teşvik edici önlemler, ikincisi de kadın istihdamının ‘esnek çalışma’ üzerinden artırılması" tespiti yaptıktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor: "Siyasi güçler doğurganlığı artırarak ya da azaltarak ekonomiye yön vermeye çalışırken o doğumları yapan, doğanları bakıp büyüten kadınların ihtiyaçlarına, isteklerine kulaklarını tıkamaktalar. Kâh baskıyla, kâh teşvikle, aile ahlâkı ve gelenekleri öne sürülerek kadınların bedenlerine ve emeklerine el konulmakta. Kürtajı yasaklama çabaları, istenmeyen gebelikleri önlemek için kullanılan 72 saat’ hapına (ertesi gün hapı) erişimi zorlaştırmak için doktor reçetesine bağlanması, kadın bedeni üzerinden yürütülen baskıcı politikalara somut örnekler. " Kadın emeği ve istihdamı alanında çalışan bir grup kadın aktivist, akademisyen ve oluşumu içinde barındıran KEİG, Başbakanın "4 çocuk" propagandasına şu yanıtı veriyor: Türkiye’de yüksek doğurganlık düzeyinden düşük doğurganlık düzeyine geçiş sürecinin en olumlu yıllarını yaşıyoruz. Bir yandan çocuk nüfusu eskisine göre daha az iken, öte yandan henüz yaşlı ve hasta olanların sayısı da çok artmadı. Yani bakım gerektirenlerin oranı görece az. Buna karşılık, yüksek doğurganlığın hüküm sürdüğü yıllarda doğan kalabalık kuşaklar bugünün çalışma çağı nüfusunu oluşturuyor. TÜİK’in son belirlemelerine göre 15-64 yaşındakilerin toplam içindeki paylan artmaya devam ediyor. Bu olumlu dönemde bile doğurganlığın düşmeye devam etmesi, ailelerin geçim stratejilerinde ikinci bir çocuğu bile yapmaktan kaçındıklannı göstennekte. Doğurganlıktaki düşüşün sürmesini kadınların ortak bir isyanı olarak okumak gerekin" OECD verilerine göre her 100 kadından sadece 26’sının iş olanağına sahip olduğu, her 100 gençten sadece 32’sinin çalışabildiği bir sistemde, kadınlara evin yolunu göstermek, AKP Hükümeti için bir taşla iki kuş vurmak demek. "Doğurganlığın artması demek kadınlann eğitimden ve iş hayatından uzaklaşmaları demektir. Bu koşullar altında gelecekte kadınlan hane içinde ve dışında daha fazla iş yükü, düşük gelir ve sosyal güvence koşullarını sağlayamadıklan işler bekliyor. Ayrıca, biliyoruz ki günümüzün esnek çalışma biçimleri uzun çalışma saatleri ve düşük gelir sunmaktan öteye geçmiyor" diyen KEİG’in değerlendirmesinde, kadınlann ya düşük ücret ve güvencesiz koşullarda çalışmaya ya da çocuk doğurup evde oturmaya razı edilmeye çalışıldığı vurgulanıyor. Sonuç olarak, kadın istihdamına ilişkin tasarı, daha fazla çocuk doğurmayı dayatan, ekonomik açıdan güçlendirmek yerine üzerilerindeki bakım yükünü artıran ve ucuz iş gücü depolarına dönüştüren politika önermeleri olarak görülüyor.

AİLEYE İSLAMİ FORMAT ATILIYOR
1-"Dindar ve kindar gençlik" mühendisliği 4 4 4 sistemiyle başladı.
2-Bütün liseler imam hatip liselerine dönüştürüldü. Sadece zenginlerin çocukları özel okullarda genel lise eğitimi alabilecek hale getirildi.
3-İmam hatip liselerine giden kız çocuklarına, geleneksel cinsiyet rollerine ve İslami kurallara uygun eğitim verilerek AKP’nin ‘ideal’ anne ve eş modeli yaratılıyor.
4-Kadın çok çocuk yapmaya zorlanarak, evinde annelik rolüyle yetinmesi isteniyor.
5-Çalışmakta ısrar eden kadınlar evde çalışmaya, böylece çocuk, hasta veya yaşlı bakımındaki sorumlulukları da tek başına üstlenmeye itiliyor.
6-Düşük ücretle yarı zamanlı çalışma teşvik edilerek, hem anne hem de doğuracağı çocukların, sermayeye ucuz çırak olmaları bekleniyor.
7-AKP’nin din adamları, siyasetçileri veya kanaat önderleri kanalıyla, kadının hamileliğinden başındaki örtüye, kürtaj hakkından doğum şekline, her konuda ‘tek tip kadın’ modeli pompalanıyor.

DİĞER HABERLER
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU TARTIŞMALARI VE TİSK
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU TARTIŞMALARI VE TİSK

Türkiye’de çalışma hayatında 1993-1999 döneminin en önemli konularından biri, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun mali sorunlarının çözümü amacıyla gündeme getirilen çözüm önerileriydi.

ENFLASYON HALKIN SOYULMASIDIR!
ENFLASYON HALKIN SOYULMASIDIR!

Pahalılık en önemli toplumsal sorun. Enflasyon, emme-basma tulumba gibi halktan alıyor zenginlere aktarıyor.

İŞ KAZALARINDA DÜNYADA 11. SIRADAYIZ
İŞ KAZALARINDA DÜNYADA 11. SIRADAYIZ

ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor.

ASGARİ ÜCRETE ZAM KAÇINILMAZ
ASGARİ ÜCRETE ZAM KAÇINILMAZ

Enflasyon, yıl ortasında asgari ücretlinin her 4 lirasından 1 lirasını elinden alacak. Asgari ücrete, temmuzda en az yüzde 25.4 zam yapılması gerekiyor.