Ak Parti çalışma hayatını yakından ilgilendiren 8 maddelik kanun teklifini önceki gün Meclis’e sundu. Buna göre kısa çalışma ödeneği başvurusunda bulunan işyerlerine 3 ay asgari ücret üzerinden prim desteği verilecek. Ayrıca, kısa çalışmada kolaylaştırıcı hükümler sektörel olarak uzatılabilecek. Cumhurbaşkanına verilecek yetkiyle 3 aylık süreyi sektörel olarak ayrı ayrı uzatılabilecek. Ayrıca yine Cumhurbaşkanına verilecek yetkiyle kısa çalışmada kolaylaştırıcı hükümler de sektörel olarak uzun vadeye yayılabilecek.
Ancak uzmanlar, işçinin de prim ödediği işsizlik sigortası fonundan işverene büyük destek verilmesini olumsuz karşıladı. Çalışma hayatı uzmanı Yıldırım Koç, ağırlıklı olarak işçinin ödeme yaptığı İşsizlik Fonu’ndan işçinin hiç faydalanamayacağı biçimde işverene yüklü miktarda destek verilmesini doğru bulmadığını söyledi. Kanun teklifini değerlendiren Koç, şunları kaydetti:
‘YANLIŞ BİR UYGULAMA’
“AKP’den 4 milletvekinin 14 Temmuz’da verdiği kanun teklifinde bir maddede özellikle işçiler açısından uzun vadede sakıncalar içeriyor. Kısa çalışmayla ilgili düzenlemeyi daha ayrıntılı sunma konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmiş. Hangi sektörlerde, hangi sürelerde kısa çalışma uygulanacağı konusunda cumhurbaşkanı yetkili kılınıyor. İşsizlik Fonu’ndaki kaynakların işverenlere aktarılması yolunda bir düzenleme de söz konusu. İşçiler kısa çalışmada bulunan veya ücretsiz izne ayrılan işçiler işbaşı yaptıktan sonra üç ay süreyle bu kişiler adına işverenlere önemli bir teşvik sağlanacak. İşçinin prime tabi kazancın alt sınırı üzerinden işçinin ödeyeceği sigorta primi ile işverenin ödeyeceği sigorta primi kadar bir işverene teşvik verilecek. Fakat işçiler bu teşvikten yararlanamayacak. Yani işçinin ücretinden sigorta prim olarak ödenecek miktar yine işçin ücretinden kesilecek ama bu miktar kadar kaynak işverene aktarılacak. Maddede şöyle bir kısıtlama da getirilmiş: ‘Bu madde kapsamında fon tarafından işverene sağlanan sigortalı hissesine karşılık gelen destek tutarının sigortalıya ödenmesi işverenden talep edilemez.’ Yani işçi asgari ücretle çalışıyorsa, onun brüt ücretinin yüzde 14’ü tutarında bir miktar, ayrıca işverenin bu işçinin brüt ücretinin yüzde 19.5’i kadar bir miktar; bu ikisi toplanacak ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverene verilecek. İşçinin bundan bir yararı olmayacak. Bu çok yanlış bir uygulama.”
‘BİRÇOK ÜLKEDEN GERİDEYİZ’
İşsizlik Sigortası Fonu’nun, işçilerin de devletin de ödediği primlerden oluştuğunu hatırlatan Koç, başka ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de işsizlik sigortası haklarının çok geride olduğunu belirterek şu örnekleri verdi: “Bizde işçinin ücretinin yüzde 1’i işsizlik sigortası fonuna kesilir, işveren de işçi adına yüzde 2 öder. Ama örneğin Yunanistan’da işçiden hiç prim kesilmiyor, işveren yüzde 3.17 prim ödüyor; İtalya’da işçiden hiç prim kesilmiyor, işveren yüzde 2.26 prim ödüyor; Hollanda’da işçiden hiç prim kesilmiyor, işveren yüzde 4.22 ödüyor; Polonya’da işçiden hiç prim kesilmiyor, işveren yüzde 2.45 ödüyor; İsveç’te işçiden hiç prim kesilmiyor işveren yüzde 2.91 ödüyor. Yani bizde işçinin ağırlıklı olarak ödeme yaptığı bir sistemden işverenlere büyük miktarlarda kaynak aktarılıyor. İşsizlik sigortasının haziran ayı bülteni Temmuz’un 6’sında yayınlandı. Orada gösterildiği kadarıyla işsizlik sigortası fonundaki para azalıyor. 2019 sonunda 131 milyardı, 117 milyara kadar geriledi. Bu kaynağın işverenlere aktarılması yerine işsizlik sigortasına hak kazanma koşullarının işçi lehine değiştirilmesi, işsizlik sigortasından ödenen ödeneğin artırılması, ödenek ödeme süresinin uzatılması ve onun ötesinde işsizlik sigortasından yararlanamayan işten çıkartmalarda bu işçilere işsizlik sigortası fonundan ödeme yapılması gerekiyor. Ayrıca bizde işgücü piyasasına yeni katılanlar işsiz kaldıklarında işsizlik ödeneğinden yararlanamaz. Halbuki birçok ülkede böyle bir ödeme yapılır. O nedenle bu kanun teklifinin 4. maddesi fon kaynaklarının işçi lehine değil de işverenler lehine kullanılması açısından çok olumsuzluk içeriyor.”
İŞTEN ÇIKARMA YASAĞINDA RAHATLATMA
İşten çıkarma yasağı konusunda ise yeni bir düzenleme yapılıyor. Cumhurbaşkanı en fazla 3’er aylık sürelerle, 30 Haziran 2021’e kadar süre uzatımı yapabilecek. Ayrıca bazı durumlar yasak kapsamı dışında bırakılacak. Koç, şu ifadeleri kullandı: “Bir başka düzenleme de işten çıkartma konusunda bir rahatlama getirmişler. 4857 sayılı İş Kanunu’nda yapılan değişiklikle işçinin hatası dışında işçi çıkarmak yasaktı. Bu konuda daha geniş bir düzenleme yapmışlar. Belirli süreli iş sözleşmesi sona eriyorsa, işyeri kapanıyorsa ya da faaliyeti durduruluyorsa ya da işlevinin sona ermesi durumunda işçi çıkarılabilecek. Bu çok kötüye kullanılabilecek bir hüküm. Gerçi yapılan düzenlemeyle bu maddeyi ihlal eden işverenlere uygulanan yaptırım sadece bir brüt asgari ücret tutarıydı ama yine de önleyici, caydırıcı bir düzenlemeydi. İşten çıkartmaları bu anlamda kolaylaştırıyorlar.”
İŞ GÜVENLİĞİNE YİNE ERTELEME
50’den az çalışan olan ve az tehlikeli işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bulundurma yükümlülüğü de yine ertelendi. “Kötü bir düzenleme” değerlendirmesi yapan Koç, şunları söyledi: 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, 2012 yılında kabul edilmişti. Ama bunun bazı hükümleri, küçük işyerleri ve bazı kamu işyerleri istisna tutulmuştu. Bu istisna hükmü 1 Temmuz 2020’de sona ermiş olacaktı fakat 2.5 yıl daha uzatılacak. 31 Aralık 2023’e kadar 50’den az sayıda işçi çalıştıran özel sektör işyerleri ile az tehlikeli sınıfında yer alan işyerleri ve kamudaki bazı işyerleri açısından iş güvenliği yasasının getirdiği yükümlülükler kaldırılıyor. Kanun teklifinde işçi açısından Soma’daki kıdem tazminatı konusu dışında lehte bir hüküm yok ama buna karşılık işsizlik sigortası fonundaki kaynakların işçi lehine kullanılması yerine işverenlere aktarılmasını sağlayan bir düzenleme var. Bu açıdan olumlu bulmuyorum.”
TEK OLUMLU DÜZENLEME
Teklifte yer alan bir diğer düzenleme de Soma katliamının ardından işten çıkarılanlar emekçilerle ilgili. Çalışanların tazminatı için kamuya yetki veriliyor. Koç, “Olumlu bir düzenleme Soma ilçesindeki kazadan sonra kıdem tazminatı alamayanların yükü Türkiye Kömür İşletmelerine aktarılıyor. Esasında bu İş Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklikte vardı ama bu şekilde hükmün konması da olumludur. “