KUMLU İSTİFA ETSİN GENEL KURUL’A GİDİLSİN
UDİH Türkiye Sözcüsü Fahri Yıldırım imzasıyla yapılan açıklamada, Mustafa Kumlu istifa etmeli, Türk-İş olağanüstü genel kurulunu toplamalıdır denildi.

UDİH Türkiye Sözcüsü Fahri Yıldırım imzasıyla yapılan açıklamada, "Mustafa Kumlu istifa etmeli, Türk-İş olağanüstü genel kurulunu toplamalıdır" denildi.
Fahri Yıldırım, "Ankara’da Türk-İş vardı. Oysa şimdi bıraka- lım Ankara’yı, hiçbir yerde yok. Hükümete teslim olmuş, hiçbir saldın karşısında işçiden yana davranamayan, hatta Hükümet, işverenler ve Hak-İş ile gizli görüşmeler yapan ve işçi aleyhine gizli protokollere imza atan Türk-İş var." Sözleriyle başladığı açıklamada bu durumun baş sorumlusu olarak Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’yu gös- terdi.
Kumlu’nun istifa etmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, "Türk-İş’in içinde bulunduğu durum, sadece Kumlu’nun istifası ile çözülemeyecek kadar kapsamlıdır. Dağınıklığın, aymazlığın, plansızlığın ve hükümete teslim olmanın düzeltilebilmesi, Kumlu’nun istifasının ardından toplanacak genel kurul ile sağlanabilir." dedi. Türk-İş Konfederasyonunun içinde bulunduğu duruma ilişkin (UDİH) de yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada Türk-İş’in yeni bir anlayışa ve oluşuma ihtiyacı olduğu belirtildi Türk-İş’i dağıtan sebepler Yıldırım UDİH olarak istifa ve genel kurulu zorunlu kılan sebepleri de şöyle sıraladı:
1- Türk-İş, tarihinin en dağınık dönemini yaşamaktadır. Son yıllarda içine düştüğü acizlik, dağınıklık ve teslimiyet,
2- yıl önce yapılan Genel Kurul sonrasında daha da hızlanmıştır. Sendikalar arasında dayanışmanın zerresi bile görülmüyor. Bırakalım birbirlerinin yardımına koşmaları, işçi sınıfının genel sorunları için bile bir araya gelinmiyor. Böyle bir sendikacılık olamaz.
3- Emperyalistlerin planlan gereği, her gün işçi sınıfının haklanna karşı yeni bir saldırı planlayan hükümete, "artık dur" diyecek Türk-İş gerekli. Ayağa kalkmış, "yeter artık" diyen, işçisini örgütlemiş ve Türkiye’yi arkasına almış bir Türk-İş gerekli.
4- Son yıllarda özelleştirmelere karşı mücadele görülmüyor. Sendikalarımız ve Türk-İş, özelleştirmelere teslim oldular. Enerji sektörü, bankacılık, şeker sanayi ve madenler satılmaya devam ederken, hem o işkolunda örgütlü sendikanın etkili bir tavrı görünmüyor, hem de Türk-İş seyretmekle yetiniyor. Oysa Hükümetin satmayı planladığı kalan kurumlanınız, Türkiye’nin ve sendikal hareketin geleceğini ortadan kaldıracak önemdedir.
5- Türk-İş ve bağlı sendikalarımızın, cumhuriyet tarihinin en büyük saldınsma karşı da bir cevabı ve hazırlığı yok. Hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi adı verilen esnek çalışma, kiralık işçi büroları ve kıdem tazminatını yok etme planı, bütün Türkiye’yi ayağa kaldırmaya yetecek önemdeyken, sendikalarımız tehlikeyi işçiye dahi anlatmış değiller ve hiçbir mücadele planlan görünmüyor.
6- Sendikal hareketi teslim alacak Sendikalar yasasını, Türk-İş adeta seyretti.
7- Türk-İş, devletin ve sendikal hareketin çökertilmesi amacıyla planlı olarak büyütülen taşeron sistemini, milyonlan bulan köleliği durdurmalıdır. Bu amaçla taşeron işçilerle birleşmelidir.
8- Eskiden Türk-İş ülke sorunlanna karşı da duyarlıydı. Irak’ın işgaline karşı Meclise teskere geldiğinde Türk-İş yüz binleri Ankara’ya yığmış ve engellemişti. Oysa şimdi, ülkemizin parçalanma çabalarına, topraklarımızın komşulanmıza saldırı üssü yapılmasına, PKK ve gizli anlaşmalar yapılarak, onlann ihtiyacına uygun anayasa yapılmasına ve NATO eşkıyasının kanlı çizmeleriyle ülkemizde cirit atmasına da ses çıkarmaz oldu.
9- Genel Kurul, Türk-İş’i birleştirme, dağınıklığı giderme ve işçi sınıfını ayağa kaldırma kongresi olmalıdır. Bu amaçla yapılacak büyük buluşmaya, Türk-İş’in ve işçi sınıfının acilen ihtiyacı var. Sendikacılanmız, işçi sınıfına karşı tarihi sorumlulukla karşı karşıyalar. İşçi sınıfı, oturduklan koltuklan, işçi sınıfına ve Türkiye’ye sahip çıkmaları için verdi.