KUMLU GİTSİN KİM GELSİN?
Aydınlık Gazetesi yazarı Esin Turhan´ın bugünkü köşe yazısı..
Günlerdir Türk-İş’in tepesinde yaşanan kavga konuşuluyor. Kumlu istifa mı edecek, yoksa olağanüstü genel kurul mu olacak?
Bu arada sendikalar yasası birkaç biber gazı salvosuyla Meclis’ten geçti. Geçmiş olsun. Arkası geliyor, çünkü meydan boş. Zaten ortalarda görünmeyen hatta görünmemek için ya hastaneye yatan, ya da yurt dışına kaçan Türk-İş yöneticileri için bulunmaz fırsat. Onlar şimdi koltuk kavgasında. Gelen rahatça geçer. Diğer işçi örgütleri de ana dil ve dokunulmazlık derdinde. Sendikalar dükkanı cenaze nedeniyle kapalı. Şimdi Türk-İş’te ister hükümet, ister taban müdahalesiyle olsun bir yenilenme fırsat da ortaya çıktı. Bu süreç gerçek sendikacıları, işçi önderlerini de ortaya çıkaracak. Nasıl mı? İşçi sınıfına yönelen saldırılara "genel kurul sonrasında tavrımızı ortaya koyarız" demeden müdahale eden, aynı zamanda yüzünü işçiye dönmüş, ilkeli sınıf örgütünü kurma çabasını ve cesaretini gösteren liderler sınıfın başına geçecektir.
Bir Olağanüstü Genel kurul olduğunda merak ediyorum şimdiki yöneticilerin neredeyse tamamı hangi yüz ve cesaretle delegenin karşısına geçecek? "Özelleştirmelere mi karşı durduk diyecekler, sendikalar yasasına mı yoksa grev hakkı ellerinden alınan işçilerin yanında mı olduk, hatta engellemek için girişimlerimiz oldu, hatta hükümete, gelin grev hakkını kaldırmayı yasaklayan protokol imzalayalım mı dedik" diyecekler. Oturduktan koltuklan hangi hakla meşgul ettiklerini nasıl anlatacaklar? Türk-Iş Başkanı, genel başkanı olduğu Tes-İş Sendikasının üyelerine santrallerin özelleştirilmesinde ne dediyse sanınm tüm işçilere de aynısını diyecektir. Hiç! Aynı şey demiryollan için geçerli değil mi? O ne yapıyor? Demiryollan yeniden yapılandınlırken, yapılandırmaya destek projeler üretiyor herhalde. Nasıl olsa olmayan üyeyle istediği sayıda delegeye sahip olabilecek kadar yetenekli. Bir işi daha var. O da, başka sendikaların genel başkanlan yoğun olduğu için, onlar adına genel kurul listesi hazırlamak…
Demiryollannın dışında AKP karşıtı sendikalan dizayn etmek yeterince zamanını alıyordur. Asgari ücret görüşmeleri başladı. Önemli değil, zaten asgari. AKP hükümeti sendikalar yasası gibi bir okyanusu geçti, "Asgari Ücret" adındaki su birikintisinde mi boğulacak. O da geçer. Dibe vuran Türkiye işçi sınıfı değil ki, sendikacılık. TÜMTIS Sendikası Türkiye’de son yıllarda örnek sendikalardan biri oldu. Yöneticilerin sınıf duruşundan, örgütlenme mücadelelerine, kararlılıklanna kadar her konuda sınıf örgütü olduklannı gösterdiler, gösteriyorlar. Ama onlar da bu ilkeli, ahlaklı duruşlannın cezasını gördüler. Ankara şubelerinin 14 yöneticisi hakkında hapis cezalan verildi. Gerekçe ise ibretlik, işverenin şikayeti üzerine işçileri sendika üyesi yaptıklan için çete kurmakla suçlandılar. Yani Sendikalar artık suç örgütü, sendikacılar da potansiyel çete lideri. İşte böyle bir tabloyla Türk-İş olağanüstü genel kurula gidiyor.
AKP hükümetine yakınlığıyla bilinen iki yönetici genel başkanlık için çekişecek gibi gözüküyor. Acaba bu filler kapışmasından sonra hangi sendikanın grev hakkı elinden alınacak, ya da hangi sendikacılar, bir gece yansı evleri basılarak çete suçlamasıyla gözaltına alınıp yargılanacak? Mustafa kumlu Türk-İş başkanlığından gitsin diyenlerin yanıtı ne göreceğiz. Ancak bence gelecek genel kurulda asıl tabanın ne söyleyeceği önemli olmalı. Tabanın sesini genel kurula taşıyacak tek oluşum var o da Sendikal Güçbirliği. Güç Birliği önce üzerindeki rehaveti atmalı tabii ki. Genel Kuruldan sınıf kimliğini yeniden ilke edinmiş, mücadeleci bir Türk-İş’in çıkması için Güç Birliği’nin önünde tarihi bir görev var.