KÜÇÜK FATMA BABASINA SESLENDİ: ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOK
62 gündür eyleme devam eden Tekel işçilerine çocukları da mektuplarla destek veriyor. Adıyaman´dan dördüncü sınıf öğrencisi Fatma Deniz Arslan mektubunda, babasına ve diğer işçilere ´Ölmek var dönmek yok, yiğitler hakkınızı almadan dönmeyin´ diye seslendi
Kamber Arslan, “Kızımın mektubu beni cesaretlendirdi. 9 yaşındaki Fatma halimizi anlıyor da Başbakan anlamıyor” dedi.
62 gündür eyleme devam eden Tekel işçilerine çocukları da mektuplarla destek veriyor. Adıyaman’dan dördüncü sınıf öğrencisi Fatma Deniz Arslan mektubunda, babasına ve diğer işçilere ‘Ölmek var dönmek yok, yiğitler hakkınızı almadan dönmeyin’ diye seslendi
ANKARA – Tekel işçilerinin direnişi 62’nci gününü doldururken, direnişçi işçilerin hikayelerine yenileri ekleniyor. 62 günde babalarını en fazla dört kez gören çocuklar, baba ve annelerine yazdıkları mektuplarda, hem özlemlerini belirtiyor, hem de direnişe destek oluyorlar. Babasına Adıyaman’dan mektup yazan ilköğretim 4. sınıf öğrencisi Fatma Deniz Arslan, “Ölmek var dönmek yok, yiğitler hakkınızı almadan dönmeyin” derken, Büşra Gümüş ise, “Babam özürlü haliyle Ankara’ya gidiyor. Keşke ben de gidebilsem” diye seslendi.
Tekel işçileri, Ankara’nın soğuğuna rağmen 62 gündür sürdürdükleri direnişlerinde, ailelerinden gelen mektuplarla başka diyarlara gidiyor. “Ailemizden gelen mektuplarla ayakta duruyor, direniyoruz” diyen işçiler, bu mektupların ayrı bir anlamı olduğunu, hasretten öte direnişin simgesi halini aldığını dile getiriyorlar.
Mektubu dayısıyla ulaştırdı
Adıyaman’dan babası Kamber Arslan’a mektup yazan 4. sınıf öğrencisi Fatma Deniz Arslan, mektubunu dayısına vererek babasına ulaşmasını sağlamış. Kızının mektubu geldiğinde çok sevindiğini anlatan Kamber Arslan, “Kızımın desteği beni cesaretlendirdi” diye konuştu. İki ay gibi uzun süredir Ankara’da eylem yaptıklarını söyleyen Kamber Arslan, kızını mektubunu direnişteki arkadaşlarına da okuduğunu söyleyerek, “Ailemin desteği hepimizi memnun etti. Zaten hepimizin ailesi destek direnişimize. Kızımın mektubunu okuduğumuzda, 9 yaşındaki Fatma’nın halimizden anladığını fakat Başbakan’ın halimizden anlamadığını konuştuk” diye konuştu.
Kamber Arslan, kızı Fatma’ya gazetemiz aracılığı ile sevgisini iletirken, Fatma Deniz Arslan, mektubunda şunları belirtti:
“Benden selam olsun Tekel işçilerine… Sendika başkanı, Meclis’te okuyun, Başbakan dinlesin: Tekel işçileri yiğittir. Bu kışta, Ankara’nın içinde Tekel işçileri için elini vicdanına koy Başbakan, ver bu işçilerin hakkını. Utanmayın Tekel işçileri, hakkınızı vermese utansın Başbakan…
Türk Cumhuriyeti’ne layık Ankara. Yaşasın Ankara halkına. Yetim hakkı işçiler yemedi, yetim hakkını yiyen Başbakan. Ölmek var dönmek yok, yiğitler hakkınızı almadan dönmeyin. Tekel işçileri üzülmeyin Başbakan verecek hakkınızı. Bu mektubu okuyun, Başbakan dinlesin. Bunu yazan Tekel işçisinin kızı…”
‘Babamı işten çıkarmayın’
Babasına mektup gönderen bir başka isim ise lise 1. sınıf öğrencisi Büşra Gümüş oldu. Minik Büşra Gümüş, babası Ali Gümüş’e gönderdiği mektupta, Başbakan Tayyip Erdoğan’a mesaj göndererek, “Sizin işinizi elinizden alsalar siz ne yaparsınız? Tabii, sizin sağınızda milletvekili solunuzda ise devlet var. E tabi, sizin çocuklarınız aç kalmaz. Bizler de sizin gibi olsaydık bizlerinde çocukları aç kalmazdı” diye seslendi. Büşra Gümüş, mektubunda şunları kaydetti:
“Sevgili Başbakan, lütfen babamı işten çıkarmayın ve ayrıca babamın iş arkadaşlarını da çıkartmayın. Çünkü o işçilerin mesleğinden alıkoyarsanız, çocuğuna yiyecek içecek vb. eşyalar alamaz. Ve bunun sorumlusu siz olursunuz. Çünkü siz diyorsunuz ki ‘yetim hakkı yenilmez.’ Asıl siz yetim hakkı yiyorsunuz. Tekel’de çalışanların arasında yetim çocuğu var. Sizler bilip bilmeden davranıyorsunuz. Ve onlar işini geri almak için Ankara’ya geliyorlar. Niye, çocuklarına yemek içirmek için.
‘Sizin çocuklarınız aç kalmaz…’
Peki, sizin işinizi elinizden alsalar siz ne yaparsınız? Tabii sizin sağınızda milletvekili, solunuzda ise devlet var. E tabi sizin çocuklarınız aç kalmaz.
Ayrıca bütün televizyonda size hakaret ediyorlar ve siz televizyona çıkıp konuşma bile yapamıyorsunuz. Ve benim dördüncü kardeşim oldu; hadi bizler artık büyüdük. Peki benim kardeşim ne olacak? Devlet para vermezse, devlet iş vermezse benim ve diğerlerin babalarımız nasıl evin ihtiyacını karşılayacak. Ayrıca benim babam kalp ameliyatı olmuş birisi. Ve benim babam özürlü. Babam bu haliyle Ankara’ya gidiyor. Keşke benim elimde olsa ben de gidebilsem. Sadece bizim için çalışıyor. Bizi doyurmak için…
Bir yandan bizi doyurmaya çalışıyor, bir yandan da okutmaya çalışıyor. Ayrıca bizler dört kardeşiz. Üçümüz okula gidiyoruz. Birimiz de bebek. Keşke benim bir mesleğim olsa da, ben anneme, babama ve aileme bakabilsem. Elimden geleni yapacağım ve bir gün başaracağım. Kim ne derse desin. Zor da olsa başarmak zorundayız.”