Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
15 Eylül 2010
KRİZ ÖNCESİNE DÖNÜLEMEDİ

2010’un ilk yarısında gerçekleşen yüzde 11 büyümede özel sektör yatırımlarının da etkisi var. Ancak özel sektör yatırımlarının 2010’un ilk yarısında kriz öncesi dönemi henüz yakalayamadığı anlaşılıyor.

KRİZ ÖNCESİNE DÖNÜLEMEDİ

2010’un ikinci çeyrek büyüme verisi yüzde 10u aşarken ilk yarı büyümesi de yüzde 11e çıktı. Bu büyümede, krizde geri çekilen sıcak paranın yeniden dönüşü önemli bir etken. Türkiye borsasına, devlet kâğıtlarına yönelen sıcak paranın stoku 120 milyar doları bulmuş durumda. Sıcak para girişi döviz kurunu aşağı iterek ithalatı, ithalata dayalı sanayi üretimini kamçıladı, iç tüketimi canlandırdı, ihracattaki düşüşü frenledi, imalat sanayii ve inşaatta büyüme yeniden başladı. Ekonominin omurgası sayılan imalat sanayiinde, ilk çeyrekte yüzde 21 olan büyüme ikinci çeyrekte yüzde 15i geçti, ilk 6 ayda da yüzde 18 oldu.

Tabii ki bu büyüme oranları hep kriz yılı 2009’a göre yapılıyor. Yani bu iki haneli büyümede baz etkisi egemen. Sağlıklı bir analiz ancak kriz öncesinin verileri hesaba katılarak yapılabilir. Yani 2008in ilk yarısına dönülebilmiş midir, o dönemin milli gelir pastasını üretebilir durumda mıyız? Dahası, nüfus artışı da dikkate alındığında kişi başına milli gelir artışında kriz kaybını telafi ettik mi, edemedik mi?

***

Kriz öncesi yılın, yani 2008in ilk yarısının verileri, kriz yılı 2009 ve kriz sonrası 2010’un ilk yarı verileri ile karşılaştırıldığında varılan ilk sonuç şu: 2010un ilk yarısında ekonomi yüzde 11 büyüdü. Ekonomi 2009un ilk yarısında ise yüzde 11 küçülmüştü. Dolayısıyla 2009 ilk yarısının kayıpları telafi edilmişse de 2008in ilk yarısındaki milli gelir pastası henüz üretilememiştir. 1998 sabit fiyatlarıyla 2008in ilk yarısında 50 milyar TLye yaklaşan milli gelir, 2009 kriz yarı yılında 44 milyar TLye düştükten sonra 2010 ilk yarısında ancak 49 milyar TLye ulaşmış, sonuçta, kriz öncesi 6 ayın milli gelirinden yaklaşık 650 milyon TL geride kalmıştır.

Kaynak: TÜİK büyüme verileri

 

Dikkate alınması gereken bir boyut da 2008-2010 dönemindeki nüfus artışı. 2008’in ilk yarısının milli gelir düzeyi yakalanamazken nüfus, yılda yüzde 1.5 artıyor. Yani nüfusumuza her yıl 1 milyon kişi ekleniyor. 2008in ilk yarısının milli gelirini üretebilecek düzeye henüz gelinemezken nüfus da 2 milyon artmıştır. Dolayısıyla gerçekte büyümeyen milli gelir pastası, 2 milyon daha artan nüfusla paylaşılmak durumunda kalınmıştır. Bu da kişi başına gelirin küçülmesi, yoksullaşma demektir.

***

2010 büyümesine harcamalar optiğinden bakıldığında, büyümede lokomotifin hanehalkı harcamaları olduğu dikkati çekiyor. Sabit fiyatlarla 2008in ilk yarısında 35 milyar TLye yaklaşan özel tüketim harcamalarının 2009da 32.8 milyar TLye düştükten sonra 2010un ilk yarısında toparlandığını ve 35.2 milyar TLye çıktığını gösteriyor. Hane halkı tüketim harcamalarında küçük de olsa kriz öncesine göre göreli bir artış olduğu dikkat çekiyor.

2010’un ilk yarısında gerçekleşen yüzde 11 büyümede özel sektör yatırımlarının da etkisi var. Ancak özel sektör yatırımlarının 2010un ilk yarısında kriz öncesi dönemi henüz yakalayamadığı anlaşılıyor. Kriz öncesi yatırım seviyesinin hâlâ yüzde 11 gerisinde yatırımlar.

Devletin tüketim harcamaları ve yatırımlarına bakıldığında da kriz yılında azalmadığını ve 2010da da arttığını görüyoruz. Başka bir ifadeyle AKP iktidarı hem kamu maaş-ücretlerinde, hem satın almalarla hem de muhtelif kamu yatırımlarıyla, krizin derinleşmesine karşı kamu harcamalarını kullandı. Yani görece gevşek bir maliye politikası izledi ve izlemeyi sürdürüyor. 2011 seçimine giderken bu yaklaşımın pek değişmeyeceğini söylemek mümkün. MALİ kuralın askıya alınması da bu harcamaların kısıtsız yapılmasına imkân tanıyacak.

Yılın ikinci yarısındaki büyümenin bu tempoda sürmeyeceği, baz etkisinin de buna imkân tanımayacağı açık. Yılın tamamı yüzde 6lık bir büyüme ile tamamlanırsa, ancak 2008deki milli gelir düzeyi yakalanabilecektir.

 

mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.