Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
16 Mayıs 2017
KÖYLÜLÜKLE-ÜRETİCİLİK FARKLI (MI) ?

Aydınlık gazetesinin manşetinde “Destekleyin Üretelim” diyerek Ankara’dan hep birlikte seslenen on binlerce çiftçi ve üreticimizin çağrısına yer verilmişti.

KÖYLÜLÜKLE-ÜRETİCİLİK FARKLI (MI) ?

Aydınlık gazetesinin manşetinde “Destekleyin Üretelim” diyerek Ankara’dan hep birlikte seslenen on binlerce çiftçi ve üreticimizin çağrısına yer verilmişti.

 
“Borsa coştu, döviz düştü” ezberini tekrarlamaktan başka bir sözü ve de ekonominin gerçekleriyle hiçbir bağlantısı olmayan merkez medyanın aksine, Aydınlık gazetesinin üreticiyi ve tarımsal üretimi gündeme taşıması son derecede yerinde ve doğru bir iş olmuştur bana göre.
 
Çünkü tarım ve tarımsal sanayi 65 milyar doları aşan katma değeriyle ekonomiye çok büyük katkılar sağlayan bir sektördür.
 
Tarımın milli gelir içindeki payının yüzde 6-7’ler civarında olması, tarımın ekonomideki ağırlığının ve katkısının sadece bundan ibaret olduğunu göstermez.
 
Öte yandan, 3-4 yıl öncesine kadar Türkiye tarımsal ürünler ve üretim açısından Avrupa’da birinci dünyada 7. sıradaydı.
 
Ama bugün hatalı ekonomi politikaları, tarımda samandan-sarımsağa kadar, ithalatçı duruma düşmemize neden oldu maalesef.
 
Hâlbuki tarım, ekonomik çalkantı ve kriz zamanlarında işsizliğin azaltılmasında adeta tampon ve sigorta işlevi gören bir sektördür.
 
Tarımı ihmal etmek, önemsememek hayati bir hatadır.
 
Bugün tarımın, milli gelir içindeki payı yüzde 6-7’lere gerilemiş olsa bile, halen istihdamdaki payı yüzde 18-20’ler civarındadır. 4 milyona yakın tarımsal işletmede resmi olarak 5 milyon ama kayıt dışı neredeyse bunun 2 katı insan istihdam edilmekte ve/veya geçimini temin etmektedir.
 
Tarımda, girdi maliyetlerinin (gübre-mazot-ilaç-enerji gibi) düşürülmesi ve bu konuda teşviklerin artması, tarımsal sanayinin desteklenmesi, işleme, sulama, depolama ve ilaçlama vb. desteklerin sağlanması, kredilerin- vadelerinin hasat mevsimine göre ayarlanması gibi birçok önlem, teşvik ve desteğin eş zamanlı hayata geçirilmesi gerekiyor.
Mobilyadan beyaz eşyaya kadar yapılan KDV-ÖTV indirimlerinin tarımda da hayata geçirilmesi gerekiyor.
 
Kur artışlarının daha önce yapılan KDV indirimlerinin yararını ortadan kaldırıldığının da gözetilmesi gerekiyor.
 
Kuşkusuz ki tarımda verimlilik tarımdaki nüfusla orantılı değildir.
 
ABD’de tarımda istihdam edilen nüfus yüzde 2.4, AB’de ise yüzde 4 civarındadır.
 
O nedenle, tarıma, çiftçimize ve tarımsal sanayiye daha doğru ve gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekiyor.
 
Geçmişte TOBB Başkanı bu konuda ilginç bir çıkış yaparak tarım-köylülük ve çiftçilik konularında yerleşik anlayışları değiştirmeye yönelik bir açıklama yapmıştı.
 
O açıklamada özetle şunları söylemişti; 
“…a)Ziraat mühendislerini artık köylere göndermek, orada yaşamalarını sağlamak gerekir.
 
b)Mevcut 40 bin köyün, dağınık yerleşim nedeniyle hizmet ve alt yapı götürülmesinin zorluğu da göz önüne alınarak, birleştirilmek suretiyle sayılarının 10 bine düşürülmesi gerekir.
 
c)Tarım dışında, 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde bir deniz-balık politikası olmak zorundadır.
 
d) Türkiye köylülükten kurtulmalı ve çiftçilik önemli bir iş kolu olarak benimsenmelidir.
 
e)Elbette tarım sübvanse edilmeli, dünyada da böyle yapılıyor ama tarımsal destek esas emeğin de üzerine geçmemelidir.
 
f)Müstahsil (üretici) milletin efendisidir diyen Atatürk’ün işaret ettiği üretimdir.
 
g) Köylü ile çiftçiyi ayırmanın zamanı gelmiştir. Teknolojiyi kullanmayan, günlük geçimi dışında üretim yapmayan, sadece bugünü düşünen, feodal değerleri aşamamış bir köylü toplumu olarak kalkınmamız mümkün olamaz.
 
h) Köyde oturanla, çiftçilik yapanlar aynı potada değerlendirilmemelidir…”
 
TOBB Başkanının cesur ve bir o kadar da tartışılmaya değer tarım sektörüne ilişkin bu açıklamaları dikkate alınmalıdır.
 
Gerçekten de, Atatürk; “Türkiye’nin sahibi hakikisi ve efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür” derken, açık biçimde üreticiyi ve üretimi öne çıkarmıştır.
 
Önümüzdeki yıllarda her yıl ortalama 150 bin civarında kişinin tarım sektörünün dışına çıkacağı hesaplanmaktadır.
 
Buna rağmen tarımın milli gelirdeki payı yüzde 6-7 ve istihdamdaki payı ise yüzde 18-20 civarındadır.
 
Muasır medeniyetler seviyesine ulaşılması hedefinde ne tam anlamıyla bir sanayi toplumuna, ne de bilgi ve teknoloji toplumuna dönüşmeyi de maalesef başarabilmiş değiliz.
 
Tarım kesiminde eğitim düzeyi hala son derece düşüktür. (Okumayı bilmeyen ve ilkokul mezunu oranı yüzde 85).
 
Yakın gelecekte tarımdan çözülerek, kırdan kente yönelmeye devam etmesi mukadder olan büyük iş gücünün yeterli mesleki nitelik ve donanımdan mahrum olması Türkiye’de zaten kronik bir sorun olan işsizliği daha da vahim bir şekilde etkileyecektir.
 
Tarımda bir envanter çıkarılması, miras yoluyla parçalanan arazilerin birleştirilmesi, verimlilik-sulu ve makineli tarımda ilerleme kaydedilmesi, ayrıca üretim girdilerinin (yem, gübre vb.) desteği ve tarımsal sanayinin geliştirilmesi gibi tedbirler biran önce gündeme alınmalıdır.
 
Tarımda ve işsizlikte daha sıkıntılı günleri görmemek için, bu konuda süratle adımlar atılması şarttır.
 
Son olarak, tarıma üvey evlat muamelesi yapanlar, tarıma ve çiftçiye şaşı gözle bakanlar, tarımın bugün içine sürüklendiği çıkmaz sokağın da sorumlusudurlar.un için geldik.”
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.