Koronavirüs pandemisinde hak kaybı yaşayan yine emekçi kesim oldu. İşverenler her krizde olduğu gibi faturayı çalışana kesti. Birçok sektör mağazasını kapatıp, bazı fabrikalar üretimi durdurunca işverene deyim yerindeyse fırsat(!) doğdu. Baskıyla ücretsiz izne gönderilen, işte çıkarılan işçiler, Kovid-19 salgınında ortada kaldı. Hafta içi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Ekonomik İstikrar Paketindeki istihdamı koruyacak önlemler yeterli bulunmadı. Keza istihdam seferberliği kapsamında son iki yıldır verilen teşviklere rağmen geçen yıl 650 bine yakın çalışan işini kaybetti. Paket kapsamında zorunlu koşullarda işçiye ödenen kısa çalışma ödeneğine belirli koşullarda esneklik getirilecek ancak bu koşulların ne olacağı da henüz belli değil ve her çalışan da faydalanamayacak. Uzmanlar alınabilecek önlemler olduğunu belirtiyor. İşsizlik ödeneğine hak kazanma şartlarının kolaylaştırılması, süresinin uzatılması, miktarının artırılması çözüm önerilerinden bazıları… Ancak ücretsiz izne gönderilen çalışanların nasıl geçineceği koca bir soru işareti…İşten çıkarılmanın yasaklanmasına yönelik çözüm önerileri de dillendiriliyor.
ODTÜ Öğretim Görevlisi Yıldırım Koç, işten çıkarılmanın yasaklanması talebinin pek gerçekçi olmadığına dikkat çekti:
‘YASAK ÇÖZÜM DEĞİL’
“İşveren bir şekilde işten çıkarmanın yolunu buluyor, üstelik tazminatsız. Bu yüzden karşılıklı uzlaşı halinde istihdamı korumanın yolları aranmalı.”
Koç’un değerlendirme ve önerileri şöyle:
“Birincisi işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının işçi lehine değiştirilmesi gerekiyor. İşsizlik ödeneğinden yararlanabilmek için son 3 yıl içinde 600 prim ödemiş olma koşulu var. Bu en alt düzeye indirilmeli. Ayrıca işsizlik ödeneği ödeme süreleri artırılmalı. Ödeme süreli koşullara bağlı olarak 6 ay, 8 ay, 10 aydır, kademeli olarak. Bu süreler ve işsizlik ödeneği miktarı artırılmalı. İkincisi istihdamda daralma olacak bazı işyerlerinde işçilerin dönüşümlü, kısmi süreli çalışmaya geçirilerek işten çıkarılmaması bir yöntem olabilir; iş bölüşümü dediğimiz durum. Bu geçmişte bazı ülkelerde de uygulandı. Yani 50 kişiyi 45 saat çalıştırmak ya da onları işten çıkarmak yerine yarım zamanlı çalıştırıp, iş sözleşmesinin böylece devam etmesi sağlanabilir. Birikmiş yıllık izinlerin öncelikli olarak kullanılması önemli. Bir işyerinin kötü durumda olması halinde İŞKUR’a başvurarak kısa çalışma ödeneğinden, işsizlik sigortasından yararlanılabilir. İşten çıkarmayı yasaklama türü önlemler işe yaramıyor. Yasaklama değil de bir uzlaşmayla çözüm aranmalı. İşten çıkarmayı yasaklayalım gibi bir talep gerçekçi bir talep değil. Bu ileri sürülüyor ama adam çıkaracaksa öyle yöntemler buluyorlar ki işçi tazminatsız olarak işten çıkarılıyor. İşçi ile işverenin uzun vadeli çıkarları dikkate alınarak bir biçimde uzlaşılarak çözülmeli.
“Ülkemizde Suriyeli, yabancı kaçak işçi çok var. Yabancı kaçak işçiliğin önlenmesi ve iş olanaklarının vatandaşlarımıza öncelikli olarak kullandırılması gerekiyor. Bu yabancı kaçak işçiliği çok kritik bir sorun.”
SOSYAL POLİTİKA ÖNLEMLERİ
Hukukçu, Dr. Murat Özveri ise istihdamı korumaya yönelik alınması gereken önlemler için şu anki yasal mevzuat içerisinde çözüm üretmenin mümkün olmadığını söyledi. Bunun için ciddi sosyal politika önlemleri gerektiğini belirten Özveri’nin önerileri ise şöyle:
“Koronavirüsle mücadele için gerekli malzeme üreten, zorunlu çalışması olan yerlerin dışındaki işyerlerinin çalışması durdurulmalı. İşçilerin bu durdurma nedeniyle yaşadıkları gelir kaybı, işsizlik sigortasıyla giderilmeli. İşsizlik sigortasına da bugüne kadar yapılanın tam tersi yapılmalı, işverenlere kaynak sağlanıyordu, bu kez de devletten vergi alınıp işsizlik sigortasından yapılan ödemeler devletten alınacak vergilerle finanse edilmeli. İşçilerin bu dönemdeki kredi kartı, tüketici kredisi borçları, ertelenmeli. İşverenler açısından bu tür önlemler alındı. Bir defa olsun bu krizde de çalışanları rahatlatacak, onları ‘işim mi hastalık mı’ ikileminden kurtaracak, hem işini hem sağlığını koruyacak bir önlemler paketi hazırlanmalı.
GELİRİ YÜKSEK KESİMDEN VERGİ
“Sosyal güvenlik sistemi kurmak devletin anayasadan kaynaklanan görevi. Mevcut sosyal güvenlik sistemi normal koşullarda, tamam, primli sistem ve buna dayalı sistemde aktüeryal denge elbette önemli. Bu dengeleri koruyabilmek için de tıpkı İngiltere’de 2. Dünya Savaşı’nda sonra olduğu gibi, genel bütçeden kaynak sağlanmalı. Gelirin yüzde 80’ini elinde tutanların nüfusun yüzde 20’si diye formüle edelim, gelirleri üzerinden devlet vergisi konulup işsizlik sigortası artırılarak işçilerin ücretleri finanse edilebilir.