KÖMÜRÜN KARASI İKTİDARIN AKI
Devletin istatistik kurumu müjdeyi verdi: 2012 Mart döneminde işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.9 puan azalarak yüzde 9.9´a olmuş, işsiz sayısı 201 bin azalmış. Her fırsatı iktidarın ta akını parlatmak için değerlendiren AKP fikriyatına yakın kalemler, işsizlik tek rakama indi diyerek ballandırıyor müjdeyi.

Devletin istatistik kurumu müjdeyi verdi: 2012 Mart döneminde işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.9 puan azalarak yüzde 9.9’a olmuş, işsiz sayısı 201 bin azalmış. Her fırsatı iktidarın ta "ak"ını parlatmak için değerlendiren AKP fikriyatına yakın kalemler, "işsizlik tek rakama indi" diyerek ballandırıyor müjdeyi.
Gel de bu müjdeye kömürün karasına bulanmış Zonguldak’ı inandır şimdi, işçi direnişleri tarihimizin en şanlı olayı 15-16 Haziran’ın 42. yıldönümümde; ezilen, sömürülen, güvencesiz ve her an işten atılma korkusuyla yaşayan işçilere milyonlarca işsizin gıptayla, kıskançlıkla, hatta bir yanlış bilinç ürünü öfkeyle baktığı Türkiye’de, gel de inan bu pembe rakamlara.
15-16 Haziran’ı okuduklarımdan biliyorum. 75 bin işçinin, haklarını budamaya dönük yasal düzenlemeye karşı, direnişlerini engellemek için ilan edilen sıkıyönetime rağmen ve hatta ölerek, gelecek nesillere bıraktıkları bir mesajdı 15-16 Haziran. Direnme ve direnirken de ben o sendikadanım, sen bu sendikadansın demeden el ele verme mesajı.
21 yıl sonra o büyük direnişten, bir başka büyük direnişi yaşama şansım oldu. Yüz bin insanın, bir kentin tümünün neredeyse, bir nehir gibi akarak yollardan, Zonguldak’tan Ankara’ya doğru ilerlediği "Büyük Madenci Yürüyüşü"nde, o nehirde bir su damlası gibiydim, gazeteci olarak.
Birbirini tanısın tanımasın, yol kenarlarında zeytini ekmeği-paylaşan insanların, yüzünde kömür karası olsun olmasın o kömür kentinde yaşayan on binlerin dayanışmasına tanıklık ettim. Bu deneyimler öğretti ki, yalnızca "kendi sorunlarımız" için çırpmır, birbirimizin sorunlarına kendi sorunuymuşçasına sahip çıkmaksak başarı hayal.
Şimdi bize lazım olan; o büyük işçi direnişlerinin dayanışma öykülerinin öğrettiği derstir. Hapisteki milletvekilimize de, özgürlüğünden edilen o gazeteciye de bu gazeteciye de, odasından alınıp götürülen o belediye başkanına da bu belediye başkanına da, aynı sahicilikte kol kanat germek. Benden olan, senden olan ayrımı yapmadan!
Hepsinin elini kolunu bağlayanın aynı hukuksuzluk, aynı otoriter anlayış olduğunu bilerek. Daha iki hafta olmadı; TTK Karadon Müessese Müdürlüğü’nde kuyu derinleştirme çalışmalarının yapıldığı kuledeki onarım sırasında, oksijen kaynağı yapılırken bir kıvılcım ocağa düştü.
Ocakta biriken metan gazı, korkunç bir gürültüyle patladı. Kulede bulunan işçiler, patlamanın şiddetiyle sağa sola savruldu. L Gong Jum, H. Jan Hang, S. Xıan Gin, Y. Xin )ian ve C. Ping hayatını kaybetti. Kardeşini kaybeden muhasebeci muhasebecisi Chan Hang’ın gözyaşlarını görmeliydiniz! O gözyaşlarının aynı yerde 2 yıl önce öten Türk madencilerin adından dökülen yaşlardan hiç bir farkı yoktu!
Çin, Türkiye… İstatistikler dünyanın en hızlı büyüyen iki ülkesi olduğunu söylüyor. İkisinin insanları da köylerden şehirlere, şehirlerden başka şehirlere, başka ülkelere göçüp duruyor, işsizlikten kaçarak ve en ağır koşullarda çalışacakları işlere bile razı… Sevsinler böyle büyümeyi!
En hızlı büyüyen Çin’in işçileri insanlık dışı şartları kabul edip Zonguldak’a geliyorlar iş için. İkinci hızlı büyüyen ülke Türkiye’nin Zonguldak’ı boşatıyor, insanları iş bulamadığı için. Zonguldak’ta nüfus azalırken işsizlik artıyor. Havzada 1 milyar ton üretime hazır rezerv ve o kömürü çıkaracak insanlar var, ama kömür ithal ediyoruz.
Zonguldak’ı bir işsizler kentine dönüştürme ve il nüfusunun üçte biri kadar, 150 bin icra işlemi pahasına. 1984 öncesi 40 bin kişiyle 4 milyon ton kömür üreten TTK, bugün 11 bin kişiyle 1 milyon 400 bin tonluk üretim yapıyor, işleri taşeron şirketlere aktardığı ve bazı sahaları özel sektöre verdiği için, işçilerin ilkel koşullarda ve iş güvenliğinden yoksun çalışmasının da önünü açıyor.
Yüzleri mübarek kömür karasıyla kaplı Zonguldaklılar, ak yalanları dinlerken iki tek atma lüksünden de mahrum artık. Restoran ve lokallerin önünde içki içme yasağı konulan kentte, yazın oturulan bahçelerde efkar dağıtmak da zor şimdi. Zonguldak yeni bir büyük yürüyüşe başlayana kadar!