Yeni yıla girerken hiç işsiz kaldınız mı? Mesela 27 yıldır dişinizi tırnağınıza takıp sadakat ve liyakatle çalıştığınız işyeriniz sizin yüzünüze değil ´telefonla´ artık işe gelmeyin dedi mi??

Yeni yıla girerken hiç işsiz kaldınız mı? Mesela 27 yıldır dişinizi tırnağınıza takıp sadakat ve liyakatle çalıştığınız işyeriniz sizin yüzünüze değil ‘telefonla’ artık işe gelmeyin dedi mi?? 

Ya da 15 yıldır emeğinizi verdiğiniz kurumunuz ‘ekonomik tasarruf ve kamu yararı’ gözettiğini ileri sürerek sizi kış ortasında işten çıkarttığında nasıl bir B planınız vardı.?Yıllık izin bile kullanmadığınız mı aklınıza geldi yoksa böyle bir şey benim başıma gelmez diyenlerden miydiniz?? 

Yoksa sizin adınız da taşeron firmanın ‘işten çıkartılacakları belirlemek’ üzere noter huzurunda çekilen günümüz adaletinin temsili ‘175 kişinin adı yazılı kura torbasından’ çıktı ve siz hakkınızı şansızlığınızla ödünleyip ‘ne yapalım kader kısmet mi’ dediniz…? 

Sonra evdekilere ne söylediniz, işsizliğin soğuk kışını beraber yüklenecek gözlerle mi baktılar size, kırgınlar mıydı yeni yıla, hayata en fazla da sosyal sadaka projeleriyle lame imaj yapan ‘eski’ işyerinize, ışıklı renkli vitrinli kasalarının önündeki kuyruk bitmeyen ‘uluslararası yatırımcı’, ‘eski’ kurumunuza…? 

Ya da şimdilik işlerini kaybetmeyenler biliyorlar mıydı, 2012 yılının çalışanların sosyal ve sendikal haklarını gömen toplu sözleşme hakkından kıdem tazminatına patrona teşvikten esnek çalışma güzellemesine yaprak yaprak bütün takvimiyle çalışanları ‘lüzum fazlası’ diye kapının önüne koyacak bütün yasal düzenlemelerin bitirildiği yıl olduğunu…  

Yeni yılla birlikte hayatında yeni sayfa açtığına inanan kıt zekaları bir kenara bırakırsak çalışanlar için yeni yıl yine böğürlerine saplanan hançer gibi gelmişti. 

ÇALIŞANINI KIŞA VE  İŞŞİZLİĞE TESLİM EDENLER…

Topkapı Şişe Cam 31 Aralık Günü 500 işçisini soğuğa bırakırken Eskişehir’de üretime devam etmek üzere yeni açılan fabrikasına yıllardır çalışan elleri yüzleri cam yanığı, ciğerleri cam tozu dolu tek bir işçisini, işçiler ‘çalışırız’ demesine rağmen götürmüyordu… 

Yaş ortalaması 45, kıdem ortalaması 18 yıl olan Kristal-İş Sendikası üyesi 450 işçi ve ailesine Şişecam’ın Türkiye’deki diğer 12 fabrikasının kapısı sıkıca kapatıyordu. 

Bildiğiniz üzere, devletin yatırımcıya teşviki sınırsızdı ve muhtemelen Eskişehir’deki fabrikayı 29 yaş altı sigorta primini devletin işçilerden keserek oluşturduğu işsizlik fonundan ödeyeceği ‘genç ve maliyetsiz’ işçilerle dolduracak ve markasını da yurtdışına açtıkça açacaktı.  

Şık vitrinlerine dizeceği pahalı ürünlerinin üzerindeki ‘silinmeyen’ cam ustasının parmak izleriyle satışını sürdürecekti. Taşeronsever ama aynı zamanda geçen hafta ODTÜ’yü kınayarak ‘demokratik hak’ savunculuğu yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin Farabi Hastanesi’nde çalışan 68 taşeron işçi, yeni yıla hastane önündeki direniş çadırında girdi… 

Çünkü KTÜ Farabi Hastanesi bu yılın ‘karlılık’ hesabını 272 taşeron işçiyi gösterince, ‘fazlasını’ yani 68 işçiyi yeni yılda ‘ekonomik tasarruf’ bahanesiyle sokağa atmıştı… 

150 milyar dolarlık ihracat rakamlarıyla coşan mütebessim ekonomimizin otomotiv devi TOFAŞ arka kapısından 800 işçiyi çıkarırken siz ‘geçici sözleşmeliydiniz’ bizim de ‘2013 siparişimiz zayıf ihracat talebi nedeniyle düştü’ diyordu. 

Artık sanayi sektörümüz yegane tercihi olan ‘geçici iş sözleşmesiyle’ aslında en küçük piyasa riskini ‘anında işçi çıkartarak’ bertaraf eder, sonra da parası neyse verir, büyük toplumsal hassasiyet PR’larına sponsor olurdu… 

Yeter ki reklamlar, karton sosyal projeler ve medyamız sağ olsundu markalarımızın kenarına bir insan sureti iliştirerek kurumun ‘insani değerlere yakınlığını’ fazlasıyla ‘yaratırlardı’..