KIRMIZI ÇİZGİLER SARIYA DÖNERKEN
Türkiye´de 60 yıldır tartışılan kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi konusu, AKP iktidarı döneminde artık bir tartışma olmaktan çıkıp somut bir takvime bağlandı. Kıdem tazminatında bireysel hesaba dayalı fon sistemine geçilmesine, bugüne kadar sendikalar ve işçilerde ciddi bir direnç oluşmuştu.
Türkiye’de 60 yıldır tartışılan kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi konusu, AKP iktidarı döneminde artık bir tartışma olmaktan çıkıp somut bir takvime bağlandı. Kıdem tazminatında bireysel hesaba dayalı fon sistemine geçilmesine, bugüne kadar sendikalar ve işçilerde ciddi bir direnç oluşmuştu. Bu direncin farkında olan hükümetin, 10 yılı aşan iktidar dönemi içerisinde önceki denemeleri cılız yoklamaların ötesine geçmemişti. Şimdi, hükümet açısından bu saldırıda düğmeye basmanın vakti bir dizi nedenle gelmiş görünüyor.
Yaklaşan seçimler ve oluşan siyasi atmosfer, ülkede ciddi bir gündem dağılmasına yol açarken halkın tepkilerinin şimdiden sandık hesaplarında boğulması için uygun bir zemin oluşturdu.
Sermaye sınıfı için vazgeçilmez olduğunu defalarca kanıtlayan AKP, son aylarda içeride ve dışarıda yitirdiği meşruiyeti patronlara büyük bir hediye paketi vererek farklı bir noktadan yeniden örmeye girişiyor. Bu paket aynı zamanda yabancı sermayeye de güçlü bir mesaj niteliği taşıyor. Bu mesajı netleştirmek için kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi konusu, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici işçi çalıştırılması ve taşeron istihdamına ilişkin düzenlemelerle birlikte bu ay yayınlanan Orta Vadeli Program’a dahil edildi.
Yıllardır kıdem tazminatı sisteminde yapılacak herhangi bir değişikliği "kırmızı çizgileri" olarak niteleyen sendikalar ise artık bütünüyle kuşatılmış durumda. Sistemde bir değişikliğe dünden razı olan Hak-iş örgütsel açıdan daha etkin bir konfederasyon haline geldi/getirildi. Hükümetin "arka bahçesi" olarak nitelenen Türk-iş’in bu pozisyonu güçlendirildi. Yönetimde son değişikliğin, yeni saldırı paketlerine konfederasyon içinden son direnci de ortadan kaldırmak için gerçekleştirildiğini görmek için kahin olmak gerekmezdi.
DİSK ve bağlı sendikalar ise baraj tehdidi ve yetki sorunlarıyla başbaşa bırakıldı. Koşulların son derece uygun hale gelmesi ve zamanlama, elbette bu denli çaplı bir saldırının gerçekleştirilmesi için tek başına yeterli olamazdı. Bu nedenle, kıdem tazminatında sistem değişikliği bir paketin "küçük" bir parçası olarak lanse edildi. Ön plana taşeron işçilerin sorunları ve bu sorunların çözümü çekildi. Kıdem tazminatında değişiklik, asıl olarak taşeron istihdamının yaygınlaştırılmasını hedefleyen düzenlemeye bağlandı. Yani sınıfa saldırı paketi, son derece ustalıklı bir şekilde hazırlandı. Böylece, konuyu "kırmızı çizgi" olarak gördüğünü belirten başta Türk-iş olmak üzere konfederasyonlara bir diyalog zemini oluşturulmaya çalışıldı.
Nitekim, Türk-iş’in yeni başkanı Ergün Atalay’ın bayram tatilinde yaptığı açıklama hükümetin bu niyetinin karşılık bulduğunu gösteriyor. Atalay, bir yandan kıdem tazminatında hakları geriye götürecek hiçbir pazarlığa girmeyeceklerini söylerken, diğer yandan taşeronda ve özel sektörde çalışanların büyük kısmının kıdem tazminatı alamadığını belirtiyor.
Konfederasyonun daha önce aldığı kararlara işaret eden Türk-iş Başkanı, "bununla ilgili oturup konuşmayız ancak taşeronlar ve özel sektördeki arkadaşlarımız için yapılacak düzenlemelere katkı sağlarız ve destek veririz" diyerek "diyalog" kapısını ardına kadar açıyor. Hükümet yetkililerinin kıdem tazminatında her fırsatta, "kazanılmış haklara dokunulmayacak", "ilk defa işe girenler için geçerli olacak", "sisteme geçiş gönüllü olacak", "önceliğimiz taşeronda çalışan işçilerin sorununu çözmek" yönlü açıklamaları da sendikalarda kalan son direnci kırmak ve en büyük işçi konfederasyonu Türk-iş’e genel kurul kararının yanından dolaşması için manevra imkanı sağlamak şeklinde anlaşılmalıdır.
Tıpkı 1999’da emeklilik yaşının yükseltilmesi ve 2008’de yürürlüğe giren sosyal güvenlik sistemi reformunda olduğu gibi "kazanılmış haklara dokunulmayacak" mavalı okunuyor. Ancak kıdem tazminatında yeni düzenleme ile, asıl olarak bu ülkenin gençlerinin geleceğine yeni bir pranga vurulmuş olacak. Kıdem tazminatında kırmızı çizgiler sarıya dönerken meseleyi tek başına sendikalara havale etmeden, geniş emekçi kesimlerle birlikte gençlerin de haklarına sahip çıkması gerekiyor.