Duymuşsunuzdur bu sözü, "Merdi kipti şecaat arz ederken sirkatin söyler" yani "çingenenin merdi kendini överken hırsızlığını söyler". İşte bazı sıfatında sendikacı yazanlar, sözüm ona işçinin hakkını savunurken işçiye kölelik istediler. Kim mi bunlar? Hak-İş’e bağlı Özgıda-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı ve Doğu Karadeniz Bölge Başkanı.
Çaykur’daki mevsimlik işçi sorununa güya çözüm arıyorlar. Şimdi öncelikle Çaykur konusunu işleyelim. Ardından onların çözümü özel istihdam bürolarına geleceğiz. Çaykur Türkiye’nin ilk ve uzun yıllar tek çay üreticisiydi. Sektörde özel girişimcilerin üretim ve paketleme faaliyetine başlaması 1984 yılında yayınlanan 3092 sayılı Çay Kanunu ile oldu. Bu kanun ile çaydaki devlet tekeli kaldırılarak, çay tarımı, üretimi, işlenmesi ve satışı serbest bırakıldı. Özel sektör yıllar içerisinde çay piyasasında pazar payını artırarak Çaykur’la başa baş duruma geldi. Başlangıçta yüzde 95100 olan kamu payı 2016 yılına geldiğimizde yüzde 50-55 seviyelerine düştü. 2015 yılında hasat edilen yaş çay yaprağının 681.000 tonu Çaykur tarafından, geri kalan 637.000 ton çay özel sektör firmaları tarafından satın alındı. Çaykur bugün satın aldığı yaş çay yaprağını 47 fabrikasında işliyor. Bölgede 150 civarında da özel sektör fabrikası bulunuyor.
Tablo böyle iken kalkıp "Çaykur’da mevsimlik işçileri daimi yapacağız ya da 8 ay çalışır duruma getireceğiz" demek komik oluyor. Özel sektörün hakim olduğu piyasada şartları artık devlet belirlemez. Çaykur artık özel sektörden kalanı işleyebilen bir duruma getirildi ve her geçen yıl da artarak devam ediyor. Öyleyse önce piyasacı anlayışı değiştirmemiz gerekiyor. Mevsimlik işçi aynı zamanda çay üreticisidir de. Eğer bu üreticiler çayını Çaykur’a değil de, özel sektöre veriyorsa bunun sebeplerini devlet de, o kurumda çalışan işçi de, örgütlü olan sendika da düşünmeli. Piyasacı anlayışı sorgulamadan ve yargılamadan sendikacılık yapılmaz. İşçinin hakkı da hukuku da piyasada değer bulmaz. O ancak sosyal devlet anlayışı içerisinde yer bulur kendisine. Çaykur kapasitesini tam kullanamaz ise var olan fabrikalarını kapatır ise değil mevsimlik işçiyi daimi yapması, var olan işçi sayısını bile koruyamaz. Gerçek rakamlarla ortada. Kelime oyunları yapmaya gerek yok. İşçinin ağzına bir kaşık balı çalmaktaki amacınız yine kendisini gizleyemedi.
BÖYLE SENDİKACI MI OLUR?
Diyorlar ki, "Hükümet sendikalara özel istihdam bürosu kurma yetkisi versin." Öyle olursa imiş mevsimlik işçinin sorunu çözülürmüş. Yani "Biz Çaykur’daki hazır potansiyeli köle olarak kiraya vermeye hazırız, lütfen bize yardım edin" diyorlar. Daha neler duyacağız? Bunu işi sendikacılık olan ve işçinin haklarını korumak, geliştirmek gibi görevleri olan kişiler söylüyor. Bir de buna vatan ve bayrak sevgisine bağlayarak, ”Vatan ve bayrak sevgisi olanlar daha iyi yerlere gelmeli" diyorlar. Vatanı sevmek işçiye düşman olmak mı? Acaba özel istihdam bürolanyla işçilerin neler kaybedeceğinden bu sendikacıların haberi var mı? Bilmiyorsanız bari susun ya da sendikacılığı bırakın. Çaykur işçisi bu oyuna gelmesin en azından. Acı zehiri bala bulayarak yutturmaya kalkanlara bu sefer izin vermesin. Sendikacılığı işçi simsarlığıyla karıştıranlarla, kendisine yıllarca hizmet edenleri aynı kefeye koymayıp yanlışından dönsün.