KİM KİMİ ÖZ YURDUNDA PARYALAŞTIRIYOR
Sakın vatandaşı parya yerine koyan ve sürekli minnet duygusuyla kendilerine rıza üretmeye mecbur zanneden günümüz muktedirleri vatandaşa karşı hukuki ve siyasi sorumlu olduklarını unutmuş olmasınlar…
"Sakın vatandaşı "parya" yerine koyan ve sürekli minnet duygusuyla kendilerine rıza üretmeye mecbur zanneden günümüz muktedirleri "vatandaşa" karşı hukuki ve siyasi sorumlu olduklarını unutmuş olmasınlar…"
Normal
0
false
false
false
EN-US
JA
X-NONE
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:”Table Normal”;
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-parent:””;
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:12.0pt;
font-family:Cambria;
mso-ascii-font-family:Cambria;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Cambria;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
İstanbul’un "trendleri" yakından izleyen yeme içme mekânları ve lezzet durakları, Ar-Ge şefleri vasıtasıyla "eksikliği haşa" ithal gastronomik ürünlerini pahalı tabaklarla ikram ettiği Türkiye’de Dilek’in kanser ilacı, CHP Edirne merkez teşkilatı tarafından 15 euroya "müflis" Yunanistan’dan bulunmuştu.?
Yavru ağzından-açık turuncuya çalan "makbul" Norveç somonu, İspanyol yılan balığı ya da yılda sadece 500 bin ton marka makarna ithal edilen ülkemizde, ölümcül kanserin "acil" kemoterapi ilacının kriz ülkesi Yunanistan’da şıp diye bulunmasına biraz sarsılmamız lazımdı.?
Üstelik Türkiye’de birinin fiyatı 100 TL diğeri 34 TL olan ilaçlar toplam 15 euroya yani çok ucuza satılıyordu.?
Göreceli "zenginliğimizle" zaten insani gelişmişlikte 20 sıra önümüzde olan Yunanistan’a bir kez daha geçilmiştik.?Demek ki krizler, grevler ülkesi Yunanistan, AB bankalarının "rehinesi" batık ekonomisine rağmen kanser hastası vatandaşlarının ilaçlarını "ucuza" sağlamaya devam edebiliyordu.?
Başbakan’ın milli zenginliğin yüzde 160 büyüdüğü geçen yıl kamu emekçileri "pay" isteyince "Yunanistan gibi batalım mı?" sözleri üzerine 1.5 yıldır kanser hastalarına ilaç bulamayan, yurtdışından ilaç getirtmeyen Türkiye’nin de dibe battığı ağır "insani" mevzuları var demeliydik.
Ya da kalkınmacı fetişizm ve görgüsüz tüketim malulü ?Türkiye’de eğer 23 yaşında bir genç kız, Şehircilik Bakanı’na "ben vatandaşım haklarım var, bana para veremezsin, bana tedavi hizmetimi vereceksin" uyarısı yapmasa kamu arazi tahsisli inşaat yapan şirket değil "sosyal" devlet olduğumuzu kestirebilir miydik??
"PARASI" NEYSE VEREMEZSİNİZ
Küresel ilaç şirketlerine yüzde 80 oranında "ağırladığımız" ilaç piyasamız, SGK’nın verdiği fiyatları "düşük" bulup ithalat yapmayınca 74 milyonluk ülkede eczanelerde bulunmayan 40 küsur kanser ilacının Türk Eczacılar Birliği’nin yardımlarıyla getirtilmesi "pupa yelken büyüme" emaresi miydi??
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Başkanı "Lösemi ilaçlarının ucuz olduğu için ithal edilmediğini" belirtiyor ve hastaların "büyük paralar" ödeyerek korsan firmalardan ilaç temin ettiğini söylüyordu…?
Acil ve ertelenemez kanser tedavi takviminde hastanın tam 1.5 ayın ardından kemoterapi ilacına ulaşması ikinci bir psikolojik travma değilse neydi?..
Ayrıca eklemek gerekir ki; demokrasilerde siyasi iktidar, tüm vatandaşların temel anayasal hakları; sağlık, barınma, eğitim olmak üzere devredilemez haklarını sağlamakla yükümlüdür…?
Vatandaşlığımız hiçbir bakanın "vicdanına, iyi niyetine" ve yüce gönlüne sığıntı gibi iliştirilecek bedeli 200-300 TL’lik mi yok 2000 TL diye ekranlarda konuşulacak bir kavram değildi… ?
Sakın vatandaşı "parya" yerine koyan ve sürekli minnet duygusuyla kendilerine rıza üretmeye mecbur zanneden günümüz muktedirleri "vatandaşa" karşı hukuki ve siyasi sorumlu olduklarını unutmuş olmasınlar…