KIDEM TAZMİNATI NE OLACAK?
Bu taslak işverene ödül, işçiye ceza vermekten başka anlam taşımamaktadır. Bu taslağın yasalaşmasından, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasının yürürlüğe girmesinden sonra işçilerimiz hâlâ AKP´ye oy vermeye devam edecekler mi çok merak ediyorum.

Hukukumuza 1936 yılında giren ve işçiler için ciddi bir güvence olan kıdem tazminatı işverenlerin isteği üzerine AKP Hükümeti tarafından, kendisine oy veren işçiler aleyhine, değiştirilmek istenmektedir. Gerekçe olarak işverenlere işsizliği azaltmak için yeni işçi alımı olanağı yaratmak, işsizlik sigortasının kurulmuş olması ve iş güvencesi hükümlerinin İş Yasası’nda yer alması gösterilmektedir.
Oysa amaç işvereni nemalandırmaktır. İşveren, tasarı yasalaşırsa, kıdem tazminatı ödemeyecek, kıdem tazminatı primi olarak ödeyeceği tutarı vergi açısından gider olarak yazacak ve işsizlik fonuna ödeyeceği miktar binde beşe düşecektir.
İşten atma kolaylaşacak
Bu konuda hazırlanan yeni taslak "Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı" başlığını taşımaktadır. Taslağa göre bundan böyle işçiye kıdem tazminatı ancak 9. maddedeki koşullar oluştuğunda (15 yıllık sigortalılık süresini doldurduğunda ve adlarına 3600 günlük prim ödendiğinde) ödenebilecek veya işçinin ölümü halinde bu ödeme mirasçılarına yapılacaktır.
Bunun dışında askerlik evlilik gibi başka nedenlerle kıdem tazminatı ödemesi yapılmayacaktır. Bu taslak yasalaşırsa işverenler artık kıdem tazminatı ödeme korkusu yaşamadan işçileri kolayca işten çıkarabilecek, sendika üyesi olma yolu büyük ölçüde kapanabilecektir.
Taslak yasalaştıktan altı ay sonra işverenler her ay kıdem primi olarak işçinin brüt aylığının yüzde 4’ünü Emeklilik Gözetim Merkezi nezdinde işçi adına açılacak hesaba yatıracak ve bu primler işverenin seçeceği bir şirket tarafından işçi adına fonlarda işletilecektir.
İşçi parasının hangi fonda değerlendirilmesine ilişkin bir istek belirtmezse işçinin birikimi yüzde 40 oranında zorunlu olarak devletin çıkaracağı Kamu Borçlanma Fonu’nda değerlendirilecektir.
Aylık yüzde 4 prim yıllık yüzde 48’e denk gelecek ve işçi 3600 günlük primi ödemesi sonunda aylık brüt ücretinin ancak yüzde 48’inin toplamını ( şimdiki her yıl için alacağı tam brüt aylığı yerine) kıdem tazminatı olarak alabilecektir.
AKP işverenin yanında
İşçi adına yatırılan paraların hangi yatırım araçlarında değerlendirileceğine işçi karar verecek. Bu varsayım işçinin iyi bir ekonomist olmasını öngörüyor. İşçi bu konuda sağlıklı bir karar veremeyeceğinden birikimi, düşük getirişi olan devlet borçlanma tahvillerinde değerlendirilecek ve işçi bunda da zarar edecektir.
İşçinin birikiminin yüzde 60’ının yatırılacağı yatırım araçlarının (borsa, altın, döviz, mevduat faizi gibi) yanlış seçim işçinin birikimini kaybetme tehlikesini de beraberinde getireceği açıktır.
İşçinin kıdem tazminatı üzerine oynanmak istenen oyun bellidir. İşverenler kıdem tazminatı yükünden kurtarılacak, işçinin kıdem tazminatı yarı yarıya azalacak, yanlış yatırım nedeni ile brüt aylığın yarısı kadar olan tazminatının önemli ölçüde azalması tehlikesi doğacaktır.
Bu taslak işverene ödül, işçiye ceza vermekten başka anlam taşımamaktadır. Bu taslağın yasalaşmasından, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasının yürürlüğe girmesinden sonra işçilerimiz hâlâ AKP’ye oy vermeye devam edecekler mi çok merak ediyorum. Bu iki gelişme açık olarak şunu göstermektedir ki AKP Hükümeti’nin işçi için hiçbir olumlu adım atmaya niyeti yoktur.
Bu hükümet işverenlerin çıkarları doğrultusunda davranmakta hiçbir sakınca görmemektedir. AKP’nin büyük oranda işçi oyları ile iktidara geldiğine daha önceki bir yazımızda değinmiştik. İşçilerin kazanılmış ve temel haklarını yok sayan bu iki girişim karşısında işçiler siyasal duruşlarını ve oy eğilimlerini değiştirmezlerse kendilerine çok büyük kötülük etmiş olacaklardır.