Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısı ile toplanan 10. Çalışma Meclisinde kıdem tazminatı masaya yatırıldı. İşveren temsilcilerinin yük diye yakındığı kıdem tazminatının işçilerin işverenlere verdiği faizsiz kredi olduğu işçi sendikaları tarafından rakamlarla kanıtlandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısı ile toplanan 10. Çalışma Meclisinde kıdem tazminatı masaya yatırıldı. İşveren temsilcilerinin "yük" diye yakındığı kıdem tazminatının "işçilerin işverenlere verdiği faizsiz kredi olduğu" işçi sendikaları tarafından rakamlarla kanıtlandı.
Türk-İş ve DİSK temsilcileri işverenlerin savunmalarını çürüterek, "Kıdem tazminatına dokunulamaz, çocuklarımızı satmayız" derken, Hak-İş temsilcisi "fon kurulmasını" savundu.
SERVETLERİNİ 5 KATINA ÇIKARDILAR
Türk-İş Uzmanı Naci Önsal, işverenlerin 30 gün olan kıdem tazminatından geçmişte 15 gün iken de şikayet ettiklerini, 77 yıldır şikayetlerinin bitmediğini söyledi. Başbakanın işverenlerin bir toplantısında, "İktidarımızda servetlerinizi 5 katına çıkarttığınızı siz söylüyorsunuz" dediğini aktaran Önsal, işverenlerin servetleri beş katma çıkarken, işçilerin son on yılda reel ücretlerinin gerilediğini, kıdem tazminatında, asgari ücrette reel kayıplar yaşadıklarını anlattı.
AKP döneminde sürekli hale gelen teşviklere, vergi ve prim indirimlerine atıf yapan Önsal, "Oysa zengin olan bir işçi yok" dedi.
BUNUN NERESİ YÜK?
Kıdem tazminatının işçinin 13. aylık ücreti olduğunu ve işverene "Al sen al benden daha iyi kullanırsın, hiç olmazsa emekliliğimde ver" dediğini belirten Önsal, "İş böyleyken siz nasıl buna yük dersiniz" diye işveren temsilcilerine tepki gösterdi. İşverenlerin ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlandırmasını yaparken maliyet hesabına kıdem tazminatını da eklediklerini, dolayısıyla kıdem tazminatını zaten tüketiciden çıkardıklarını ifade eden Önsal, ayrıca kıdem tazminatlarının gider yazıldığını ve vergi matrahından düşüldüğünü hatırlattı. Önsal, "Hangi yük, hangi yük?" diye sordu.
İŞVERENE FAİZSİZ KREDİ
Pirler’in 71 milyar TL tutuyor dediği kıdem tazminatını 110 milyar TL diye hesaplayan Önsal, "110 milyar lira işverenler tarafından kullanılmaktadır. Bu işçilerin işverenlere verdiği bir kredidir, borçtur. Faizi de yoktur" diye konuştu. Bakanlığın dağıttığı raporda, "Kazanılmış hakların korunmasında mutabakat sağlanmıştır" ifadesinin, "Bundan sonrakiler için tartışılabilir" anlamına geldiğini aktaran Önsal, "Böylesi bir mutabakat içinde Türk-İş yoktur. Bu ifade gerçeği yansıtmıyor. Kıdem tazminatı, özel istihdam büroları, Türk-İş bu konularda tartışmaya girmeyeceğini yazılı olarak bildirmiş, kırmızı çizgileri olduğunu, genel kurulunda, genel grev nedeni sayılacağını belirtmiştir." dedi.

DİSK: 30 YILDA YÜZDE 57 KAYIP
DİSK adına konuşan Üzeyir Ataman’ın tablolar aracılığıyla yaptığı sunumu büyük alkış aldı. Sık sık TİSK Genel SEKRETERİ Bülent Pirler’e yanıt veren Ataman, iş güvencesinin bittiği yerde kıdem tazminatının başladığını, dolayısıyla ikisinin birbirine ikame edilemeyeceğini ifade eti. Sendikalaşma oranı, sosyal harcamalar, kıdem tazminatı oranı gibi konularda sık sık vurgu yapılan ülkelerle Türkiye’yi kıyaslayan Ataman, son 30 yılda asgari ücrete göre bile yüzde 57 oranında kayıp yaşandığını söyledi. Kıdem tazminatı hesaplamalarına vurgu yaparak, asgari ücretin üç katına indiğini belirten Ataman, "Bu ikili bir soygundur. Asgari ücret de reel olarak gerilemiştir" dedi. Alınan ücretlere göre asgari ücretin ortalama 30 gün üzerinden değil, 20 gün üzerinden olduğuna ilişkin rakamlar da veren Ataman, çalışma saatleri, TİS kapsamındaki işçi sayısı, sosyal harcamalar vs. açısından da Türkiye’nin kıyaslanan ülkelerden oldukça geride olduğunu anlattı.
‘KAZANILMIŞ HAK KORUNSUN ELEŞTİRİSİ’
Ataman, "Kazanılmış hakka donulmayacak" ifadesinin "Benim için var, çocuğum için yok" anlamına geldiğini belirterek, "Böyle saçma şey yok" dedi. Kıdem tazminatının güvenceye kavuşturulması, gerektiğinde kamunun işçiye ödeyip işverenden tahsil etmesi gerektiğini belirten Ataman, "İşverenden alsın, nasıl alırsa alsın. Jandarman, polisin var, meydanlarda gelip dayak atıyorsun ya işverenden de al" diye konuştu. Kıdem tazminatındaki 1 yıl şartının kaldırılması ve tüm çalışanlara sendikal hak tanınması önerilerinde bulunan Ataman, "Demokratikleşme budur işte, başka yolu yoktur" dedi.

PATRONUN 77 YILDIR BİTMEYEN ŞİKAYETİ 
TİSK Genel SEKRETERİ Bülent Pirler, kıdem tazminatı konusunda söylenmedik bir şey kalmadığını, 77 yıllık bir geçmişi olduğunu belirterek, yıllar itibariyle değişiklikleri işverenlerin gözünden değerlendirdi. Yapılan her düzenleme ile işverenin yükünün artırıldığını savunan Pirler, 50 yıldır kamu otoritesinin işverenlere yapılan haksızlığı dillendirdiğini, ama durumu değiştirecek bir yasa da çıkarmadığını söyledi. 2012 yılı itibariyle kıdem tazminatı yükünün işverenlere 71 bin 725 milyar TL olduğunu ifade eden Pirler, "Çok pahalı bir sistem" dedi. Kıdem tazminatının bu haliyle korunmasının istihdamın düşmesine, haksız rekabet ve kayıt dışılığa neden olduğunu savunan Pirler, adeta işverenlerin yaptıkları hukuksuzlukların tüm nedenini kıdem tazminatına bağladı. Kıdem tazminatının fona devredilmesine ilişkin yasa çalışmalarında son taslağın primlerinin bireysel hesaba yatırılmasını öngördüğünü kaydeden Pirler, kıdem tazminatının yerini artık işsizlik sigortasının aldığını, dolayısıyla buna gerek kalmadığını savundu.

HAK-İŞ YİNE ‘FON’ DEDİ
TÜRK-İŞ ve DİSK’in aksine Hak-İş adına konuşan Hukuk Müşaviri Muharrem Özkaya, hükümet ve işverenler gibi fon önerisini savundu. Bu konuda üç konfederasyonun aynı görüşü benimsemediğini belirten Özkaya, işçilerin ancak yüzde 20’sinin kıdem tazminatı alabildiğini söyledi.
Hiçbir sendikaya üye olmayanların da fon istediğini ileri süren Özkaya, iflas eden fabrikalarda işçilerin kıdem tazminatı alamadığını, işçi alacakları birinci sırada olmasına rağmen çözüm bulunamadığını söyledi, işveren temsilcileri gibi Avusturya örneği veren Özkaya, tüm ülkelerde kıdem tazminatı uygulaması olduğunu söyleyerek işveren temsilcilerinden ayrıldı. işsizlik Sigortası Fonu’ndan işçiler sadece 6.2 milyar TL alırken, GAP’a 10 milyar harcandığını belirten Özkaya, "10 milyarımızı ne zaman ödeyeceksiniz?" diye hükümet temsilcilerine sordu.