Kadınların işgücüne katılım oranı 2007’de yüzde 23 iken, bu oran 2016’da yüzde 32.4 oldu. Artışa rağmen söz konusu oran yüzde 51.6 olan AB ortalamasının altında kaldı. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), 3. İş Dünyasında Kadın: Sorunlar, Çözümler ve Öneriler raporunu açıkladı.
YÜZDE 30 KAYIP OLUYOR
"Sosyal güvenlik, kayıt dışı istihdam, vergi ve yerel yönetimlere yönelik yapılandırma önerileri" ana başlıklarını içeren rapor, 2007 ve 2014 yılları arasında açıklanan ilk iki rapordan bugüne geçen 10 yıllık sürede, Türkiye’de ve dünyada kadının iş hayatına katılımında gelinen noktayı karşılaştırıyor. Rapor ayrıca kadının daha az kazanmasına rağmen erkekle neredeyse eşit vergi yüküne sahip olmasının, kadın istihdamını olumsuz etkilediğini ortaya koydu. 2002-2013 ortalamasında kadınlar erkeklerden yüzde 12 daha az ücret geliri elde ederken, aynı vergiyi ödedi. Rapor, Türkiye’de 1.3 milyon dolayında kadının, çocuk bakımı nedeniyle işgücüne katılamadığını da gösterdi. Rapora göre, çalışan kadm her gün yaklaşık bir saatini yolda yaklaşık 3.5 saatini de hane halkı ve aile bakımı için harcıyor.
TÜRKONFED İş Dünyasında Kadın (TDK) Komisyonu öncülüğünde hazırlanan raporun tanıtım toplantısına, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İDK Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık’ın yanı sıra raporu hazırlayan Prof. Dr. Oğuz Karadeniz ve Prof. Dr. H. Hakan Yılmaz da katıldı. Konuşmasında sürdürülebilir kalkınmanın ancak kadının ekonomik hayata aktif katılımı ile mümkün olacağını belirten Tarkan Kadooğlu şöyle konuştu: ‘Gelişmiş bir ekonomi ve demokrasi; iş dünyasında kadın istihdamının artırılmasına, kadına yönelik şiddetin son bulmasına, kadının toplumsal statüsünün yükseltilmesine bağlı. Kadının ekonomik hayata katılmasının ülkenin refah seviyesine yaptığı katkı kadar kişiye bireysel olarak da güç kazandırdığı artık tartışmaya açık olmayan bir konudur." 2025’e kadar toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması halinde dünya ekonomisine 12 trilyon dolarlık bir katkının ortaya çıkacağının öngörüldüğünü hatırlatan Kadooğlu, şunları söyledi: "Kadın elinin, emeğinin değmediği ülkelerde ekonomik kayıp yüzde 30’lara kadar çıkarken; kadının olmadığı yerde üretim, bereket, refah ve kalkınmanın olmadığı da görülüyor. Yapılması gereken; kadının çok yönlü güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği için siyaset, iş ve toplumsal hayata kadınların aktif katılımını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesidir. Kadınların statüsünü geliştirecek her türlü politika hem yerli hem de millidir ve ülkemizin kalkınması için de olmazsa olmaz koşuldur."
EĞİTİMİN ETKİSİ FAZLA
Prof. Dr. Yasemin Açık da, "Ülkemizde, okuma-yazma bilmeyen kadın oranı erkeklerin beş katından fazladır. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne katılma oranları da artmaktadır. Okur-yazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 16 iken; yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 71" bilgisini verdi. 2007-2016 yılı kıyaslamasında lise altı eğitimli kadınlar ile üniversite mezunu kadınların işsizlik oranlarında artış söz konusu olduğunu hatırlatan Açık, "Son 10 yılda kadın istihdamındaki artışa karşılık orta ve üst düzey kadın yönetici sayısının yeterince artmadığını hatta oransal olarak düştüğünü gözlemliyoruz. Türkiye’de kadınların temsil oranı, üst kademelere çıktıkça hem kamu hem de özel sektörde azalıyor. Türkiye genelinde işverenlerin yalnızca yüzde 8’inin ve her 100 girişimciden sadece 9’unun kadın olduğunu da hatırlatmak isterim" ifadelerini kullandı.