Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
16 Temmuz 2012
KAPİTALİZMİN SONU GELDİ

Almanya’da uzmanlar insan onuruna yaraşır bir düzen için alternatif model arayışında.

KAPİTALİZMİN SONU GELDİ

Milyarlarca insan fakir: Sermayenin birikim sorununu küreselleşmeyle aşan kapitalizm, insanlığın derdine derman değil. Şirketler büyümeyi sürdürürken milyarlarca insan hâlâ fakirlik çekiyor, içecek su bulamıyor, tıbbi bakımdan ve eğitimden yoksun yaşıyor, demokrasinin içi boşaltılıyor, çevre tahribatı artıyor.

Yeni düzene geçmek şart: Uzmanlara göre; şu anki düzeni sosyalleştirmek için küresel ilkeler benimsense de uygulamaya geçildiğinde kontrol ve yaptırım mekanizmaları işlemiyor. Bu nedenle işçi haklarını,çevre korunmasını öne çıkaran, yolsuzlukla mücadeleedecek eşitlikçi, “yeni” bir düzene geçmek şart.

Liberal ekonominin fikir babaları küreselleşmenin bütün dünyaya refah artışı bahşedeceğini öne sürüyordu. Ancak geçen yıllar bunun gerçek olmadığını gösterdi. İnsan onuruna yaraşır bir ekonomik düzen kurulamaz mı? Kurulsa, nasıl bir düzen olur? Almanyanın Bavyera eyaletindeki Tutzing Akademisinde uzmanlar bu sorulara yanıt aradı.

Küreselleşme ile birlikte son 20-30 yılda sermaye, mal ve hizmetler çok daha rahat yer değiştirebilir hale geldi. Ancak uluslararası rekabete dayanıklı olabilmek için milli ekonomiler üzerindeki baskı da arttı. Milyarlarca insan daha fazla fakirleşti, içecek su bulamaz hale geldi. Milyarlar tıbbi bakımdan ve eğitimden yoksun yaşarken çevre tahribatı da endişe verici boyutlara vardı.

Teğet geçme endişesi

1980’li ve 90lı yıllarda liberalleşme başladığında Batılı demokrasiler, bir daha kontrol altına alamayacakları bir gelişmeyi hızlandırdıklarını fark edememişler miydi? Aynı zamanda Club of Rome üyesi de olan Ulm Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Franz Josef Radermacher bu konuda, Bu noktada milli demokrasilerin savunma gücü kalmamıştı. Küresel açıdan makul olanı kararlaştırma iradesi de yoktu. Herkes küreselleşmenin kendilerinden teğet geçmesinden endişeliydi. Dünya ekonomisinden tecrit olmaktan korkuluyordu. Sonunda en iyi ikinci çözümde karar kılındı. En iyi çözümü, yani insan onuruna uygun küresel ekonomik düzene geçilmesini hiçbirimiz tartışmak istemedik dedi.

İnsanca bir dünya

Ok yaydan fırlayınca asgari standartlar koymak zorlaştı. Eski BM Genel SEKRETERİ Kofi Annan 1999’da özel sektöre asgari birtakım prensipler getirmek üzere Küresel İlkeler Sözleşmesi(Global Compact) adı altında bir girişimde bulundu. Fransada öğretim üyeliği yapan sosyolog Julia Rohloff, Annanın aynı zamanda değişime dinamizm kazandırmak için bu öneriyi yaptığını söyledi. Rohloffa göre ilk hedef, özel şirketlere insan ve işçi haklarını, çevrenin korunmasını ve şirketler bünyesindeki yolsuzlukla mücadeleyi benimsetmek; ikincisi ise özel sektörün katkısıyla daha insanca bir dünya hedefine yaklaşmaktı.

Güven yok

Küreselleşmeyi daha sosyal ve çevreyle uyumlu hale getirmeyi amaçlayan Küresel İlkeler Sözleşmesine binlerce kuruluş destek veriyor ama sözleşmenin katılanlar açısından bağlayıcılığı yok. Sadece niyet açıklamasında bulunmak yetiyor. Böyle olunca da kontrol ve yaptırım mekanizmaları işletilemiyor. 2010da sözleşmeyi bu zaaflarından dolayı eleştiren Birleşmiş Milletler teşkilatı bile kendi inisiyatifine güvenemiyor.

Demokrasinin içi boşaltıldı

Franz Josef Radermacher karanlık bir tablo çiziyor. Yıllardır sosyal ve ekolojik standartlara uyulduğu bir piyasa ekonomisi modeli için uğraş veren Radermacher, hükümetlerin yasamada küresel ekonomik gelişmenin gerisinde kaldığını ve bunun sonucunda da demokrasinin içinin boşaltıldığını şöyle anlattı: Dünya ticaretini uluslararası sözleşmelerle düzenleyen Dünya Ticaret Örgütünü kurmuşuz ama teşkilatın kuralları bizi, çocukların esaret içinde ürettikleri malları satmaya zorluyor. Oysa Birleşmiş Milletler bünyesinde çocukların çalıştırılmasını yasaklayan anlaşmalara imza atmış olan da biziz. Ama ticaret anlaşmalarına göre bu malların ticaretini yapmazsak, kendimizi tahkimde buluyoruz. Bu mantık çizgisinde dünyamız aslında kimsenin arzulamadığı şeylere sahne oluyor.

DİĞER HABERLER
DOĞANAY GIDA’DA TİS GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI
DOĞANAY GIDA’DA TİS GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI

Yeni örgütlendiğimiz Doğanay Gıda işletmesinde ilk toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, bugün İstanbul’da yapılan toplantıyla başladı.

ÖYLE BİR LİRALAŞIYORUZ, ÖYLE BİR LİRALAŞIYORUZ Kİ, SORMAYIN!
ÖYLE BİR LİRALAŞIYORUZ, ÖYLE BİR LİRALAŞIYORUZ Kİ, SORMAYIN!

Neredeyse son bir buçuk yılın en eğlenceli metni Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz kararından sonra yayımladığı metin… Bu metinde öyle ifadeler var ki, “Türkiye’den mi söz ediliyor” diye düşünmemek mümkün değil.

4 EMEKLİ BİR YOKSUL ETMİYOR
4 EMEKLİ BİR YOKSUL ETMİYOR

Mayısta açlık sınırı 12 bin liraya dayandı, yoksulluk fırladı.

İŞÇİ SINIFINI BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE
İŞÇİ SINIFINI BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE

24 Ocak 1980 istikrar programıyla Türkiye’nin ekonomi politikasında köklü bir değişikliğe gidilmişti.