KAPİTALİZMİN KALP KRİZİ
Uzmanlar: Avro bölgesinde yaşananları kriz olarak nitelemek konuyu özünden uzaklaştırır
Kapitalist sistemde 1970’lerden itibaren yaşanan süreç Avrupa’daki riskleri arttırdı ve tek para sistemi de krizin tehdit alanını genişletti. Şimdi Avro’nun dağılması riski büyüyor. Uzmanlar, Avrupa’daki çıkmazı değerlendirirken yaşananların sadece borç çıkmazı ile açıklanamayacağının altını çiziyor.
Tekstil Menkul Değerler Araştırmadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Konuk, “Yaşananlar kapitalist sistemin kalp krizidir ve 1970’li yıllardan beridir çalışmayan sistem için bulunan çözümlerin sistemi içinden çıkılmaz bir kısırdöngüye sürüklemesidir” dedi.
PELİN ÜNKER
Avrupa Birliği liderleri, Avro bölgesinde zor durumdaki ülkeleri kurtarmak için, acilen değil ama, 2013’e kadar sürekli kriz finansmanı fonu kurulması konusunda anlaştılar. Bu planın, birliğin temel kuruluş belgelerinde değişiklik öngördüğü için üye 27 ülke parlamentolarında kabul edilmesi gerekiyor. AB ülkelerinin gelecek yıl 2 trilyon dolar tahvil ihraç etmesi gerekiyor. Avrupalı hükümetler harekete geçmezlerse, Avro`nun dağılması riskiyle karşı karşıya kalınabilir.
Çözüm değil, kısırdöngü
Tekstil Menkul Değerler Araştırmadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Uğur Konuk, yaşananları “finansal bir kriz” veya ülkeleri iflasın eşiğine sürükleyen “borç krizi” olarak nitelendirmenin konunun özünden uzaklaşmak anlamına geleceğini vurguladı. Konuk, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yaşananlar kapitalist sistemin kalp krizidir ve 1970’li yıllardan beridir çalışmayan sistem için bulunan çözümlerin sistemi içinden çıkılmaz bir kısırdöngüye sürüklemesidir. Tek para sistemi tüm ülkeleri tehdit altında tuttu. Avro bölgesi çökmeye mahkûm görünüyor. Avro’nun ciddi zayıflamasını doların ise kuvvetlenmesini öngörüyoruz. Bu öngörünün ardında siyasi ve askeri bir güç savaşı etkili olabilecektir.”
Konuk, AB’nin Türkiye’ye hiç olmadığı kadar muhtaç olduğu ancak bu saatten sonra AB’nin bize faydası olmayacağı düşüncelerini aktardı. Türkiye’nin Çin, Rusya, başta olmak üzere bölgesindeki ülkelerle hem ticaretini hem de askeri ilişkilerini maksimize etmesi gerektiğine işaret eden Konuk, “Şu anda soğuk savaş sonrası iki kutuplu dünya benzeri bir tablo var. İkinci kutbu oluşturan Çin. ABD’nin siyasi, askeri ve ekonomik hegemonyası ciddi tehdit altında” dedi.
Riskler göz ardı edildi
Meksa Menkul Değerler Araştırma Direktörü Özgür Yurtdaşseven, geçtiğimiz yıllarda özellikle bankacılık kesiminin yüksek riskle hareket etmesi ve konut piyasasına yönelik sağlanan kolay kredilerin Avrupa kaynaklı riskleri öne çıkardığına işaret etti. Zamanında bu riskler göz ardı edilmeseydi bu noktaya gelinmeyeceğini vurgulayan Yurtdaşseven sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu paralelde Avrupa’da sorunların sonuna gelinmediğini, şu aşamada sadece ara verildiğini düşünüyorum. Söz konusu öteleme nedeniyle 2011 yılında Avro/dolar paritesini daha düşük seviyelerde işlem görmesi mümkün olabilir. Sürecin yayılma riski ise şu aşamada Portekiz, İtalya gibi ülkelerle sınırlı görünüyor, söz konusu ülkenin İspanya olması halinde ise yayılma riski yükselebilir.”
Türkiye ve sorunlu Avrupa ekonomileri arasında şu aşamada ciddi bir makro farklılaşma söz konusu olduğunu belirten Yurtdaşseven, “Bu farkın kolay kolay kapanması ihtimalini zayıf görüyorum. Şu aşamada Avrupa’daki kriz Türkiye ile daha zayıf ticari ilişkilere sahip ülkelerde ortaya çıkmıştı, bu açıdan etkileşim zayıf kaldı. İspanya gibi bir ülkenin gündeme gelmesi halinde risk algılaması lokal anlamda farklılaşabilir” diye konuştu.
CUMHURİYET – EKONOMİ