Kıdem tazminatına dönük sayısız taarruzdan biri daha gündemde. Bu kez ikili bir kıskaç söz konusu. Bir yandan “Tamamlayıcı” Emeklilik Sistemi (TES) adı altında kıdem tazminatının bir emeklilik fonuna dönüştürülmesi planlanırken, öte yandan “İstihdam Kalkanı” adı altında esnek çalışma biçimleri (özellikle belirli süreli iş sözleşmeleri) yaygınlaştırılarak kıdem tazminatı hakkı ortadan kaldırılmak isteniyor.
Bu yazı yazıldığında TES girişiminin akıbeti belirsizliğini koruyordu. Gelen tepkiler nedeniyle TES sonbahara ertelenebilir. TES sonbahara ertelense de bu plan ciddiyetini koruyor. Kıdem tazminatının fona devri girişimi bir taktik, bir şaşırtmaca değil, hükümet için stratejik bir hedef. Öte yandan İstihdam “Kalkanı” adıyla yürütülen hazırlıklar da kıdem tazminatı için ciddi tehditler içeriyor.
Taktik değil, strateji
Kıdem tazminatı Türkiye’de hükümetler ve işverenler için uzun yıllardır hedefte. Hükümetler kıdem tazminatına daha çok bir yeni ve ucuz kaynak aracı olarak bakıyor. Bu nedenle kıdem tazminatının fona devrini sık sık gündeme getiriyorlar. İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) bunun en büyük kanıtı. İSF’de biriken kaynaklara bazen hükümet doğrudan el koydu, bazen de bu kaynaklar ucuz iç borçlanma aracı olarak kullandı. Nitekim İSF kaynaklarının yaklaşık yüzde 90-95’i devlet tahvillerine yatırıldı. Bu tutar 2020 başında 120 milyar TL’yi aştı.
Öte yandan hükümet İSF kaynakları ile işverenleri teşvik adı altında fonladı. Örneğin 2018’den bu yana İSF’den işverenlere doğrudan 35 milyar TL’den fazla teşvik ve destek aktarıldı. Dolaylı desteklerle birlikte bu miktar çok daha yüksek. İşsizlik sigortasına toplam yüzde 4 prim yatırılıyor. Dolayısıyla daha yüksek bir prim kesintisi öngörülen kıdem tazminatı fonu, hükümet için önemli ve yeni bir kaynak. Israrın nedeni ucuz kaynak ihtiyacı.
Öte yandan kıdem tazminatı, hem hükümet hem de sermaye tarafından işgücü piyasasında bir “katılık”, bir “yük” ve maliyet artırıcı bir unsur olarak görülüyor. Kıdem tazminatına dönük taarruzların ikinci nedeni de bu. Sermaye çevreleri kıdem tazminatını ortadan kaldırmak, sınırlandırmak, ödeme koşullarını zorlaştırmak gibi çeşitli önerileri sık sık gündeme getiriyor ve bunu da “yatırım ortamının iyileştirilmesi” adı altında yapıyor. Bu nokta da hükümet ve sermaye hemfikir. Dolayısıyla bu iki konu yıllardır gündemde ve giderek artan biçimde resmi metinlerde de yansıyor.
Bu yüzden hem fon hem de esnek çalışma yoluyla kıdem tazminatının budanması girişimlerini hafife almamak lazım. İkisi de ciddi girişimler. İkisi de kıdem tazminatının üzerine bir balyoz gibi inecek hazırlıklar. Kıdem tazminatının doğrudan fona devri daha çıplak bir plan olduğu için daha çok tepki alıyor. Esnek çalışma (belirli süreli iş sözleşmeleri) yoluyla kıdem tazminatının ortadan kaldırılması ise ilk çırpıda görülmüyor. Bu nedenle daha fazla dikkat çekilmesi gerekiyor.
IMF’nin kıdem tazminatı planı
Kıdem tazminatının sınırlanmasına dönük ısrarlı bir talebin Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) geldiğinin altını çizmek lazım. Kıdem tazminatı uzun yıllardır IMF’nin gündemindedir ve uluslararası sermaye çevreleri uzun zamandır kıdem tazminatından mustariptir. Kıdem tazminatına dönük planlar IMF ve uluslararası sermaye çevrelerinin taleplerine uygun yürütülmektedir.
Örneğin Şubat 2018’de IMF heyetinin Türkiye’de yaptığı görüşmeler sonunda hazırladığı raporda (Turkey: Staff Concluding Statement of the 2018 Article IV Mission) kıdem tazminatında “reform” yapılması isteniyor. Yine IMF heyetinin Eylül 2019’da yaptığı Türkiye ziyareti ardından hazırlanan raporda (2019 Article IV Consultation Staff Report; And Statement by the Executive Director for Turkey) “İşgücü hareketliliğini cesaretlendirmek için kıdem tazminatında reform yapılmalı” deniyor. Reform ile kastedilenin ne olduğu izahtan varestedir. Bunu özellikle sosyal güvenlik reformundan biliyoruz. IMF ve Dünya Bankası’nın çalışma hayatı ve işgücü piyasaları ile ilgili kullandığı “reform” sözcüğü, kazanılmış hakların budanması ve esnek-güvencesiz çalışmanın artırılması anlamına geliyor.
Öte yandan gerek TES ve gerekse esnek çalışma biçimleri (özellikle belirli süreli iş sözleşmelerinin yaygınlaştırılması) uzun süredir gündemde ve bir bölümü işveren örgütleri tarafından ısrarla savunulan bu politikalar hükümet tarafından hazırlanan çeşitli resmi belgelerde yer alıyor.
Ucuz ve uzun vadeli kaynak itirafı
2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı’nda kıdem tazminatının Bireysel Emeklilik Sistemi’ne entegre edilmesi hedefi açık biçimde yazılıdır. TES de bir tür Bireysel Emeklilik Sistemi’dir. 11. Kalkınma Planı’nda kıdem tazminatı, esnek çalışma ve tamamlayıcı emeklilik sistemi ile ilgili konular net biçimde yer alıyor:
“Bireysel emeklilikteki otomatik katılım sistemi, sistemde kalış¸ süresi ve fon tutarını artıracak şekilde yeniden düzenlenecek ve bireysel hesaplara dayalı kurulacak kıdem tazminatı fonu ile entegre edilecektir. Kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecektir. Tamamlayıcı emeklilik kurumlarının kapsamı genişletilerek sektör, iş kolu veya meslek esaslı tamamlayıcı emeklilik kurumlarının güçlendirilmesi sağlanacaktır. İşgücü piyasasının ihtiyaçlarına yönelik esnek çalışma biçimleri etkinleştirilecek.”