Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
27 Ekim 2011
KALENİN KORUNMASI

İlk ortaya çıktıkları günden bu yana sendikalar, yıllarca işçiler için aynı zamanda birer kale işlevi gören örgütler oldular.

KALENİN KORUNMASI

       İlk ortaya çıktıkları günden bu yana sendikalar, yıllarca işçiler için aynı zamanda birer kale işlevi gören örgütler oldular. Sendikaları yasaklayarak, faaliyetlerini yasa dışı ilan ederek işçi hareketini dize getirmek isteyen sermaye iktidarları, bunu başaramayınca onları yasal olarak tanıyarak bu kaleyi "içten" çökertmek istediler. Bunun için 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişen sendikal bürokrasi aracılığıyla sendikaları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek ve sermaye için "zararsız" kurumlar haline getirmek için epey çaba harcadılar.

       İşçi sınıfı açısından örgütlenmeye inançsızlık ve sendikalara güvensizlik eğilimi son yıllarda çok arttı. Son olarak kıdem tazminatı fonu tartışmalarında olduğu gibi emekçilerin kazanılmış haklarına yönelen muhtemel saldırılara karşı zamanında ve güçlü yanıtların verilememesi, söz konusu güvensizliği daha da güçlendiriyor.

       Son yıllarda sendikalara ve sendikal mücadeleye yönelik olarak ciddi bir kuşatmadan bahsetmek mümkün. Birkaç sendika merkezi ve çeşitli işkollarından bazı sendika şubeleri dışında, olağanüstü günlerin yaşandığı bugünlerde bile, üyelerini harekete geçirme, onların istek ve beklentileri doğrultusunda mücadeleyi örgütleme yöneliminin istenen düzeyde olduğu söylenemez.

       Sendikalar cephesinde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, gerek işçi sınıfının tarihsel mücadele birikimi, gerekse de hâlâ en temel talepler uğruna yürütülen mücadelelerin ortaya çıkardığı yeni durum ve olanaklar, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen işçilerin aralarında birleşme ve örgütlenme yönelimlerini arttırıyor. Son yıllarda özellikle güvencesiz, kuralsız ve taşeronda çalışan işçilerin örgütlenme eğilimindeki artış dikkat çekici. Çoğunluğu genç olan bu işçiler, sendikaların taleplerine ve mücadelelerine sahip çıkmalarını beklerken, beklentilerinin çok altında "destekler" alıyorlar.

       Sermaye güçleri sendikaları kendi istediği çizgiye çekmek için çeşitli hamleler yaparken, bazı sendikaların sorunlarını hâlâ "ortak çözüm", "sosyal diyalog" vb. gibi safsatalarla çözmeye çalışması, bir anlamda kuşatılmış bir kalenin savaşarak, yani mücadele ederek korunması yerine, kale anahtarının sermayeye altın tepsi içinde sunulması anlamına geliyor. Bu tür tutumlar sermayeye daha büyük bir güç ve cesaret veriyor.

       Sendikalar kendilerinden beklenen adımları atmadıkça, hükümet ve sermaye her seferinde yeni taleplerle emek örgütlerinin karşısına dikiliyor. Sürekli yeni bedeller isteniyor ve her seferinde bu bedeller giderek ağırlaşıyor.

       İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele merkezleri olarak kaleleri olan sendikaları yeterince koruyamaması sonucu, bu kalelerde işçi sınıfının değil, sermayenin bayrağı dalgalanıyor. Bu durumun oluşmasında sendika üyelerinin, her kademedeki temsilcilerinin de sorumlulukları olduğu bir gerçek. 

       Sendika üyeleri ve temsilcileri, genellikle kendi günlük çıkarları doğrultusunda hareket edip, sadece toplusözleşme dönemlerinde sendikal çalışmalara ilgi gösterirken, toplusözleşme dışındaki zamanlarda sendikalar da geri çekilip, pasif bir tutum takınıyorlar. Bu durum en çok sendikal bürokrasinin işine geliyor ve seçim zamanlarında şube yönetimlerini yukarıdan aşağıya belirleyerek, her seferinde yerlerini sağlamlaştınyorlar.

       İşçilerin kendi örgütleri ve haklarını koruyacakları kaleleri olan sendikalarına yeterince sahip çıkmaması, yıllardır sendikaların en önemli özelliklerinden birisi olan "aktif yönetici-pasif üye" ikileminin sürekli olarak yeniden üretilmesini sağlıyor.

       Kuşkusuz tarihte de örneklerine rastlandığı gibi, hiçbir kalenin tam anlamıyla sağlam ve güvenli olması beklenemez. Tıpkı kaleler gibi sendikalar da her zaman güvenli ve sağlam yapıda örgütler olmadılar. Ancak hem içeriden hem de dışarıdan kuşatılan sendikaların bugünkü yapıları ile daha fazla yol almaları da mümkün görünmüyor.

       İşçi sınıfının haklarını koruması geren kaleleri olan sendikalar içeriden çökertilmeye çalışılıp, dışarıdan kuşatıldığı bir süreçte, sendikalar yaşanan saldırılara "diyalog" yoluyla diplomatik bir içerik kazandırmaya çalıştıkça, ortada ne bir hak kalacak, ne de savunulacak bir kale.

DİĞER HABERLER
ÇALIŞMA BAKANLIĞINA ÇAĞRI
ÇALIŞMA BAKANLIĞINA ÇAĞRI

Ürdünlü şirketin 2021’de satın aldığı Polonez fabrikasında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hiçe sayıldı. Önce sendikalı 13 işçi, sonra ona destek olan 100 işçi ekmeklerinden edildi. Emekçiler, bu kanunsuzluğa göz yumulmamasını istedi.

POLONEZ’DE İŞÇİ KIYIMI
POLONEZ’DE İŞÇİ KIYIMI

İstanbul Çatalca’da Polonez fabrikasında Tekgıda-İş’e üye olmalarının ardından 22 Temmuz’da 13 kişiyle başlayan işten çıkarmalar önceki gün 100’ü aştı.

İŞ GÜVENCESİ VE İŞTEN ÇIKARMADA GEÇERLİ NEDENLER
İŞ GÜVENCESİ VE İŞTEN ÇIKARMADA GEÇERLİ NEDENLER

İşyerimizde yaşı ve özel durumu itibariyle işten ayrılmak isteyen bir kadın çalışanımız var. İşverenimiz bu kişiye tazminatlı olarak çıkış yapmak istiyor ve ödediği tazminatı kanuni olarak da göstermek istiyor. Bu durumda iş kanununun hangi maddesine istinaden çıkış işlemini yapabiliriz?

BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI
BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI

İstanbul Çatalca’da kurulu bulunan Polonez Fabrikasında işveren, daha iyi bir ücret alabilmek ve insana yaraşır koşullarda çalışabilmek için sendikaya üye olan işçilerden 13’ünü işten çıkardı.