İYİLİKSEVER YATIRIM ALANIMIZ AÇILIYOR…
Anayasa güvencesi altındaki vatandaşlık hakkı sosyal hizmetlerin, duyarlı ve insancıl´´ Türk kapitalizminin kanatları altına sıkıştırıldığını öğrenmiştik. Korunma ve bakıma muhtaç vatandaşlar, çocuk, yaşlı, engelli, kadın, yoksullara sosyal hizmet sunmakla mükellef devlet, temel görev alanını verimli yatırıma çevirecek hamiyetperver girişimcileri bekliyordu…
Anayasa güvencesi altındaki vatandaşlık hakkı "sosyal hizmetler"in, "duyarlı" ve "insancıl” Türk kapitalizminin kanatları altına sıkıştırıldığını öğrenmiştik. Korunma ve bakıma muhtaç vatandaşlar, çocuk, yaşlı, engelli, kadın, yoksullara "sosyal hizmet" sunmakla mükellef devlet, temel görev alanını "verimli yatırıma" çevirecek "hamiyetperver" girişimcileri bekliyordu…
Sosyal hakları tedrici biçimde siyasi popülizmle "torba, paket, kuyruklu sosyal yardımlara" çeviren devlet, taşeron hizmet alımıyla götürdüğü "sosyal hizmetleri" de günü gelince piyasa mekanizmasına devrediyordu. Sosyal yardım bağımlısı "hak" sorgulaması yapmayan kitlelerle, "merhamet gösterisi" yapan zenginlerin kurduğu eşitsiz ilişki kimsenin vicdanını tırmalamadığı aksine medyatik boyah rating, marka tahkimi ve kurumsal reklam getirişi sağlandığı Türkiye de, sonunda bu kampanyaların faydasını görüyor. Ve işe muhtaç çocuk bakımını "özelleştirerek" başhyordu. Şükran Doğan’ın Evrensel Gazetesindeki haberinde "Sosyal Hizmetler ve Sosyal Yardımlar Yasa. Tasarısı" adıyla hazrrlanan tasarıyla başta çocuklar olmak üzere tüm bakıma muhtaç kesimlere götürülen hizmetler özel şirketlere ve vakıfların insafına bırakılıyordu…
Böylece Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇK) misyonunun da biteceği yazıyordu. Demek ki yoksulluk, işsizlik, göç, madde bağımlılığı, suçluluk, korunmaya muhtaç çocuklar, yaşlılık, ihmal, istismar, engellilik ve hastalık gibi sosyal sorunlarımıza yönelik politika üretmeye gerek kalmamış, sosyal hizmet alanımız alınıp satılan bir mal, sosyal hizmet uzmanları ucuz iş gücü olmuştu. Herhalde "ölen ‘muhtaç’ ölür kalan sağlar bizimdir" liberal vicdan gereği sosyal mağdurlarımıza "piyasacı bakım evlerimiz dolu, kusura bakmayın sizi topluma ‘geri’ kazandıramayacağız ama yeni yapacağımız cezaevi rezervasyon sırasına yazalım" denilecekti…
MUHTAÇ ÇOCUK BAKIMI DA PÎYASALAŞIRSA…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ve SHÇK’ın başhca görevi de holding marka "sosyal duyumsama" kampanyalarında plaket dağıtıp, "acıma nesnesine" dönüştürülen vatandaşlarımız için iyilikseverlik devşirmek olacaktı. Devlet teşvik için hiçbir "fedakârlıktan" kaçmmayıp kendi yasal koruması altındaki çocuklara "parayla" bakacak özel hizmet kuruluşlarına, her çocuk için asgari ücretin iki katı yaklaşık 1548 lira ödeme yapıyordu. Çok yakında köşe bucak "türeyecek" gecekondu bakım sektörümüz "vatana hayırlı evlat yetiştirme idealizmle" değil "kârlılık hesabıyla" bu mekânlara yerleştireceği 0-18 yaş arası çocukların "ruhsal, zihinsel sağlık ve gelişimi" sürekli değişen kiralık taşeron hizmetlilerle mi sağlanacaktı?
Devletin kendi bakımevi ve yurtlarında bile şiddet, istismar ve tacizden koruyamadığı bu çocukları ucuzcu, sinekten yağ çıkarıp satan, minimum maliyet saplantılı özel bakını evlerinde bekleyen akıbet pardon "istikbal" sizce "parlak mıydı?" Ya da devlet koruması altındaki muhtaç çocuklarla özel kurum ve vakıflara her ay düzenli sermaye birikimi" sağlarken bu çocuklar hangi "büyük" ideolojik zihnin içine yuva yapıhp "yetişeceklerdi?"