Daha önce işçi ve işveren eşit temsil edilirken işçi azaltılıyor başka kurumlar dahil ediliyor
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işçi, işveren ve hükümet arasında sosyal diyalogu sağlamak amacıyla gündeme gelen Türkiye’de de 2001’de kurulan kurul, yılda dört kez toplanması gerekirken şimdiye kadar yalnız 8 kez toplanabildi. İşçi ve işveren arasında diyalogu sağlamaktan uzak olan konseyin, şimdi hükümet temsilcisi ve başka katılımlarla iyice amacından uzaklaştırılıyor saptaması yapıldı.
Ülkede işçi, işveren ve hükümet arasındaki sorunları gidermek, uzlaşı sağlamak üzere kurulmuş Ekonomik ve Sosyal Konsey’in yeniden yapılandırılmak istenmesi uzmanlar tarafından, ‘zaten naylon bir kuruldu, şimdi iyice amacından uzaklaştırılmak isteniyor’ şeklinde yorumlandı.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in (ESK) yapısını değiştiren tasarı Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Tasarıyla, ilgili kanun yürürlükten kaldınlarak Ekonomik ve Sosyal Konsey’in mevcut yapısının daha geniş toplum kesimlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi amaçlanıyor. Tasarıyla, yeni Ekonomik ve Sosyal Konsey oluşturuluyor.
11 maddelik tasarıyla; 2001 tarihli ve 4641 sayılı ESK yürürlükten kaldırılacak. Oluşturulmak istenen ESK yine başbakanın başkanlığında; kamu kurum ve kuruluşlarından 20, çalışanlardan 8, özel kesimden 12, diğer toplum kesimlerinden 12, yerel yönetimlerden 2, üniversitelerden 2 temsilci olmak üzere toplam 57 üyeden oluşacak.
Konuya ilişkin bilgi veren Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, halen yürürlükte olan ESK’de hükümet 15, işveren 12 ve sendikaların da 12 kişiyle temsil edildiğini hatırlatarak, "Burada önemli olan, kesimler arası diyalogu sağlamak… İşçi sayısını azaltarak işveren sayısı işçiden çok tutarak, hükümetin temsilini her iki kesimden çok tutarak sağlıklı bir diyalog ortamı yaratılamaz. ESK zaten naylon bir kurumdu. 2001’de kuruldu, yılda dört kez olmak üzere bugüneStadar’50’in üzerinde toplantı yapması gerekirken ESK şimdiye kadar yalnız 8 kez toplandı. En son 2009’da toplanan bir kurul, şimdi iyice sulandırılıyor" şeklinde konuştu.
ESK’nin Avrupa’da ikinci dünya savaşı sonrası sosyal diyalogu sağlamak üzere hayata geçtiğini, bizde de 2001’de kurulduğunu ve 2010 refandumuyla anayasal statü kazandığını hatırlatan Çelik, Fransa’dan sonra ESK’ye anayasal statü kazandıran ikicin ülkenin Türkiye olduğunu ancak uygulamada herhangi bir diyalogu sağlamadığının altını çizdi.
Konseye başkanlık eden kişinin siyasi olmaması gerektiğini, oysa Türkiye’de bizzat başbakanın bakanlık ettiğini söyleyen Çelik, işçi sendikalarınım sayısının azaltılmasının kabul edilmez olduğunu da vurguladı.
Düzenleme ile; kamu kurum ve kuruluşları dışındaki kesimlerden gelen üyelerin seçiminde, ait oldukları kesimdeki temsil gücü, faaliyet hacmi ve etkinliği, ekonomik ve sosyal konulara ilgi düzeyi gibi hususlar dikkate alınacak.
Belirlenen üyelere ilaveten; gündeme bağlı olarak en fazla; kamu kurum ve kuruluşlarından 5, sivil toplum kuruluşlarından 9, ekonomik ve sosyal konularda yetkinliği ile öne çıkmış bilim insanları, sanatçılar, yazarlar ve diğer kişiler arasından belirlenen 5 kişi, Başkanlık Divanı tarafından konsey toplantılarına davet edilebilecek.