İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, esnek çalışmaya ilişkin düzenlemeler yapılmasını ve iş dünyasının bu yönde ‘ekonomi dostu iş kanunu’na ihtiyaç duyduğunu söyledi. Güvencesiz çalışma biçimi olan esnak çalışma talebine tepki gösteren Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, "Küresel rekabet, küresel pazarlardaki işgücünün ucuzluğundan bahsederek, çalışanların Türkiye koşullarında da köleleştirilmesi çabası bu talep" değerlendirmesi yaptı.
İTO Başkanı Avdagiç, esnek çalışma modellerinden yararlanamadıklarından yakınarak işten çıkarılan işçinin hakkını aramak için açtığı davanın süresinden şikayet etti; bunun kolaylaştırılması talebinde bulundu: "Mevcut kanundan dolayı Türkiye’de işveren, yeni istihdam sağlamakta çekingen davranıyor. Çünkü işveren, işçisiyle iş ilişkisinin bitmesinin ardından en az 5 yıl, bazı konularda ise 10 yıl boyunca bazı riskleri taşımaya devam ediyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir iş kanunu yok, böyle bir borçlar kanunu yok. Türkiye’de istihdam ile ilgili süreçlerin yürütülebilir bir noktaya gelmesi gerekiyor. Bizim rakiplerimizden Polonya, Romanya, Bulgaristan ve Çekya’da böyle bir iş kanunu yok. 2020’de bu konuda bir gelişme yaşanacağını ümit ediyoruz."
Avdagiç’ten önce Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da işsizlikte etkin mücadele için esnek çalışmanın şart olduğunu ileri sürdü.
‘İŞVERENLER KÖLELİK KOŞULLARI İSTİYOR’
‘Krizin yükünü emekçinin sırtına yıkma çabaları’ olarak değerlendirilen bu taleplere karşı Mustafa Türkel, şunları söyledi: İşverenlerin istedikleri çalışanların köleleştirilmesi. Bunun da bahanesi küresel rekabet. Küresel pazarlardaki işgücünün ucuzluğundan bahsederek, çalışanların Türkiye koşullarında da köleleştirilmesi çabası bu. Bunlar doyumsuz; kaptı-kaçtıcı işadamları. Çalışanları sendikasız çalıştırırlar; kimilerini kayıtdışı çalışıtırırlar; merdiven altı üretim yaparlar. Bu bile yetmez onlara. İşverenler çalışanların içinde bulunduğu durumu, ekonomik zorlukları anlamadıkları, enflasyonu iktidarla işbirliği içinde baskılamaları yetmiyormuş gibi, haksız rekabet ve işsizlikle tehditleri yetmiyormuş gibi, göçmen işçilerle işimizi elimizden almaya çalıştıkları yetmiyormuş gibi, sigortasız, kayıtdışılık ya da emeklilik haklarımızı elimizden aldıkları yetmiyormuş gibi, bir de bizi köleleştirmek istiyorlar. Türkiye’yi tepelerine yıkarız. Şu anki mevcut statüleri onlara fazla bile…"
‘İŞÇİ DE TALEPLER DE BULUNMALI’
İşçi ve işçi sendikalarına da eleştiride bulunan Türkel, şöyle devam etti: "İşçiler olarak mevcut konumlarımız bize yetermiş gibi, kazanılmış haklarımızı koruyormuş gibi; uzun yıllardır işçi konfederasyonları da bir aymazlık içinde. Kazanılmış hak diye bir şey yok; yeni hakları kazanmak için de mücadele etmeli. Bu yüzden işverenler hamle yapmaya çalışıyor. Biz sendikalar buna izin vermeyiz. Türkiye’yi de ayağa kaldırırız; bu hesabı da onlara sorarız. (İşverenler) Mevcut haklarıyla yetinsinler ve dua etsinler ki işçiler şöyle bir silkelenip yeni haklar için mücadele etmiyorlar. Henüz o aşamada değiliz. Ama o günlerin de yakın olduğunu söyleyelim. İşverenler aldıkça istiyorlar; biz ayağa kalkıp, ‘yeter, bıçak kemiğe dayandı’ diyene kadar…
"İşçiler en kötü taktikle savaşaıyorlar; savunmayla. Savaş strartejilerinde en kötü taktik savunmadır. Ben mevzimi koruyacağım derseniz mevzileri kaybede kaybede kaybedenlerden olursunuz."