Şirket müdürü bizi karşısına oturtup hepinizi işten çıkaracağım, kendi adamlarını yerleştireceğim, servisi yasaklayacağım, sizi yıldırıp işten çıkartmak daha kolay olur gibi tehditlerde bulunuyor. Hangi yolu izlemeliyiz?
Şirket müdürü bu tavrıyla sizi tazminatlarınızı yakarak istifa etmeye zorlamakta ya da gözdağı vererek her istediğini yaptırmayı amaçlamaktadır. Bu elbette kabul edilmesi mümkün olmayan bir durumdur. Şirket müdürü dediğiniz kişi işverenin kendisi değilse, müdür bu baskıyı işverenin bilgisi dahilinde ya da ondan habersiz uyguluyor olabilir.
Öncelikle, topluca maruz kaldığınızı belirttiğiniz bu tehdide tek tek değil topluca karşı durulmalıdır. Ancak bu süreçte işverenin yasaya göre sizi işten çıkartmasını haklı kılacak bir davranışta bulunmamaya dikkat etmek gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu Madde 25/II’de sayılan durumlarda işveren işçiyi tazminatsız olarak işten çıkartabilir.
4857 sayılı yasa, işverenin işçiye gözdağı vermesi durumunda işçinin kıdem tazminatını alarak iş sözleşmesini feshetmesine imkan vermektedir (Madde 24/II/c). Ancak bu şekilde iş sözleşmesini fesheden işçinin bu iddiasını ispat etmesi gerekecektir, ki bu kolay olmayabilir, işverenin "servisi yasaklayacağım" diyerek mevcut bir hakkınızı kaldırma yetkisi sınırlıdır. Eğer servis hakkı süreklilik kazanmış bir işyeri uygulamasıysa, servisin kaldırılması da işçiye iş sözleşmesini haklı olarak feshetme hakkı verir. Bu anlayışta bir şirket müdürünün olduğu işyerinde muhtemelen başka hak ihlalleri de vardır. Ücretin düzensiz ya da eksik ödenmesi, SGK primlerinin eksik yatırılması gibi durumlar da işçi için kıdem tazminatını alarak haklı fesih nedenidir.
Ayrılmak yerine, müdürün baskıcı tutumuna karşı haklarınızı çok iyi öğrenerek birlikte tavır alabilir, işinize son verilmesi durumunda hakkınızı arabulucu yoluyla arayabilirsiniz.