İŞÇİNİN BAŞINA GELENLER SÜRPRİZ MİYDİ?
Sendikacılar, başlarına gelen belalar için ´sürprizdi, hazırlıksız yakalandık´ diyebilir mi? Diyemezler. Hepsi, Parti programlarına, seçim bildirgelerine, hükümet programlarına yazıldı.
Sendikacılar, başlarına gelen belalar için ‘sürprizdi, hazırlıksız yakalandık’ diyebilir mi? Diyemezler. Hepsi, Parti programlarına, seçim bildirgelerine, hükümet programlarına yazıldı. Bakanlar aylar öncesinden açıkladılar. Bilinmeyen şeyler değildi hiçbiri.
Özelleştirmelerin nereye varacağını, daha hükümete gelmeden Parti programlarına yazmışlardı: ‘Kamunun ekonomiden tamamen elini çekerek, sadece düzenleyici ve denetleyici rolle sınırlandırılması’.
O yetmedi, Hükümet programlarına ve Acil Eylem Planlarına da yazdılar: ‘KİT’lerin özelleştirilmesinde kararlı olan Hükümetimiz, özelleştirme süreç ve uygulamalarını hızlandırmaya yönelik politikalannı oluşturacak ve gerekli tedbirleri alacaktır. ‘ (58. Hükümet Programı)
‘Hızlı… bir özelleştirme gerçekleştirecektir’ (Acil Eylem Planı)
‘Rekabet ortamının iyileştirilmesindeki en önemli konulardan birisi, devletin mal ve hizmet üretiminden çekilmesi, düzenleme ve denetleme fonksiyonlarına ağırlık vermesidir’ (2007 Seçim Bildirgesi s. 29)
Bu yetmedi, hala anlamamış olanlar vardır diye, bazı kurumları açıkça yazdılar;
"Bu çerçevede elektrik dağıtım şirketlerinin tümünün özelleştirilmesi bitirilecek ve bu hizmetin tamamen özel sektörümüz tarafından yürütülmesi temin edilecektir. "(61. Hükümet Programı)
Enerjide durum nedir peki? Dağıtım ve iletimin tamamı satıldı, şimdi santraller satılıyor. Sendikacı, bunlardan haberimiz yoktu diyebilir mi?
Şeker fabrikalarını da satacaklarını defalarca ilan ettiler. Son durum nedir? Hükümet 3 ay öncesinden ilan çıkardı 10 fabrikayı satıyoruz diye. Sendikacılar, işçiye, pancar üreticisine, kamyoncuya gitmek yerine, Hükümetin kapısında yattılar, açındırır mıyız diye. Hiç olmazsa, önceki Şeker satışlarını hatırlar ve bu kez, işçiye, köylüye esnafa da gider diye aylar boyunca boşuna beklendi. Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın telefonlarına çıkmadılar, görüşmeleri kabul etmediler.
Sonuç, satıldı 10 fabrika blok olarak. Sendika ise satış günü topladığı az miktarda işçi ile yasak savdı, işçiye attırdığ) slogan ‘Şeker vatandır vatan satılmaz’. Ama Sendika,-şekere vatana sahip çıkar gibi sahip çıkmış mıdır?
Peki, taşeronun her tarafa gireceği, sendikalı işçinin tasfiye edileceği, esnek ve kuralsız çalışmanın hakim iş ilişkisi haline geleceği sürpriz miydi?
Oysa 4857 sayılı yasaya, esnek çalışma kuralları yüzünden ‘kölelik yasası’ adını sendikacılar vermişti. Anlamayanlara, Hükümet, bir de Ulusal İstihdam Stratejisinden ilan etti. ‘İşsizlere iş yaratmak için, işgücü piyasasını esnekleştireceğiz.’
-Mezarda emeklilik mi sürprizdi peki?
-4-c’li sayısını 210 bine çıkarmayı planladıklarını, Bakan Veysel Eroğlu itiraf etti.
– Orman-İş, Belediye-İş, Tekgıda-İş, T. Maden-İş ve Petrol-iş’in üyelerini zorla yandaş sendikaya geçirme, faaliyeti yıllar süren bir operasyondur. Sürpriz mi?
-52 bin Belediye işçisinin, 20 bin İl Özel İdaresi işçisinin sürüleceğini kanun yaptılar. Bir gecelik olay değildi.
-İşsizlik fonunun yağmalanması için kanun çıkardı Hükümet. Sendikacı, son anda duyduk diyebilir mi?
-Ya Kıdem tazminatı? Hükümet Programına yazıldı. Türk-İş yöneticileri ‘yok böyle bir şey’dedi. Anlaşılmadı galiba denerek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz açıkladı ‘hazırlık yapıyoruz’diye. Yine ‘sakin olun ‘diye açıklama yaptı Türk-İş yöneticileri. Çalışma Bakanı, işadamlarına güvence verdi, ‘halledeceğiz bu işi ‘diye. Ama Türk-İş yöneticilerine bakılırsa, ‘bu açıklamaların önemi yok, sakin olmak lazım’.
-Şimdi kiralık işçi bürolarının hazırlığı yapılıyor.
Türk-İş‘in üye sayısı 1 milyondan 400 bine düştü ve sendikacıların itibarları perişan. Türk-İş Kongresi, bugüne kadar olduğu gibi, sakin olmaya devam edecek midir?