80’lerin başına kadar “kaç çeşit işçilik var” diye sorsalar, bir elin parmakları kadar ancak sayılabilirdi.
İşçinin neredeyse tamamına yakını kadrolu idi…
Taşeron işçileri sadece inşaat sektöründe idi…
Biraz mevsimlik, biraz geçici işçi vardı.
Tarımda da dayıbaşıların kiraladıkları vardı.
12 Eylül sonrası Amerikancılar ülkemizi emperyalist tekellere pazarlarken, “gelin bizde işçilik ucuz” dediler. Daha çok tekel çekebilmek için, daha da ucuzlattılar işçiliği. Emperyalist Batı’daki kölece çalışma biçimlerini getirdiler. “Boğaz tokluğu yeterdi mesela işçiye”.
Mevzuatları, yasal hakları, ücretleri, sosyal hakları, sendikalaşabilme, örgütlenme olanakları birbirinden fersah fersah uzak binbir çeşit işçilik ve yalnızlar ordusu yarattılar. İşçi sırtından vuruldu her birinde. Kıdem tazminatını kaybetti, örgütlenme, sendikalı olabilme şansı zorlaştı, yalnızlaştı, yalnızlaştı…
Sonra yalnızlar topluluğunu yarışa sürdüler. Boğaz tokluğuna çalışan işçi, üç kuruş daha alabilir miyim diye ölesiye koşturuldu. Yanındaki işçi, kader ortağı değil, rakibi idi artık. Alengirli bir isim verdiler, “Performans sistemi” dediler, bu yarış atı düzenine.
“Binbir çeşit işçilik yaratıldı” demiştik. Neler oldu neler…
Belirsiz süreli sözleşme: Kadrolu, daimi işçiliktir.
Belirli süreli sözleşme: Belirli bir süre sonra bitecek bir iş için yapılan sözleşme. Süre bitince sözleşme biter. Hiçbir hak talep edilemez.
Sözleşmeli işçilik: Daha çok belirsiz süreli işlerde uygulanır. Belirli süreli sözleşmeden farkı, kıdem ve ihbar tazminatı hakkı vardır. İşçi sayısı 30’un üzerinde ise iş güvencesi hakkı da olabilir.
Mevsimlik işçilik: Yılın belirli dönemlerindeki işlerde çalıştırma şeklidir. Tarımda ve ormancılıkta yaygındır.
Geçici işçilik: Kadrolu işçiliğin ağırlıkta olduğu yerlerde işe yeni girenlere uygulanır. Bir yıllık sözleşmeler, birkaç defa tekrarlanabilir.
Kapsam dışı işçilik: Mevzuatta böyle bir işçilik türü yoktur. Beyaz yakalıları sözleşmeden ve sendikadan mahrum etmek ve mavi yakalılarla kaynaşmalarını engellemek için uydurulmuş bir tanımdır.
TAŞERON İŞÇİLİĞİ
Sadece inşaat sektöründe bilinen, kıdem tazminatı da alınabilen bir uygulama iken, sendikalaşmayı ve dayanışmayı engelleyen silaha dönüştü. Genelkurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, TBMM de dahil olmak üzere sokulmayan kamu kurumu, girmediği özel işletme kalmadı.
Taşeron işçiliği çeşitlendi, sömürünün de sömürüsü keşfedildi.
Belirli süreli sözleşme
Hizmet alım sözleşmesi
Müteahhit sözleşmesi
Personel alım sözleşmesi
Belediye şirketlerinde kadrolu olduğunu sananların sözleşmesi
696 sayılı Kararname ile kamu kurumlarına ve belediye şirketlerine aktarılanlar
ESNEK ÇALIŞMA
İşçiyi yalnızlaştıran, düşük ücrete ve geri haklara razı eden, sendikalaşmayı kıran ya da engelleyen, kıdem tazminatını yok eden keşiflerdir.
Belirli süreli sözleşme: En tehlikeli çalışma biçimi. Kıdem ve ihbar tazminatı, sendikalaşama, toplu sözleşmeden yararlanma ve iş güvencesi yoktur. Haksız yere atılan mahkemeye de gidemez.
Götürü usulü (kabala) çalışma: Günümüzde belirli süreli sözleşme olarak güncellenen bu çalışma biçimi, “götürü” ya da “kabala” adı ile kırsal bölgelerde varlığını sürdürmektedir.
Bu koşullara yakın başka çalışma biçimleri de ürettiler: Uzaktan çalışma, freelance işçilik (gazeteciler), kısmi zamanlı çalışma, çağrı üzerine çalışma.
KİRALIK İŞÇİLİK
Özel istihdam büroları: Ortaçağ köle ticaretinin günümüze uyarlanmış biçimidir. İşçi kendini bir şirkete, şirket de onu çalışacağı yere kiralar. Ücreti ve varsa hakları kiralayan yer verir. İşini yaptığı yerden bir şey talep edemez. Sendikalı olamaz. Toplu sözleşmeden yararlanamaz.
Toplum Yararına Çalışma Programı: Özel İstihdam Büroları sisteminin aynısıdır. İşçi İŞKUR’un kiraladığı işçi olarak bir yerde çalıştırılır. Ücreti İŞKUR verir. Sözleşme, kıdem tazminatı talep edemesin diye 9 aydır. Örgütlenme, sendikalaşma, İŞKUR’un verdiğinden fazlasını talep etme şansı yoktur.
Denetimli serbestlik: Cezaevinden kontrollü olarak çıkanların mecbur edildikleri çalışma biçimi. Gösterilen yerde çalışmak zorundadır. Ancak, ücret, yemek ve yol parası verilmez. Kölelikten de beterdir.
Ek ücretliler: Daha çok belediyelerde uygulanıyor. İş yasası uygulanmaz. İş güvenceleri yoktur. Denetimli serbestlikten farkı, ücret verilmesidir.
İŞ GÜVENCESİ OLMAYAN İŞÇİLİK
Güvencesizler ordusu: İten atılan işçinin geçerli sebep sorabilmesi ve sebep geçerli değilse mahkemeye gidebilmesi için, o işyerinde en az 30 işçi olması lazımdır. 29 ve altındaki sayıda işçinin olduğu yerde bu hak yoktur. İşveren keyfi olarak atabilir. İşçinin itiraz etme, mahkemeye başvurma hakkı yoktur.
Kimi uyanık işverenler, işyerini 29’ar kişilik gruplara bölmekte, ya da 29’ar kişilik taşeron ihalesi açmaktadır. Böylece milyonlarca işçi iş güvencesinden mahrum edilmektedir.
Kaçak işçilik: Bu güvencesizlik, sadece örgütlenme ve toplu sözleşme olanağını değil, hastalanan işçinin tedavi imkanını, ömür boyu çalışsa dahi emeklilik hakkını elinden almaktadır. SSK’lı olmayan işçilerdir bunlar. Sahipsizdirler, verilene razı olmak zorundadır.
Yabancı kaçak işçilik: Türkiye’de çalışma izni olmayan yabancı uyruklu sigortasızlardır. Türk kaçak işçilerden daha da zor durumdadırlar.
Emekli işçiler: Kaçak işçiler arasındaki üçüncü grup emekli maaşı yetmediği için çalışmak zorunda olanlardır. Bu mecburiyet, işvereni düşük ücretle çalıştırmaya ve sağlık sigortasını dahi yatırmamaya yöneltmektedir.
Ekonomik kriz ve üzerine gelen virüsün yarattığı sorunlar bütün çalışma biçimlerindeki işçinin sorunlarını daha da ağırlaştırmıştır.