Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
12 Eylül 2022
İŞÇİ VE SENDİKA ŞİRKETLERİ

1990’lı yıllarda özelleştirme tartışmalarıyla birlikte gündeme gelen bir öneri, işçilerin, sendikaların veya işçilerin katkılarıyla oluşmuş vakıfların veya kurumların, kamu iktisadi teşebbüslerini satın almasıydı.

İŞÇİ VE SENDİKA ŞİRKETLERİ

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ

İŞÇİLERİN VE SENDİKALARIN YATIRIMLARI

Bu girişimlerde yöntemlerden biri, tek tek işçilerin kendilerinin doğrudan hisse senedi sahibi olmasıydı. İkinci yöntemde, sendikalar hisse sahibiydi. Üçüncü uygulama, işçilerin ve memurların gönüllü veya zorunlu olarak oluşturdukları vakıf, yardımlaşma sandığı veya benzeri kurumların işletme kurması veya kurulu işletmelerden hisse almasıydı. Dördüncü uygulama ise, işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve hatta bazan işyerini bırakıp kaçması durumunda, işçilerin fiilen işyerini kendi başlarına işletmesiydi.

İŞÇİ-MEMUR BANKALARI

Bir dönem işçi bankaları dünyanın çeşitli ülkelerinde yayılmıştı. Almanya’da ve Kuzey Amerika’da 1920’li yıllarda, daha sonraki yıllarda ise Japonya’da, Latin Amerika’da ve Karayipler’de işçi bankaları kuruldu. Türkiye’de ise bu konuda saptanabilen ilk girişim, 1949 yılında Zonguldak’ta Amele Birliği’nin parası ile bir İşçi Emlak Bankası kurma talebidir.

Zonguldak Maden İşçileri Sendikası 1949 yılında Bakanlarla yaptığı görüşmede, “Amele Birliği’nde mevcut üç milyon lira civarındaki para ile bir İşçi Emlak Bankası kurulması”nı istedi. (Karahasan, Ömer, Türkiye Sendikacılık Hareketi İçinde Zonguldak Maden İşçileri ve Sendikası, Ankara, 1978, s.320)

Türk-İş tarafından 1953 yılında yayımına başlanan Haber Bülteni’nin ilk sayısında da bir işçi bankasının kurulması tartışması vardı. Türk-İş Bülteni’nde okuyuculara bir anket sunuluyor ve yanıtlamaları isteniyordu. Anket sorularından biri şöyleydi: “Bir İşçi Bankası’nın kurulabilmesi nasıl mümkün olabilir ve işçi arkadaşların iştiraki sağlanabilir mi?” (Türk-İş Haber Bülteni, Sayı 1, Mayıs 1953, s.6) Ankete bazı yanıtlar geldi. Bülten’in ikinci sayısında yayımlanan yanıtta şöyle deniyordu: “İşçi Sigortaları’ndaki dövizlerden istifade edilebilmesi için Hükümetin müsaadesi ile. Şimdilik ufak mikyasta da olsa işçi arkadaşların iştiraki ve Sendikaların yardımı sağlanabilir.” (Türk-İş Haber Bülteni, Sayı 2, Haziran 1953, s.10) Bülten’in üçüncü sayısında yayımlanan yanıt da şöyleydi:   “Konfederasyonca, bütün imkanları ile mücehhez bir günlük gazete ancak Sendikaların dayanışması ile çıkarılabilir. Bunun için de en iyi formül tesis edilecek sermayenin Sendikalar tarafından satın alınacak hisset senetleriyle meydana gelmesidir. İşçi Bankası, keza yukarıdaki esaslar dahilinde kurulabilecektir.” (Türk-İş Haber Bülteni, Sayı 3, Temmuz 1953, s.10)

İstanbul Yol-İş Sendikası ise, 1973 yılında sendikaların bir araya gelerek bir işçi bankasının kurulmasını önermekteydi: “Bu banka işçilerin yoğun olduğu belli merkezlerde tüketim kooperatifleri kurar. İşçiye kredi verir. Fabrika yatırımı yapar. İşçinin mesken sorununu çözümleyecek tesisler kurar. Bir sendikanın grevinde sendikalara kredi yardımı yapar. Burjuvazinin tekelinden kurtulma olanağı doğar.” (İstanbul Yol-İş, “İşçi Bankası Kurulmalıdır,” Yeni Ortam, 6.9.1973) Türk-İş’in 1979 yılı Nisan ayında toplanan genel kurulunda da, Şeker-İş Mali Sekreteri Adnan Özkaya’nın önerisi üzerine, Türk-İş’in bir banka kurması konusunda tavsiye kararı alındı. (Cumhuriyet, 21.4.1979)

Türkiye’de ücretlilerin katkılarıyla 1950’li yıllarda bazı bankalar kuruldu.

İŞÇİ KREDİ BANKASI A.Ş.

İşçi sınıfı tarihimizin incelenmemiş konularından biri de, Kayseri’de 1953 yılında kurulan İşçi Kredi Bankası’dır. İşçi Kredi Bankası A.Ş.’nin kurulmasına Bakanlar Kurulu’nun 2 Eylül 1953 günlü kararıyla izin verildi ve Banka’nın anasözleşmesi Ekonomi ve Ticaret Vekili tarafından 20 Ekim 1953 tarihinde onaylandı. (İşçi Kredi Bankası A.Ş. Esas Mukavelenamesi, Hakimiyet Matbaası, Kayseri, 1966) Cumhurbaşkanı Celal Bayar ise 4 Ocak 1954 günü İşçi Kredi Bankası’nı açtı.

Bankanın kaynağı, Sümerbank Kayseri Fabrikası’nda oluşturulmuş bulunan Sümerbank İşçileri Yardımlaşma Sandığı’na kadar uzanıyordu. Yardımlaşma Sandığı toptan mal alıp işçiye satıyordu. Sümerbank fabrikasındaki işçiler bu dönemde bir konut kooperatifi de kurmuşlardı. Yardımlaşma Sandığı’nın 1,5 milyon lirası ile İşçi Kredi Bankası kuruldu. Bankanın kurucuları şu kişilerdi:

(1) Osman Kavuncu, Kayseri Belediye Başkanı; (2) Sungur Babaoğlu, Sümerbank Bankacılık ve Kredi Şubesi Müdürü; (3) Muammer Özsoy, Sümerbank Kayseri ve Adana Pamuklu Sanayii Müessesesi (KAPSM) Müdürü; (4) İbrahim Etcioğlu, Sümerbank KAPSM İdare Müdür Muavini; (5) Mehmet Alpay, Sümerbank KAPSM Muhasebecisi; (6) Adil Önsan, Sümerbank KAPSM Dahiliye Mütehassısı; (7) Mehmet Özgencil, Sümerbank KAPSM Boya Apre Şefi; (8) Burhaneddin Hasdemir, Sümerbank KAPSM Dokuma Gurup Ustası;  (9) Ahmet Narcı, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Baş Laborantı; (10) Ahmet Şenozan, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Dokuma Komple Ustası; (11) Mehmet Ünal, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İplik Gurup Ustası; (12) Kemal Yılmaz, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İç Hizmetler İşçi Kontrolörü; (13) Salih Şahin, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Dokuma Gurup ustası; (14) Rüştü Sönmez, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Dokuma Komple Ustası; (15) Osman Sönmez, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Dokuma Komple Ustası; (16) Sabri Tümer, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İplik Baskı Ustası; (17) Veysel Ağrı, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İplik Kantarcısı; (18) Ahmet Fidan, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Dokuma işçisi; (19) Akif Sayın, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Puvantörü; (20) Ömer Lütfi Günay, Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası Komple Ustası.

Birinci ve ikinci sıradaki kurucular dışındaki kurucuların tümü, Sümer Mahallesinde oturuyordu. Bankanın genel merkezi Kayseri’deydi. İlk başlarda başka yörelerde şubesi de yoktu. Banka bir taraftan işçilere, diğer taraftan da esnafa kredi veriyordu. Yörede herkesin birbirini tanımasına bağlı olarak, verilen kredilerde geri dönmeme oranı çok düşüktü. Kayseri’de sendikalar paralarını genellikle İşçi Kredi Bankası’nda tutuyorlardı. Buna karşılık işçilere, sendikanın tavsiyesi üzerine, 300 veya 500 lira kredi veriliyordu. İşçiler bu parayı geri ödemediklerinde, sendikalardan yardımcı olması isteniyordu. Esnaf da bankaya sahip çıkıyor ve kredi alıyordu. Bankanın tek şubesinin Kayseri’de olduğu ve genel müdürlüğün Kayseri’de bulunduğu koşullarda ayrıntılı bürokratik yapılanmalar olmadan, banka faaliyetini sürdürebiliyordu. Ancak bir süre sonra Kayseri’nin ilçelerinde şube açıldı. Genel Müdürlük Ankara’ya alındığında ise yerel özelliğini yitiren banka başarısızlığa uğradı. 1973 yılı sonunda Bankanın ödenmiş sermayesi 3 milyon liraydı. Bankanın 1 şubesi bulunuyordu. Personel sayısı ise 21 idi.

İşçi Kredi Bankası 1982 yılında tümüyle bir yapı değişikliğine uğradı. Bankayı, Kemal Derinkök’ün denetimindeki Nişkoz Holding A.Ş. satın aldı. İşçi Kredi Bankası 1982 yılında Banker Kastelli aracılığıyla büyük miktarda mevduat sertifikası pazarladı. Ancak 1983 yılında ödeme sıkıntısı yaşadı ve Haziran ayı başlarında ödemeleri durdurdu. (Cumhuriyet, 12.6.1983) Banka, 1983 yılı Eylül ayında İş Bankası’nın gözetimi altına alındı. (Cumhuriyet, 23.9.1983) 1985 yılında ise İşçi Kredi Bankası’nın iflasına karar verildi. (Cumhuriyet, 18.11.1986)

ÖĞRETMENLER BANKASI

Diğer bir banka girişimi de öğretmenlerindi. 1943 yılında Köy Öğretmenleri Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı oluşturuldu. Bu Sandık daha sonraki yıllarda İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı’na (İLKSAN) dönüştü. Ayrıca bir de İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı oluşturuldu.

Türkiye Öğretmenler Bankası T.A.Ş. (TÖBANK) 7118 sayılı kanunla verilen yetkiye dayanılarak 1958 yılında kuruldu. İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı, Türkiye Öğretmenler Bankası T.A.Ş.’ne devredildi. Banka’nın 20 bin dolayında ilkokul öğretmeni ve Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı ortağı vardı.

Bankanın itibari sermayesinin A Grubu % 55’lik hissesi İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı’nda aidatı bulunanlara, B Grubu % 45’lik hisse senedi ise, Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görevli memurlar ile diğer gerçek ve tüzel kişilere ayrıldı.

Banka, Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görevli olup, mevcudu Banka’ya devredilen İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı’nda aidatı bulunan memur ve öğretmenlere mesken inşaatı için gayrimenkul ipoteği karşılığında 20 seneye kadar vadeli krediler açmak; Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görevli memurlara ait arsalar üzerinde meskenler inşa etmek ve bunları peşin veya ipotek karşılığı 20 sene vadeli kredi ile öğretmen ve memurlara satmak veya bu maksatla arsalar ve meskenler satın almak; Banka’ya ait gayrimenkulleri kiraya vermek, yapı, onarım, taahhüt ve proje işleriyle meşgul olmak; yapı malzemesi ve ders aletleri endüstrisi ve ticareti yapmak ve bu maksatla ortaklıklar kurmak ve kurulmuş ortaklıklara ortak olmak; ticari, sınai, zirai her çeşit teşebbüs ve taahhütlerde bulunmak; ticari mümessillik, ticari vekalet, sigorta acentelikleri, komisyon ve nakliye işleri yapmak; sigorta ortaklıkları kurmak ve kurulmuş olanlara ortak olmak; diğer bütün banka işlemleriyle uğraşmak maksadıyla kurulmuştu.

Öğretmenler Bankası, Ders Aletleri ve Malzemeleri Endüstrisi ile Öğretmenler Bankası İnşaat ve Ticaret şirketini kurdu; Çukurova Elektrik, Emek Sigorta, Türksan ve Bolu Süt Endüstrisi şirketlerine de ortak oldu

Ancak bir süre sonra bankanın pay sahiplerinin bir bölümü paylarını başkalarına devretti. Banka, Sait Kemal Mimaroğlu’nun denetimine girdi. 22 Mayıs 1992 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararı ile, zor durumdaki Türkiye Öğretmenler Bankası kamulaştırıldı ve Türkiye Halk Bankası’na katıldı.

TÜRKİYE BİRLEŞİK TASARRUF VE KREDİ BANKASI

1950 yılında Ankara’da Türkiye Eski Muharipler Bankası (Muha Bank) kuruldu. 1957 yılında ise İstanbul’da Türkiye Muallimler, Memurlar ve Subaylar Bankası (Tümsu Bank) faaliyete geçti. Muha Bank ve Tümsu Bank 1959 yılında Türkiye Birleşik Tasarruf  ve Kredi Bankası adı altında birleşti. Genel Merkezi İstanbul’da bulunan Türkiye Birleşik Tasarruf ve Kredi Bankası ise 1961 yılında tasfiye edilmeye başlandı.

OYAK İŞÇİ YARDIMLAŞMA KURUMU KANUNU TASARILARI

Ordu Yardımlaşma Kurumu OYAK’tan esinlenen ilk İYAK İşçi Yardımlaşma Kurumu kanun teklifi 1966 yılının son aylarında Türk-iş’in girişimleri sonucunda hazırlandı. Bu tasarıya göre, sigortalıların İYAK’a üye olmaları zorunluydu. Yönetim organlarında Türk-İş ve üye sendikalardan temsilciler bulunuyordu. Kurum, “sigortalı işçilerin aylıklarından kesilen % 2,5 oranındaki kesenekler” yoluyla finanse edilecekti. Üyelere emeklilik, maluliyet ve ölüm yardımı yapılacaktı. Ayrıca işçi mağazaları açılacak, konut kredisi verilecek, üyelere kredi açılacak, öğrenci yurtları kurulacak, işçi çocuklarına burs verilecekti. İYAK, her türlü şirketleri kurma ve her türlü şirkete iştirak etme hakkına sahip olacaktı. (Yasa tasarısı için bkz. Türk-İş’in 5.12.1996 gün ve 66-4010 sayılı genelgesi ve ekli yasa teklifi)

Bu taslak, sendikacı milletvekilleri Hasan Türkay, Kaya Özdemir, Enver Turgut ve M.Ertuğrul tarafından 10 Ocak 1968 tarihinde bir kanun teklifi olarak TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Kanun teklifi, 28 Aralık 1968 tarihinde, bazı değişikliklerle TBMM Geçici Komisyonu’nda kabul edildi. (Ankara Milletvekili Hasan Türkay ve 3 Arkadaşının, İşçi Yardımlaşma Kurumu (İYAK) Kanunu Teklifi ve Ticaret, İmar ve İskan, Maliye, Çalışma, Adalet ve Plan Komisyonlarından Seçilen 3’er Üyeden Müteşekkil Geçici Komisyon Raporu, TBMM, 28.12.1968) Ancak Genel Kurulda zamanında  yasalaşamadığı için kadük oldu.

1969-1973 döneminde İYAK taslağı yeniden gündeme gelmekle birlikte, yine sonuç almak mümkün olamadı.

Türk-iş konuyu 1973 yılı Eylül ayında yeniden gündeme getirdi. Teşkilata 29.9.1973 tarihinde gönderilen genelgede, 14 Ekim 1973 tarihine kadar İYAK Kanun Teklifi üzerindeki görüşlerin Türk-iş’e iletilmesi istendi. (Türk-iş, 29.9.1973 gün ve 73-2150-29 sayılı genelgesi ve ekli yasa teklifi)

Türk-iş Yönetim Kurulu 13 Mart 1974 günü Başbakanla yaptığı görüşmede İYAK konusunu yeniden gündeme getirdi. İYAK Kanunun en kısa sürede TBMM’nden geçirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Bunun üzerine, sendikacı parlamenterler Şevket Yılmaz, Sadık Şide, Kaya Özdemir, Ömer Ergün ve Ekrem Özkılıç’tan oluşan bir alt komisyon, İYAK kanun tasarısı metni üzerinde çalışarak, bu konunun TBMM gündemine girmesi için çaba gösterdi. Bu tasarıda, üyelerin sigorta primine esas aylık ücretlerinden yüzde 5 oranında bir kesinti yapılması öngörülüyordu. Biriken kaynakla da, yaşlılık yardımı, ölüm yardımı ve maluliyet yardımı yapılması ve ayrıca işçi pazarları, çocuk yuvaları, öğrenci yurtları, lokal ve misafirhaneler açılması, işçi çocuklarına burs verilmesi, tatil ve dinlenme kampları ile spor tesisleri ve eğlence yerleri kurulması, huzurevleri açılması ve işçilere konut kredisi verilmesi öngörülüyordu. İşçi Yardımlaşma Kurumu İYAK, biriken fonları şirket kurmak ve kurulu şirketlere ortak olmakta kullanılabilecekti. (Türk-İş, 18.3.1974 gün ve 74-1053-29 sayılı genelgesi ve ekli yasa teklifi)

Ancak bu tasarının yasalaşması da sağlanamadı.

Sosyal Güvenlik Bakanlığı 1981 yılı Haziran ayında İşçi Yardımlaşma Kurumu İYAK yasa tasarısı hazırlayarak Bakanlar Kurulu’na sundu. Bu tasarıda da aylıkların yüzde 5’i oranında bir kesenek öngörülüyordu. Ancak bu tasarı da yasalaşamadı.

İŞÇİLERİN HİSSE SAHİBİ OLMASI

Çeşitli işyerlerinde işçiler kendi işletmelerinin veya başka işletmelerin hisse senetlerini satın aldılar.

Bu konudaki ilginç bir örnek, KÖYSAN A.Ş.’dir. Bağımsız Köyyse-İş Sendikası, hisse senetlerini doğrudan işçilere sattığı Köysan Gıda, Dokuma, Turizm ve Motorlu Araçlar San. ve Tic. A.Ş.’ni oluşturdu. Bu şirket de, 1970’li yıllarda Kayseri Lüks Kadife A.Ş., Samsun Makina San., Betsan A.Ş., Yünlü Sanayii A.Ş. işletmelerine yatırım yaptı. 1990 yılında Köysan A.Ş.’nin yatırımları şunlardı: Kayseri Lüks Kadife A.Ş., Çankırı Yünlü Sanayi A.Ş., Denizli Betsan Hazır Beton A.Ş., Samsun Makina Sanayi A.Ş., Niğde DİTAŞ Doğan Yedek Parça A.Ş., Birlik Sigorta Koop. 1990’lı yıllara gelindiğinde KÖYSAN’ın hisselerinin çoğunluğu birkaç kişinin elinde toplanmıştı.

SENDİKALARIN KURDUĞU İŞLETMELER

274 sayılı Sendikalar Yasası’nın 14. maddesi, sendikaların, “nakit mevcudunun yüzde 30’undan fazla olmamak kaydiyle sanat ve iktisadi teşebbüslere yatırımlar” yapmasına olanak veriyordu. Bazı sendikalar kurulu şirketlere ortak oldu veya yeni işletmeler kurdu.

Oleyis Sendikası 1970’li yılların başlarında Ortaköy’de bir Otelcilik Koleji açtı. Oleyis, 1975 yılında Sapanca Moteli Saracoğlu Turistik Tesisleri’ni de işletiyordu. (Milliyet, 15.5.1975) Oleyis’in işlettiği diğer iki otel ise Ankara Palas ve Çanakkale Truva Otel’di.

Çağdaş Metal İş Sendikası 1974 yılında işten çıkarılan işçilerin çalışabilmesi amacıyla Bursa’da 120 işçinin istihdam edildiği bir işyeri kurdu.

Türk-İş, Kıbrıs Harekatı sırasında işçilerin yaptıkları bağışlarla oluşan fonla Aksaray Motor San. ve Tic. A.Ş.’ne ortak oldu. Türk-İş’in diğer bir ortaklığı ise, Bingöl depremi sonrasında işçilerin yaptıkları bağışlarla oluşan kaynağın Bingöl Yem Süt ve Besicilik Sanayii’ne yatırılmasıyla oluştu.

Sivas Demiryolu İşçileri Sendikası 1970’li yıllarda bir ekmek fabrikası kurdu. (Sivas Demiryolu İşçileri sendikası, 1974-1977 Devresine ait Genel Kurula Sunulan Çalışma Raporu, Sivas, 1977, s.22)

Tes-İş, Çukurova Elektrik Şirketi’nden hisse aldı.

Şeker-İş önce İstanbul Kemerburgaz’da kurulan bir polietilen işletmesine yatırım yaptı. Ancak işletme başarılı olamayınca hissesini sattı. Şeker-İş daha sonra prefabrike inşaat yapacak bir işletmeye ortak oldu.

Harb-İş de Ankara Belediyesi’nin kurduğu Un ve Ekmek Fabrikası’na yatırım yaptı.

Likat-İş’in yatırımı ise, prefabrike konut üretimi için kurulan bir şirkete oldu.

Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar Aksaray Motor San. ve Tic. A.Ş.’nin hisse senetlerinden satın aldı.

Bağımsız Çelik-İş Sendikası ise, Çelik Sanayii İşçileri Tic. ve San.A.Ş.’ni kurdu. Bu şirket de Asya Meyve Suları’na ortak oldu.

Genel İş Sendikası’nın Karsusan Karadeniz Su Ürünleri San., Trabzon Giyim Sanayii, Adana Elektrik Mekanik San.ve Tic. A.Ş.’nde hissesi vardı. Em-Aş Basın Yayın ve Reklamcılık A.Ş.’nin hissesinin yüzde 90’ı da Genel İş’e aitti.

FONLAR

Sendikalar, 12 Eylül öncesinde toplu iş sözleşmelerine koydukları hükümler aracılığıyla, işverenlerin de katkıda bulundukları ve ancak sendikaların denetimi altında olan fonlar oluşturmuşlar ve bu yolla yatırıma gitmişlerdi.

Demir Çelik İşçileri Yatırım Fonu ve Yol İş Fon Holding bu nitelikteki yatırımcı kuruluşlardı. Demir Çelik İşçileri Yatırım Fonu’nun Gerkonsan Gerede Çelik Konstrüksiyon ve Teçhizat Fabrikaları San.ve Tic. A.Ş., Çelik Sanayii İşçileri Tic.ve San.A.Ş. ve Emitaş A.Ş.’de yatırımı vardı. (Demir-Çelik İşçileri Yatırım Fonu Faaliyetleri, tarihsiz, 32 s.)

Yol-İş Fon Holding’in ise Çinkur Çinko Kurşun San.A.Ş., Maysan Makine ve Yedek Parça San. ve Tic.A.Ş., Ankon Antalya Konservecilik T.A.Ş. ve Karsusan Karadeniz Su Ürünleri San.A.Ş.’nde yatırımı oldu.

Vakıflar Bankası Memur ve Hizmetlileri Sandığı’nın ve İş Bankası Yardımlaşma Sandığı’nın sözkonusu bankalardaki hisseleri de önemlidir.

Türk-İş 1974 yılında “Hayat Holding” adıyla 1 milyar lira sermayeli bir yatırım fonu oluşturmayı tartıştı. (Yeni Ortam, 5.8.1974) 1975 yılında ise Halk Yatırımları Holding A.Ş. gündeme geldi. (Türk-İş’in 31.3.1975 gün ve 75/1282-29 sayılı genelgesi)

Çeşitli işletmelerdeki yardımlaşma sandıklarının elindeki kaynaklar da yatırıma yöneltildi. Örneğin, İnan Sigorta T.A.Ş.’nin yüzde 41,8 hissesi, Tekel Memur ve Emeklileri Yardımlaşma Derneği’ne aittir. (Tekel Dergisi, Kasım-Aralık 1991, s.26) Adana Kağıt Torba Fabrikası’nın yüzde 60 hissesi 15 Mart 1991 tarihinde Çitosan Mamur Yardımlaşma Derneği’ne satıldı. Erdemir işçilerinin Erdemir Yardımlaşma Vakfı, 1992 yılı başlarında Bank Ekspres’in yüzde 10 hissesini satın aldı.  (Sabah, 27.2.1992) Önemli kaynağa sahip olan İLKSAN ise 1993 yılında 7 şirketini İlksan Yatırım Holding çatısı altında biraraya getirdi. (Panorama, 6.3.1993)

İŞÇİLERİN İŞLETTİĞİ İŞYERLERİ

İşverenlerin işçilere olan borçlarını ödememesi, bu işyerlerinin işçiler tarafından işletilmesi uygulamasına yol açtı. Bu uygulamanın en önemli örneği 1969 yılında yaşandı.

Çorum il özel idaresine ait Alpagut Linyit İşletmesi’nde çalışan 786 işçi, 70 günlük ücretlerini alamayınca, 13 Haziran 1969 tarihinde direnişe geçerek, işyerini işgal ettiler. İşçiler, işyerinde verimliliği artırmak için kendi sistemlerini oluşturdular ve üretimi yüzde 50 oranında artırdılar. İşletme başarılı bir biçimde işletildi. Ancak 23 Temmuz 1969 günü Ankara’dan gönderilen askeri birlik, işçilerin direnişine son verdi. Bazı sendikacılar ve işçiler işten çıkarıldı. İşçiler işten atılmaları protesto etmek için iki gün ocaklara inmedi.

İstanbul Levent’teki Erman Ekmek Fabrikası’nda çalışan 23 işçi bağımsız Ekmek-İş Sendikası’nda örgütlenerek, yasal haklarının uygulanmasını talep ettiler. İşveren fırını çalıştıran elektrik motorunu sökerek ve işçilerin haklarını ödemeden fırını terk etti. İşçiler 11 Ekim 1975 günü direnişe geçtiler. İşçiler, işverenin yasadışı lokavt yaptığını, işyerinden toplam alacaklarının 1,5 milyon lirayı bulduğunu ve ancak fırındaki malvarlığının yalnızca 15 bin lira değerinde olduğunu ileri sürdüler. İşçiler, fırını işletmek için belediyeye başvurdular ve 1976 yılı Şubat ayı içinde fırını işletme hakkını elde ederek, bir süre fırını çalıştırdılar.

İstanbul’da kurulu Yaşar Mensucat Fabrikası’nın patronu Yakop Çikvaşvili, işçilere borçlarını ödemeyip kaçınca, işletmenin 560 işçisi 1978 yılında işletmeye el koydu ve bir süre çalıştırdı. (Millliyet, 3.6.1978)

İşçilerin ve sendikanın işyerini işgal ederek üretimi sürdürmesinin en önemli örneklerinden biri, Yeraltı Maden-İş’in Yeniçeltek Maden İşletmesi’ndeki eylemidir. Yeniçeltek Maden İşletmesi’nin mülkiyeti Türkiye Kömür İşletmeleri, Türkiye Şeker Fabrikaları ve Merzifon Belediyesi’ne aitti. İşyerinde DİSK’e bağlı Yeraltı Maden-İş Sendikası örgütlüydü. 1979 yılı sonlarında toplu sözleşme görüşmeleri sürerken, işletmenin kapatıldığı ileri sürüldü. İşçiler 26 Nisan 1980 günü işyerini terk etmeme ve üretimi sürdürerek çıkarılan kömürü satma eylemine başladı. 33 gün süren eylem, 29 Mayıs 1980 günü resmen greve çıkılmasıyla sona erdirildi. (Yeraltı Maden-İş Sendikası’nın işyerinin kapatılması kararına karşı girişimi için bkz. Yeraltı Maden-İş Sendikası, 3. Genel Kurul Çalışma Raporu, Ankara, 1992, s.13-19)

1985 yılı başlarında İstanbul’daki Rekor Hidrofil Pamuk Fabrikası’nın patronu iflas etti. İşçilerin 25 kadarı gerekli başvuruyu yaparak, 6 aylığına fabrikayı kiraladılar. İlk 6 aylık çalışma süresince başarılı olununca, ikinci altı aylık bir kiralama daha yapıldı. Ancak bu sürenin sonunda bu girişim de sona erdi. (Milliyet, 22.1.1986)

1992 yılında META işyerinde konkordato isteyen işverenle anlaşan işçiler, fabrikayı kendileri çalıştırmaya başladılar, işletmenin bankalara olan borcunu ödedikten sonra, kendi kıdem tazminatları için çalıştılar. (İkibin’e Doğru, 20 Eylül 1992; Ekonomist, 20 Eylül 1992; Cumhuriyet, 27.10.1992; Hürriyet, 25.1.1993)

Günaydın Gazetesi’nde 1993 yılında benzer bir olay yaşandı. Gazeteyi bir süre çalışanlar çıkarttı.

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.