İŞÇİ SINIFININ SGBP YE İHTİYACI VAR
Sonuç Bildirgesi´nde çalışma hayatının içinden geçtiği süreçte Türkiye işçi sınıfının SGBP´ye daha çok ihtiyacı olduğu vurgulandı.

Sendikal Güç Birliği Platformu, Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nu topladı.
TÜRK-IŞ’e bağlı Basın-îş, Belediye-lş, Deniş. Hava-lş, Kristal-Iş, Petrol-İş, Tek Gıda-İş, Tez Koop-İş. Tümtis ve TGS’nin oluşturduğu Sendikal Güçbirliği Platformu (SGBP), uzun bir aradan sonra yeniden biraraya geldi. SGBP, ilk Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’nı 22-23 Eylül 2012 tarihlerinde Belediyelş Sendikası’nın Kuşadası’ndaki tesislerinde yaptı. Toplantıda çalışma hayatı ve sendikal sorunların yanı sıra, Türkiye gündeminin önemli başlıkları ele alındı. Toplantının ardından SGBP Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirgede, çalışma hayatına ilişkin ortaya çıkan gelişmelerin, Türkiye’de işçi sınıfının SGBP’ye her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu gerçeğini ortaya koyduğu vurgulandı.
‘Hükümetin hak gasplarını reddediyoruz’
Sendikal yapıların takındığı tavırların da eleştirildiği bildirgede, "Sendikal özgürlükler ve işçi hakları üzerindeki siyasi ve idari baskı arttıkça, en büyük işçi kitlesini bünyesinde barındıran bazı işçi konfederasyonları, hak aramak yerine daha da itaatkâr bir pozisyona bürünmüşlerdir. SGBP bu boyun eğmiş, suskun ve siyasi otoriteye mahkûm tavrı reddederek, işçi hak ve özgürlükleri için mücadelesini sürdürme kararlılığındadır." denildi. SGBP, bölge toplantılarını yeniden başlatacağını duyurdu. Bildirgede, tıkanan Toplu İş Sözleşmesi sürecine de değinilerek şunlar kaydedildi: "SGBP, AKP Hükümeti’nin, ‘çalışma yasalarını değiştireceğiz’ gerekçesiyle yüz binlerce işçinin toplu iş sözleşme yapma hakkını gasp etmesini şiddetle reddeder." TÜRK-ÎŞ ve HAK-IŞ’in kanuni bir dayanağı olmadığı halde ertelenen TIS yetkilerinin hesabını sormak yerine, Hükümet ve işverenlerle "baraj" pazarlığına girdiğinin ifade edildiği bildirgede, konfederasyonların büyük bir yanlışın içinde oldukları belirtildi.
‘Hedefimiz gerçek demokrasinin işletilmesi’
AKP hükümeti tarafından hazırlanan ve TBMM gündemine Ekim ayında geleceği açıklanan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı ile ilgili olarak da "Çalışma hayatı ve işçi sendikalarını idari ve siyasi vesayet altına alma çabasının ürünüdür." denilerek, ILO sözleşmeleri, AB Sosyal Şartı, temel işçi hak ve özgürlüklerine dayanmayan, sendikal kültür ve deneyimi gerileten bir yasanın kabul edilmesinin mümkün olmadığı ifade edildi. SGBP bildirgesinde yasa değişikliğine ilişkin görüşlerini de şöyle açıkladı:
"Hedefimiz çalışma hayatında evrensel hukuk ve ilkelerin geçerli kılınması, işçi özgürlüklerini yok eden yazılı ya da yazısız tüm engellerin kaldırılarak, gerçek demokrasinin işlediği bir yapıya geçilmesidir. SGBP, barajsız, yasaksız, demokratik bir yasa için mücadelesini sürdürme kararlılığındadır."
‘Türkiye emperyalist tuzağa düşürülmesin’
Havacılık iş koluna getirilen grev yasağı ve bu yasağa karşı çıkan 305 işçinin de işten çıkarılması da Bildirgenin maddeleri arasında şöyle yer aldı: "SGBP, tüm sendikalı işçilere gözdağı verircesine, bir gecede sivil havacılık hizmetlerindeki grevin yasaklanmasını, THY çalışanlarının siyasi irade- işveren ortaklığı ile haksız bir şekilde işten çıkarılmasını bir kez daha şiddetle kınamaktadır. Talebimiz, grev hakkının gaspına karşı demokratik hakkını kullandığı için işten çıkarılan işçilerin tekrar işlerine geri döndürülmesi ve örgütlenme özgürlüğünü engelleyen bu tür uygulamaların durdurulması için gerekli yasal önlemlerin alınmasıdır."
SGBP yeni anayasa tartışmalarına ilişkin görüşlerini de açıkladı. Bildirgede, "SGBP, Türkiye’de yaşanmakta olan baskıcı, ifade ve düşünce özgürlüğünün alabildiğine ve keyfi bir şekilde kısıtlandığı bir ortamda, demokratik bir anayasa yapmanın imkânsız olduğu kanaatini taşır" ifadesi kullanıldı. Türkiye ve bölgede yaşanmakta olan terör ve savaş ortamının da değerlendirildiği bildirgede, barış ve kardeşliğin öne çıkarılması vurgusu yapılarak, "Suriye’de tezgahlanan emperyalist oyunların tuzağına düşülmemesi ve bütün Ortadoğu coğrafyasını kan gölüne çevirebilecek yanlış adımlardan uzak durulması gerektiği konusunda ilgili ve yetkili tüm kesimleri uyarmayı bir görev sayar." denildi.’