İŞÇİ KAĞITTAN MENDİL TAZMİNAT HAYAL
HÜKÜMET, 8 Ekim´de açıkladığı 2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program´da (OVP), milyonlarca işçiyi ilgilendiren iki konuyu yeniden gündemine aldı.
_9600.jpg)
HÜKÜMET, 8 Ekim’de açıkladığı 2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP), milyonlarca işçiyi ilgilendiren iki konuyu yeniden gündemine aldı. Programda dikkat çeken bu iki madde, geçen aylarda açıklanan ve sendikaların genel grev nedeni saydığı "62. Hükümet Programf’nda da yer | alan "Kıdem Tazminatı Fonu" ile 2009 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından TBMM’ye geri gönderilen "Özel İstihdam Bürolarf’na işçi kiralama yetkisinin verilmesi. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 7. maddesinde kiralık işçilik "geçici iş ilişkisi" olarak tanımlanıyor.
Buna göre işveren kendisine bağlı işçisini iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak bir başka işverene devredebilecek. Aynı kanunun 90. maddesinde özel istihdam bürolarının iş ve işçi bulmada sadece aracılık görevi yaptığı ifade ediliyor. Hükümetin Orta Vadeli Program’da öngördüğü madde yasalaşırsa, özel istihdam büroları da başka işyerlerine işçi kiralayabilecek. Uzmanlar, özel istihdam bürolarına kiralık işçi yetkisinin verilmesiyle birlikte, işçilerin üzerindeki baskı ve sömürünün daha da artacağını ve sendikal örgütlülüğün darbe yiyeceğini belirtiyor.
‘ÖLÜMÜ GÖSTER SITMAYA RAZI ET’
‘Sendikalar bu maddelere cepheden karşı çıkmalı’
SENDİKALARIN tereddütsüz şekilde bu maddelere cepheden karşı çıkması gerektiğini söyleyen Kaygısız, şöyle konuştu: "Sendikaların bu maddelere hiç tereddütsüz bir biçimde cepheden karşı çıkması ve mücadele etmesi gerekiyor. Bu yasaların herhangi bir maddesinin orasından burasından değiştirilerek müdahale edilmesi, işçilerin yararına bir düzenleme haline getirilmesi mümkün değil. Kapıyı aralamamak gerekiyor. Kapıyı bir küçük aralama yaptığınızda içeriye hangi fillerin dalacağını bilmek mümkün değil. Dolayısıyla Türk-iş ve DİSK’in genel kurullarında kıdem tazminatı için aldığı genel grev kararlarını da dikkate alarak cepheden tutum alması gerekiyor." "Orta Vadeli Program"da açıklanan ve çalışma yaşamını doğrudan ilgilendiren konulara ilişkin görüşünü aldığımız Birleşik Metal-İş Sendikası Toplu İş Sözleşmesi Uzmanı İrfan Kaygısız, 2009 krizi sonrası sermaye örgütleri tarafından dile getirilen talep ve önerilerin yani Ulusal İstihdam Stratejisi’nde yer alan konuların yeniden güncellendiğine dikkat çekti. Bu güncellemenin diğer gelişmelerin yanı sıra Türkiye’de iktisadi gelişmelerin kriz dinamiğini harekete geçirme eğiliminin güçlü olmasından kaynaklandığını belirten Kaygısız, "Uzun dönemden beri gündemde olan bu meseleler, uluslararası sermaye ile rekabet adı altında aslında emek maliyetlerini aşağı çekmenin ifadesidir. Bunun adı ucuz işçiliktir. İşçiyi, işsizlik ve işten atma tehdidiyle en olumsuz koşullarda çalışmaya razı etme politikasıdır" dedi.
Bunun işçileri denetim altına alarak en kötü koşullarda çalışmaya razı etmek İ.Kaygısız anlamına geldiğini belirten Kaygısız şunları söyledi:
‘KULLAN-AT STRATEJİSİ "Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesi bu politikanın yansımasıdır. Bu tümüyle kullan-at stratejisi. Bir anlamda işçiler kağıttan mendil gibi gözükür. İhtiyacı olduğun zaman işe al, işin bitince at. Bunun sonuçları çok açıktır; güvencesizliğin en yaygın, en esnek istihdam biçimi, en kuralsız çalışma ilişkisi. Burada sendika ve hak yok. İşçilerin kendi çalışma koşullarını iyileştirmesinin hiçbir koşulu yok. Bunu toplumun bir kesimini çalışıyor gibi gösterip işsizlik istatistiklerinde de bir düşmenin başka bir yöntemi olarak kullanacaklar.
Kıdem tazminatı da mevcut koşullar itibarıyla bugünkü yasada başka koşulların yanı sıra bir yıl çalışma süresi üzerinden gerçekleşir. Kiralık işçilik uygulamasıyla 3-5 ay çalışan bir işçinin kıdem tazminatına fiilen ulaşması mümkün değil. İşçilerin ne ücret garantisi ne iş garantisi ne de kıdem tazminatı hakkı olacak. Bunların yanında işçi, yıllık izin vs. gibi olağan koşullarda kullandığı hakkı kullanamayacak. Elbette sendikalı olması da hayal olacak." irfan Kaygısız, OVP’de kıdem tazminatına ilişkin yer alan "Bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi geliştirilecektir"ifadesini şöyle yorumladı: "Fon sistemi, işçilerin gelirini 3’te 2 oranında azaltan bir sistemdir. Şuanda bir kıdem tazminatının işverene aylık maliyeti bir işçi maaşının yüzde 8.3’üne denk geliyor. Fonla birlikte bu yüzde 3’e düşürülüyor. Üstelik kıdem tazminatı hesaplamasında yer alan bazı kalemler, kıdem tazminatının dışına çıkarılıyor. Kıdem tazminatı fonunun uygulandığı ülkelere baktığımızda, fon öncesi alınan paraların miktarı fon sonrası alabildiğince düşüyor.
Kıdem tazminatı fonu yeni hak getirmediği gibi, bugün kıdem tazminatından yararlananları da bu haktan mahrum ediyor. Çünkü bugün 1 yıl çalışan işçi kıdem tazminatından yararlanırken bugüne kadar çıkarılan üç tane fon tasarısına baktığımızda, tazminatın bir miktarını almak için 15 yıl çalışma zorunluluğu getiriliyor. Esnek istihdam politikaları ile bir işçinin 15 yıl çalışmasının mümkün olmadığı ortadadır, işçi ne zaman kıdem tazminatı fonundan parasını alacak? Emekli olduğunda ya da öldüğünde alacak. Bankada bir para olacak ama işçi ona ulaşamayacak. Hele 3 ay yada 6 ay çalışan bir işçinin emeklilik yaşını da dikkate aldığımızda kıdem tazminatı almasının hayal olacağı ortaya çıkacak."