İŞ KAZALARINI ANCAK GÜÇLÜ SENDİKA DURDURUR
Konu iş güvenliğine gelince yasalar da denetimler de ayak sürüyor. Ama bu arada kazalar ve ölümler hiç de ayak sürümüyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik´in açıkladığına göre geçen yıl iş kazalarının sayısı yüzde 10 arttı. İş kazalarında ölenlerin sayısı ise yüzde 8.24 gibi ciddi bir artış kaydetti. İş kazası sayısı 6 binden fazla artarak 69 bini aştı. Bu, her gün 190 iş kazası oluyor demek.
Osmaniye’deki baraj kazasının hemen ardından istanbul’da yaşanan 11 inşaat işçisinin hayatını kaybettiği yangın felaketi iş kazaları ve iş güvenliği konusunu tekrar gündeme taşıdı. Çeşitli kesimler olayın suçluları, nedenleri üzerine farklı açıklamalar yaptı. Bakanlık yetkilileri denetimlerin artırılacağını ve acil olarak çıkartılacağı söylenmesine rağmen aylardır bekleyen yasanın artık çıkartılacağını söylediler.
Çalışma Bakanlığı’nın elinde tarafların üzerinde uzlaşma sağladığı bir İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı var. Başbakan Erdoğan eylül ayında İstanbul’da yapılan 19. İş Sağlığı ve ve Güvenliği Kongresi’nde bu tasarının ivedilikle yasalaşacağını söyledi. Ancak aradan 6 ay geçmiş olmasına rağmen değişen bir şey yok. Ama bu arada örneğin MİT mensuplarının yargılanmasını düzenleyen bir yasa birkaç gün içinde çıkartılabildi. EĞİTİM sistemi gibi çok taraflı ve devasa bir alanda bir yasa, taraflarla bile görüşülmeden neredeyse çıkmak üzere.
Konu iş güvenliğine gelince yasalar da denetimler de ayak sürüyor. Ama bu arada kazalar ve ölümler hiç de ayak sürümüyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in açıkladığına göre geçen yıl iş kazalarının sayısı yüzde 10 arttı. İş kazalarında ölenlerin sayısı ise yüzde 8.24 gibi ciddi bir artış kaydetti. İş kazası sayısı 6 binden fazla artarak 69 bini aştı. Bu, her gün 190 iş kazası oluyor demek.
İş kazalarında ölenlerin sayısı bin 563’ü buldu. Demek ki her gün 4 kişiden fazla insan iş kazasında hayatını kaybediyor. İş kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelenlerin sayısı da yüzde 6 artarak 2 bin 200’ü aştı. Bu noktada bu sayıların sadece sigortalı çalışanları kapsadığını da akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Sigortasız işçilerin çok daha zor koşullarda çalıştırıldığı ortada. Bu nedenle aslında iş kazalarının büyük bölümünün kayıtlara girmediği bir gerçek. Dolayısıyla iş kazası sayısı da, iş kazalarındaki yaralanma ve ölüm olaylarının sayısı da gerçekte bu rakamların çok üzerinde. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartları açısından Türkiye’nin çok kötü bir karnesi var. Bu durum iş kazaları ve meslek hastalıkları alanında da değişmiyor.
Türkiye iş kazalarında Avrupa ile karşılaştırılamayacak kadar kötü bir nota sahip. Dünyada iş kazalarında ilk sıralarda yer alan Türkiye, bu alanda Avrupa ile değil Çin ile karşılaştırılıyor. İş kazalarının en fazla inşaat, madencilik ve taşımacılık gibi çalışanların eğitim, nitelik ve örgütlenme olarak zayıf olduğu sektörlerde yaşanması da bu durumun sonuçlarından biri.
Bu sektörlerdeki tecrübe de gösteriyor ki taşeronlaştırma uygulamaları, iş güvenliği ihlallerini, kazaları ve ölümleri artırıyor, istanbul’daki son yangın olayında da taşeron etkisi kendini açıkça gösterdi. İş güvenliğinin artırılması, kazaların önlenmesi konusunda eğitim, denetim ve mevzuata kadar birçok öneri tartışılıyor. Elbette iş güvenliğinin artırılması ve kazaların önlenmesi anlamında bunların hepsi gerekli adımlar. Ancak sorun yasalarla ve denetimlerle etkili bir şekilde çözülemez. Nitekim son yangın olayında da görüldüğü gibi, felaketin nedeni yasaların yetersiz olması değil Mevcut yasada da bu tür bir felaketi önleyecek düzenlemeler var. Ancak milyonlarca EuroTuk bir inşaat projesinde bile 300 lira daha fazla verilerek bin 800 liraya yanmaz çadır alınmadığı için 11 işçi birkaç saniye içinde bir alev topunun içinde kalabiliyor.
Sorunu çok daha iyi çözecek 5 bin liralık bir konteynerin fiyatı ise 220 milyon Euro’luk proje için devede kulak bile değil. Denetim işi ise mali açıdan işverene bağlı hale geldiğinden çok soru işareti taşıyor. İşin içinde olanlar denetimin "Ver parayı, al sertifikayı" mantığıyla çalışan bir ticarete dönüştüğünü söylüyorlar. Ayrıca denetim elemanı sayıları sorunla baş edebilmekten çok uzak. Örneğin istanbul ve Trakya’da görev yapan iş müfettişi sayısının 30 kadar olduğu, İstanbul’da inşaatları denetleyen müfettiş sayısının 10’u bulmadığı belirtiliyor.
Denetçiler işyerlerinin ancak yüzde 6’sını denetleyebiliyorlar. Bu rakam üstelik kâğıt üzerindeki rakam. Bu denetimlerin de ne kadarının hakkıyla yapıldığı bir soru işareti. Gerek yasaların tam uygulanmasını sağlayacak, gerekse denetimi anlık olarak ve sürekli yapacak en etkili çözüm, işyerlerinde güçlü bir sendikacılıktır. Bu nedenle sendikal örgütlenmenin önünün açılması, Türkiye’yi hem iş kazası yüz karasından kurtarabilir, hem de en büyük kara delik olan kayıtdışına çözüm olur.