İŞ, EKMEK, ÖZGÜRLÜK
Ücretli kesimin varlığı ve çokluğu toplumun, sınıflı toplum yapısını açığa çıkaran kapitalist toplum olduğunun biricik göstergelerinden biri yapar.
Ücretli kesimin varlığı ve çokluğu toplumun, sınıflı toplum yapısını açığa çıkaran kapitalist toplum olduğunun biricik göstergelerinden biri yapar. TÜİK verilerine göre Türkiye’de ücretli çalışanların oranı 2002’de yüzde 49,2; 2012’de ise bu oran yüzde 62,9’dur. Ücretli çalışan sınıfın en temel risklerinden biri ise işsizliktir.
Resmi rakamlara göre yüzde 9,9; gerçek işsizlik rakamı yüzde 15,4 ve genç işsizliği yüzde 18,5’tir. Dolayısıyla işgücü piyasasında istihdam olabilme güvencesi sağlanamıyor.
İş güvencesinden yoksun
işveren, iş vermekten şöyle ya da böyle bir nedenle vazgeçebilir. Bu keyfilik emekçiler için geçim kaynağı olan ücretten yoksun olmak demektir, işveren/kapitalistin keyfi işten çıkartmalarına karşı emekçiyi koruyan sosyal politika uygulamalardan biri işgüvencesidir. 657 Devlet Memurları Kanunu işten atılmalara karşı tam güvence sağladığı bilinirken birçok yerde örneğin üniversitelerde belirli süreli sözleşmeler, 50/d, 4/b gibi uygulamalarla esnetiliyor, işçiler açısından ise 4857 İş Kanununda 30’dan daha fazla işçi çalışan yerlerde ancak haklı bir nedene dayalı olarak işveren işçiyi işten çıkartabilir. Oysa işyerlerinin yüzde 55’i, 30’dan daha az işçi çalıştırıyor ve her iki çalışandan biri kayıt dışı ve hiçbir sosyal haktan yararlanamıyor. Bununla birlikte git gite temsil etme alanı daralan, daraltılan sendikalar; çalışanları işgücü piyasasında ancak, yüzde 3’ünü temsil edebiliyor. Bu örgütlenme ve işgüvencesinden yoksunluk demek, bu güvencesizlik demektir.
Yeterli gelirden yoksun
Mühendislikte olduğu gibi mesleki yeterlilik ve sertifikasyon sınavlarıyla mesleki güvencenin ortadan kaldırılması, emekçileri ticarete konu olan sertifika programlan ve ödeme güçlüğü ile baş başa bırakıyor. Bu vasıf ve mesleki güvencesizliktir. Tam korumalı işçi sağlığı ve işgüvenliği tedbirlerin uygulanması yaşam güvencesini kapsar. Ancak artarak devam eden iş cinayetleri ve kayıtları dahi tutulamayan meslek hastalıklarının varlığı yaşam güvencemizi ortadan kaldırıyor. Asgari ücret (891 TL) açlık seviyesini (1.130 TL) bertaraf etmekten yoksun; yoksulluk seviyesi (3.602 TL) kadar ücret talep etmenin hayali dahi kurulamıyor. Yani büyük bir çoğunluğumuz sabit yeterli bir gelir kazanma güvencesinden yoksunuz. Güvencesizlik, ücretli emekçilerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde yükselerek ve genişleyerek yayılıyor.
İnsanca yaşam için
Güvencesizlik, emekçileri ortaklaştıran bir sınıf örüntüsüdür. Güvencesizlik gelecek kaygısı ve çaresizlik yaratırken, ortak mücadeler ve sınıfsal reflekslerin birleştiği alanlarda çarelerin umudunu yaratır.
Gezi Direnişi ağaçların ve yeşil alanın korunmasıyla başlayan daha sonra insana, doğaya, toplumuma yaraşır yaşamın istencesinin haykırışına dönüşüp tüm kentlere yayılır. KESK de 4-5 Haziran’da "insanca Yaşam Güvenceli Iş ve Gelecek" talebiyle Türkiye genelinde iki günlük genel grev kararı alır. Ancak bağzı üniversitede katılımcı olanlar hakkında soruşturmalar açılır idari cezalar verilir; yetmez, geçtiğimiz günlerde de disiplin yönetmeliğinin en ağır uygulmasına maruz bırakılarak işlerinden atılırlar. Kıyım ve baskı her yerde sürüyor. Ve canlarımızı; çocuklarımızı, gençlerimizi kaybediyoruz. Gezi Direnişi sırasında ekmek almak için çıktığında, başına gaz kapsülü isabet eden Berkin Elvan’ı 269 gün sonra kaybettik. An dayanışma anı; an iş, ekmek ve özgürlük talebi anı…